Kaynak: Deutsche Welle, 15 Kasım 2011
Enerji üretimi ve tarım alanlarının sulanması açısından önemli bir alternatif olan hidroelektrik santralleri her zaman iyi sonuç vermiyor. Uzmanlar, dev hidroelektrik santralleri yerine küçük barajlar kurulmasından yana.
Su taşkınlarını önlüyor, kuraklığa çare oluyor, çevreye dost bir enerji üretimi sağlıyor. Barajlar, birçok ülkede kalkınmanın bir anahtarı olarak görülüyor. Merkezi Paris’te bulunan Uluslararası Büyük Barajlar Komisyonu’nun (ICOLD) verdiği rakamlara göre, bugün tüm dünyada ortalama 45 bin büyük baraj projesi bulunuyor.
Üç Boğaz Barajı
Baraj inşaatında öncü ülke Çin. Dünyadaki baraj projelerinin yarısı bu ülkede. Artan enerji ihtiyacını karşılamak ve tarım için su rezervleri oluşturmak için inşa edilen Üç Boğaz Barajı ise bunların en büyüğü. Barajın yapımında temel amaç Yangtze Nehri’nin sürekli olarak taşması sonucu binlerce insanın ölmesini engellemekti. Enerji üretimi ise ikinci plandaydı. Ancak barajın yapımından kısa süre sonra, enerji üretimi ile sel taşkınlarını önlemenin birbiriyle bağdaşmadığı anlaşıldı. Enerji üretiminin en üst düzeyde sağlanması için baraj su haznesinin dolu olması gerekirken, nehrin taşmaması için ise burasının boş olması gerekiyor.
Toplam 18 bin 200 megavatlık gücüyle dünyanın en büyük hidroelektrik santrali 17 yıl süren çalışmalar sonucunda ortaya çıktı. Hidroelektrik santral her yıl 9 nükleer santralin ürettiği enerji kadar enerji sağlıyor ve tahminen 160 milyon ton kömürün yakılması sonucu ortaya çıkacak karbondioksit önlenmiş oluyor. Ayrıca geçiş havuzları aracılığıyla yük ve yolcu gemilerinin geçişini ve nehrin akış yönünün tersine bir trafiği mümkün hale getiriyor.
Ancak bilançonun bir de olumsuz yanı var.
Bitkiler ve hayvanlar zarar gördü
Barajın inşaatı sırasında 1 milyon 300 bin ila 2 milyon insan evinden taşınmak zorunda kaldı. Ayrıca 2 bin 500 bitki ve 300 balık türü de yaşam alanlarının yok olması tehlikesiyle karşı karşıya hale geldi. 22 hayvan türü de nesli tükenme tehlikesi altında olanlar listesine eklendi.
Öte yandan uzmanlar baraj nedeniyle nehrin doğal akışı içinde kendi kendini temizlemesinin mümkün olmadığını belirtiyorlar. Nehirdeki tortunun baraj duvarında birikmesi sonucu tesisin zarar görmesi ihtimali bulunuyor.
Ayrıca çevrede yaşayan halkın başka seçenek bulunmaması nedeniyle nehir suyuna attığı çöpler de büyük bir çevre kirliliği yaratıyor. Yeni kurulan fabrikalar zehirli atıklarını nehre boşaltıyor.
Ortaya çıkan sorunlar ve eleştiriler sonrasında Çin yönetimi de tesisi planlayanların ekolojik ve ekonomik sonuçları yeterince dikkate almadığını kabul etmek zorunda kaldı.
Mega projeler sorun oldu
Üç Boğaz Barajı, iklime dost enerji üretiminin dev projelerde nasıl sorunlara yol açabileceğinin tipik bir örneği oldu. Çeşitli ülkeler tüm dünyada yayılan protesto eylemleri nedeniyle dev baraj projelerinden vazgeçmek zorunda kaldı. ABD, ekolojik maliyetinin yüksekliği nedeniyle bir daha büyük baraj inşa etmeyeceğini açıkladı. Brezilya’da Amazon bölgesini sulayan Şingu Nehri üzerinde yapılması planlanan Belo Monte Hidroelektrik Santrali açılan davalar nedeniyle hâlâ başlayamadı.
Myanmar’da hükümet, Irrawaddy Nehri üzerine kurmayı planladığı hidroelektrik santralden vazgeçti. Başbakan Thein Sein “halkın iradesine karşı” olacağı gerekçesiyle Çin tarafından desteklenen projeyi durdurduklarını ilan etti.
Şili’de ise halkın yaklaşık yüzde 70’i Patagonya’da kurulacak dev hidroelektrik santrali projesi HidroAysen’e karşı çıkıyor. Projede 2 bin kilometrelik bir yüksek gerilim hattıyla başkent Santiago’ya enerji ulaştırılması planlanıyordu.
Mısır’da ise bir mühendislik yapıtı olarak sunulan Asvan Barajı’nın yarattığı sonuçlar bugün ortaya çıkıyor. 1971 yılında yapımı tamamlanan santralde yıllık taşkınlar devam ettiği ve yeraltı suyuna deniz suyu karıştığı için barajın temeli tuzdan olumsuz bir şekilde etkileniyor.
‘Küçük barajlar yapılmalı’
Dünya Barajlar Komisyonu da 2000 yılı sonunda yayımladığı raporda büyük barajların bedelinin ağır olduğunu açıklamıştı. Rapora göre dünya çapında 40 ila 80 milyon insan bu barajlar nedeniyle yurdundan oldu. Ayrıca barajların inşası sırasında çevreye ve iklime olumsuz sonuçları da önemsenmedi.
Ancak yine rapora göre su ve gıda güvenliğini sağlamak ve temiz enerji açısından barajların önemli bir rol oynayabileceği belirtiliyor. Büyük barajlardan ziyade küçük ve yerel projeler denenmesi tavsiyesinde bulunuluyor. Bu projelerin insanlara ve çevreye olumsuz etkilerinin daha az olacağı; yerel ölçekte enerji ve su ihtiyacına katkı sunabileceği ifade ediliyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Helle Jeppesen/ Çeviri: Ercan Coşkun
Editör: Hülya Köylü