Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, 17 Ekim 2012’de Su Hakkı Kampanyasının başlattığı “Su Hakkı Anayasal Güvence Altına Alınsın!” adlı imza kampanyasının basın toplantısında şöyle diyordu: Su bir insan hakkıdır. Hak olduğuna göre alınıp, satılamaz!
Dikili Belediyesi 2000’lerin ortasından bu yana vatandaşlarına belirli bir kotaya kadar bedava su veriyor. Bu kota hane başına ayda 10 m3 olarak belirlenmişti. Özgüven ve belediye meclis üyeleri bu uyugulama yüzünden mahkemeye verildiler. İki yıla yakın süren davadan beraat ettiler. Davanın ardından belediye kotayı 13 m3 yapıp, suyun bir tonunu sembolik bir ücret olan 1 kuruşa çıkardı. Ancak kâr değil, insan merkezli sosyal belediyecilik anlayışıyla ödülü hak eden başkana, geçtiğimiz günlerde iki davadan toplam 8 yıl 4 ay hapis cezası Yargıtay tarafından onandı. Davalardan biri eski garaj yerinin satışı ihalesine giren bir firmanın henüz tüzel kişiliğini kazanmamış olması nedeniyle açılmıştı ki ihale daha sonra iptal edilmişti. İkincisi ise ikinci el araç ihalesi yapan Belediyeye bağlı Jeotermal A.Ş.’nin SGK’ya borcu olduğundan ihaleye fesat karıştırmak adı altında açılmıştı. Her iki dosyadaki suçlamada da bilerek yapılan hileli bir davranış yok. İlk dava dosyasında ihaleye giren şirketin tüzel kişiliği kazanmadığı anlaşılınca ihale iptal edilmiş. Diğerinde ise Jeotermal AŞ’nin prim borcu olmasının ne gibi hileli yanı olabilir diye soruyoruz. Bu davalar ve sonuç, Osman Özgüven’in hem yaptığı uygulamaları hem de muhalif kimliğini itibarsızlaştırma girişimi ve su davasından beraat etmesinin rövanşıdır. Su Hakkı Kampanyası, bir an önce bu haksızlığın ortadan kalkmasını talep ediyor.