AKP’nin iklim değişikliği politikası

100 günlük icraat planında açıklanan hükümetin iklim değişikliği politikası yangına körükle gider gibi… Daha fazla fosil yakıt kullanımını sağlayacak her türlü yatırımın önünü açmak ve kamu kaynaklarıyla bunları teşvik etmek üzerine kurulu bir planlama var. Bu yaklaşım iklim değişikliğinin sonuçları karşısında hiçbir tedbir almamaya dayanıyor. Örneğin şehirlerdeki kanalizasyon altyapısı günümüzdeki aşırı yağışları kaldıracak nitelikte değil.  Bir şehri sel ya da buna benzer bir afet vurma olasılığı her geçen gün artarken, hükümetin bu afetleri gözeterek altyapıların yenilenmesine ilişkin tek bir icraatı ve hedefi yok.

Çevre ve şehircilik bakanlığının 100 günlük icraatları içinde doğrudan çevre ile ilgili olarak sıraladığı işler ise 7’yi geçmiyor. 37 madde içinde sadece 7 madde. Oysa Türkiye’nin yaşadığı çevresel yıkımın boyutu çok büyük. Ama 100 günlük icraat içinde yapacağız diye belirtilenlere bakıldığında bu sorunlara çözüm oluşturabilecek nitelikte yine hiçbir şey yapılmadığını görüyoruz. Yapılacaklar olarak sıralananlar ne sorunların büyüklüğüne uygun ne de sorunların kaynağına yönelik çözümler. Bu maddeler de şöyle:

1- Sıfır Atık Projesi uygulamalarının yaygınlaştırılarak 750 kamu kurumunda uygulamaya geçilmesi (8)

2-Daha yeşil ve yaşanabilir şehirler hedefi kapsamında 6.000 km bisiklet ve yeşil yürüyüş yolu, 60 km çevre dostu sokak ve 60.000 m² gürültü bariyeri yapılması (16)

3-Toplamda 20 adet katı atık toplama, taşıma, geri kazanım ve bertaraf tesisini kapsayan Katı Atık Programı’nın (KAP) başlatılması (20)

4- “Kızılırmak Deltası Sulak Alan ve Kuş Cenneti” Alanının Dünya Miras Listesine Alınması için çalışmaların tamamlanması (30)

5- Çevre koruma faaliyetleri kapsamında plastik poşetlerin ücretlendirilmesi (31)

6- Çevre mevzuatı kapsamında ithalat ve ihracat izinlerinin elektronik ortamda verilmesi (32)

7-Hava kalitesi ölçüm istasyonları sayısının 300’den 330’a çıkarılması (33)

8-Çevre Etiket Sistemi uygulamasına geçilmesi (34)

9- Akıllı Şehir uygulamalarına yönelik eylem planının hazırlanması (35)

10- Kanal İstanbul Projesi kapsamında taşınmaz devri ve planlama çalışmalarının tamamlanması

100 günlük icraatlar içinde yer alan diğer bakanlıkların icraat planları arasında da çevre ve suyla ilgili hedefler var. Örneğin Enerji Bakanlığı kömür, HES, denizlerde hidrokarbon aranması, kaya gazı çıkarılması, termik ve nükleer santral planlarından oluşan hedefler ilan etmiş durumda. Türkiye’nin yaşadığı sel felaketlerinin ve kuraklığın iklim değişikliğinden kaynaklandığını zaman zaman dile getiren yetkililer adeta iklim değişikliğini doğal bir afet olarak algılıyor gibi görünüyor. Türkiye bu enerji politikasını sürdürecek olursa hem küresel ısınmayı daha da körükleyecek hem de kirli santrallerin yapıldıkları bölgeye vereceği çevre zararı ülkedeki ekolojik yıkımı hızlandıracak.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın icraat programında ise ağırlıklı olarak maliyetlerin düşürülmesi ve tasarruf hedefleri yer alıyor. Fakat ilginç bir şekilde şöyle de bir hedefi var bakanlığın: “4 adet yeni içme suyu tesisi ile 344 bin vatandaşımıza yıllık 70.8 milyon m3 temiz kaliteli ve yeterli içme suyu sağlanması (bütçe: 105.384.000 TL)”

Ülkenin kentleşme hızı hesaba katıldığında içme suyu tedariki için bu kadar küçük bir hedef konmuş olması ilginç. Ayrıca “Ergene nehrinin su kalitesinin sulama suyu kriterlerine uygun hale getirilmesi” diye bir başka hedef daha belirlemiş Maliye Bakanlığı. Ergene nehrinin temizlenmesi yıllardır her yıl Bakanlığın hedefleri arasında yer alıyor ve bu hedefe ulaşılamadığı için öteleniyor. Ergene’deki devasa boyuttaki sanayi kirliliğinin 100 gün içerisinde giderilmesi elbette mümkün olmayacak.

Savunma Sanayi Başkanlığı ise hedeflerine bakıldığında ise çok ciddi bir silahlanma hamlesine girişildiği görülebiliyor. Silahlanma ekonomik büyümede motor sektör olarak kullanılabiliyor ancak bu son derece tehlikeli bir büyüme modeli. Silahlanma çevre ülkeleri de silahlanmaya itiyor, kamusal kaynakların temel ihtiyaçlarla alakası olmayan alanlara harcanmasına yol açıyor. Ayrıca silah sanayisindeki her yeni üretim tatbikatlarla denenir ve bu tatbikat alanları büyük oranda doğal alanlardır. Yapılan tatbikatlar ve silah denemeleri sonucunda o bölgelerde doğanın ve suyun ne kadar zarar gördüğü ise elbette araştırılmamaktadır.