Kaynak: Radikal, 10 Kasım 2010, Tuba Kılıç
Bolivya’da su savaşının fitilini ateşleyerek Morales iktidarının da yolunu açan Oscar Olivera su hakkı için Diyarbakır’a geldi. Olivera ile Bolivya’da suyun devrime giden hikayesini konuştuk.
Bolivya’da Kızılderili lideri Evo Morales’in devlet başkanlığıyla sonuçlanan büyük değişim 1999 yılının aralık ayında su savaşıyla başlar.
Bolivya hükümeti Dünya Ban- kası’nın isteği ile ülkenin üçüncü büyük kenti olan Cochabamba’nın suyunun özelleştirilmesi için 2029 Kanunu adıyla yeni bir yasal düzenleme yapar. Kanun o kadar acımasızdı ki yağmur suyunu kullanma hakkı bile bu yasayla satılır. Suyla birlikte yağmur bulutları da özelleştirilen Cochabambalılar, bu haksızlığa karşı ‘Su Savaşı’nı başlatır.
Oscar Olivera ve dört arkadaşıyla başlayan bu direniş beş ayda 1 milyon kişiye ulaşır. Halk su savaşını kazanır. 2029 Kanunu değişir ve suyun özelleştirilmesi durdurulur. Su savaşının ardından, Bolivya’nın doğal kaynaklarının halkın ve işçilerin eline geçmesi için direnişler başlar. Bolivya’da suyla başlayan hareket 2006 yılında ülkenin ilk Kızılderili lideri olan Evo Morales’in devlet başkanı seçilmesiyle sonuçlanır.
Bolivya’daki su savaşının lideri Oscar Olivera, geçtiğimiz hafta sonu Su Hakkı Sempozyumu’na katılmak için Diyarbakır’a geldi.
Tüm dünya sizi Bolivya’da suyun özelleştirilmesine karşı yürüttüğünüz savaşla tanıdı. Peki sizin öykünüz nasıl başladı?
1955 yılında Bolivya’nın Oruro köyünde doğdum. 16 yaşında bir ayakkabı fabrikasında çalışmaya başladım. Her zaman Che Guevera ve Federico Escobar Zapata’nın üzerimde büyük etkisi olmuştu. 90’lı yıllarda Cochabamba İşçi Konfederasyonu, Bolivya Fabrika İşçileri Konfederasyonu gibi oluşumların başkanlığını yaptım. 2000 yılında Su ve Yaşam’ın Direnişi Koalisyonu’nun sözcüsü oldum ve o günden bu yana benzer direnişlerin içindeyim.
Sizce su savaşını tetikleyen ilk şey neydi?
Suyun özelleştirilmesini sağlayan 2029 Kanunu bu savaşı tetikledi. Kanunla birlikte doğanın bize verdiği su, hatta bulutlarımız bile satıldı. Yağmur suyunu kullanmak için bile şirketlerden izin almamız gerekiyordu.
Suyunuza sahip çıkmak için 5 kişi yola çıktınız. Beş ayda nasıl 1 milyon kişi oldunuz?
Mücadeleye köylüler ve işçiler olarak başladık. Önce köylüler dağlardan şehre indi ve eylemlere başladı. Hepimiz gece gündüz demedik kapı kapı gezdik. Sembolik ve yaratıcı eylemlerimizle medyada yer aldık. Hükümet bize karşı sertleştikçe, baskılar arttıkça direniş de arttı. Kısa sürede 1 milyon kişiye ulaştık.
Suyunuzu alan şirkete ilk tepki olarak su faturalarını yaktınız. Halk bunu yapmaya nasıl cesaret etti?
Özelleştirme ile birlikte suyun fiyatı yüzde 300 arttı. Faturalarımızı ödeyemeyecek duruma geldik. Şehrin ana meydanında toplandık ve su faturalarını toplu olarak yaktık ve bu faturaları hiçbir zaman ödemedik. O kadar güçlüydük ki, şirket gelip suyumuzu kesmeye cesaret edemedi.
Bu anlattığınız çok ciddi bir eylem. Bolivya hükümeti geri adım atmadı mı?
Hükümet hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Şirketle halkı karşı karşıya getirdi ve kendi sessiz kaldı.
Hükümetin sessizliğini bozmayı ve şirketi ülkenizden çıkarmayı nasıl başardınız? Hükümeti harekete geçirmek için mart ayında kendi örgütlerimizle bir referandum düzenledik. Bu referandumla halkın suyun özelleştirilmesini istemediğini gösterdik.
İşe yaradı mı?
Hükümeti harekete geçirmek için yeterli olmadı. Biz de nisan ayında son noktayı koymaya tüm şehirdeki yaşamı durdurmaya karar verdik.
Şehirdeki yaşamı nasıl durdurdunuz? Asker ve polis size engel olmadı mı?
Su savaşı öyle büyüdü ki kimse engel olamadı. Hepimiz evlerimizdeki eşyalarımızı sokaklara çıkardık. Şehrin tüm yollarını böyle bloke ettik. Kimsenin geçmesine de izin vermedik. Bu eylem sekiz gün sürdü. Sonunda beş kişi öldü ve 200 kişi yaralandı. Nihayetinde, su savaşını halk kazandı.
Su savaşının ardından birçok direniş hareketinde yer aldınız. Bu hareketler Eva Morales’in Bolivya Devrimi ile sonuçlandı. Peki siz siyasi kimliğinizi nasıl açıklıyorsunuz?
Ben ne Marksist, ne Leninist, ne de Maoist’im. Yaşamına anlam ve mutluluk katmak isteyen biriyim sadece. Hayat bizim eylemlerimizle şekillenir. Ne istediğimizi söylemeli ve sonra ısrar ve bütünlükle hedefimize doğru çalışmalıyız.