Kaynak: Hürriyet, 3 Eylül 2010
Ahmet Hakan
İşine biraz fazla odaklanmış, çalışkan ve dürüst bir adamdır Çevre ve Orman Bakanı Veysel Bey…
Eskiden daha halim selim, daha ihtirassız, daha mutedil idi.
Fakat iktidarın bozan etkisinden o da nasibini aldı: Sivri çıkışlar, sadece kendini önemsemeler, muhterisliği gizlememeler, dikkat çekme çabaları falan.
Ama hakkını yemeyelim: Demirel’den sonra “Barajlar kralı” lakabını en fazla hak eden isim odur… “Su” işini de gayet iyi bilir…
* * *
Ama sorun şuradadır:
Kendisini “ihtisas” alanına o kadar kaptırmıştır ki, alanının dışında başka hayatlar ve değerler olduğunun farkında bile değildir. Bizans tarihini küçümser, Roma tarihini takmaz…
“Hasankeyf’te bir numara yok” der…
Arkeologları “boş işler yapan adamlar”, çevrecileri ise “gıcık tipler” olarak görür. Ona göre “sanatçı”, sadece kendi işini yapması gereken kişidir.
Tarkan şarkı söyleyecektir, Veysel Bey baraj yapacaktır. Görev dağılımı yapılmıştır. Kimse kimsenin işine burnunu sokmayacaktır.
“İhtisaslaşma” meselesini o kadar abartmıştır ki, sonuçta geldiği yer burasıdır.
Aslında kötü biri değildir Veysel Bey… Samimiyetsiz falan da değildir. Sadece bilinçsizdir.
“Uzmanlık neden bazen zararlıdır?”, “Uygarlıklar arasında neden ayrımcılık yapılmaması gerekir?”, “Sanatçılar neden politika yapmalıdır?” gibi konularda kurs alsa mesele çözülecektir.
Hatta bu kadarına bile gerek yok, geceleri yatmadan önce roman okusa da toparlayabilir.