Kanun: Pelin Cengiz, Taraf Gazetesi, 06 Mart 2013
Bir ülkenin enerji, iklim ve doğa koruma politikalarına bakmak isterseniz, o ülkenin yasalarına bakmanız yeterlidir, yasalarla açılan yollardan ülkenin gideceği yer de bellidir. Şimdi bahsedeceğim yasaya da, normal şartlar altında, normal ülkelerde hâliyle destek verilir. Ancak bizdeki gibi uygulamaya konmak istenen yasa, mevcut durumu daha kötüye götürecekse, doğayı tüketilen bir meta hâline getirecekse topyekûn isyan sebebidir olsa olsa…
Her ne kadar kanunun adı Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu olarak geçse de, adındaki koruma sözüne sakın aldanmayın. Kanun gerek hazırlanma aşamasında toplumsal mutabakattan yoksun olmasıyla gerekse de getirdiği düzenlemelerle eleştiri konusu. Doğayı korumaktan çok doğayı sınırsız şekilde kullanıma, yağma ve talana imkân veren bu yasayla, çevre varlıkları üzerindeki her türlü koruma kararı kaldırılabilecek, koruma alanlarının sınırları değiştirilebilecek, kısmen veya tamamen farklı bir statüye geçirilebilecek.
Her türlü çevre talanına karşı bir nebze de olsa koruma sağlayan SİT alanı statüsü tarih olacak. Türkiye’de yüzde 76’sı doğal SİT alanı olarak tanımlanmış 1624 koruma alanı var ki, bu da Türkiye’nin yüzölçümünün topu topu yüzde 4’üne denk geliyor. Bu alanda dünya ortalaması ise yüzde 13. Üstelik Türkiye, taraf olduğu bazı uluslararası sözleşmelere göre bu yüzde 4’ü, koruma altına alacağı yeni alanlarla arttırmak zorunda. Bu yasanın SİT alanlarını arttırmaya imkân vermesi şöyle dursun, tüm doğal varlıkları şirketlere peşkeş çekeceğini görmemek için kör olmak lazım.
Tasarıda tüm bunlar için güzel bir kılıf da hazırlanmış: Yeniden değerlendirme. Yasa yürürlüğe bu hâliyle girerse bugüne kadar ilan edilmiş tüm koruma alanlarının statüsü yeniden değerlendirilecek. Tasarının son hâlinde, 2011’de TBMM Çevre Komisyonu’nda kabul edilen tasarıda yer alan Ulusal Tabiatı Koruma Kurulu, Mahalli Tabiatı Koruma Kurulları ve Tabiatı Koruma Bilim Heyeti tasarından çıkarılmış yerine “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Danışma Kurulu” adında bir kurul kondurulmuş. Bu yeni kurulun amacı, görevi nedir, kimlerden oluşur, işleyişi nasıldır bunlar meçhul.
“Üstün kamu yararı”
Kanun tasarısında en çok tehlike içeren ve suiistimale en açık ifadelerden biri de “üstün kamu yararı” olarak öne çıkıyor. Üstün kamu yararına kim karar verecek, politikacılar mı, bakanlıklar mı, mahkemeler mi, kim? Bir diğer meçhul nokta. İlgi alanlarına giren kanunla ilgili Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hangi alanlarda sorumluluk ve görev aldıklarının net olmaması da yine meçhul hanesine yazılmışlardan bir tanesi.
Doğa koruma konusunda ihtiyaç duyulan bir yasa çalışmasının geçmişi 2003 yılına dayanıyor. 10 yıl içinde beş kez değişen yasa tasarısı, doğa koruma şöyle dursun doğayı nasıl ederiz de kullanırız şekline dönüştü, sivil toplum kuruluşlarının ve biliminsanlarının görüşleri hiç sayıldı. İktidarın zamanla muğlak tanımlarla doldurduğu, tamamen siyasi hâle getirdiği bir rant ve talan yasası hâline geldi. Şeffaflıktan ve katılımcılıktan uzak hazırlanan bu yasa için daha fazla toplumsal mücadeleye ihtiyaç var.
Kanun acilen geri çekilmeli
Nitekim, çevre ve doğa koruma konusunda çalışan 110 yerel ve ulusal sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Tabiat Kanunu İzleme Girişimi, başlattıkları imza kampanyasıyla Meclis gündeminde yer alan ve çok kısa süre içinde Genel Kurul’a gelmesi beklenen kanunun acilen geri çekilmesini istedi. Bu amaçla, Tabiat Kanunu İzleme Girişimi, 13 martta Ankara’da bir müzakere toplantısı düzenlemek niyetinde. Girişim, bugüne kadar Meclis’te grubu bulunan dört siyasi partinin grup başkanvekillerinden ve Başbakan Erdoğan’dan randevu talep etmiş.
Ancak, bugüne kadar AKP’den herhangi bir geri dönüş olmamış. Gelecek çarşamba yapılacak toplantıya yine TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin temsilcilerinin yanı sıra Çevre Komisyonu Başkanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı, Orman ve Su İşleri Bakanı, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürü gibi isimler davet edilecek. Yasanın tamamının yeniden ve katılımcı bir süreçle hazırlanması gerektiği anlatılacak. Umut edelim, bu buluşmadan yasanın geri çekilmesine yönelik bir haber gelsin…
Her dereye bir elektrik santrali, her dağa bir maden arama ruhsatı, her ormana bir inşaat projesi onayı derken, tek tek kaybolacak ve bir daha yerine gelemeyecek tabiat varlıklarının yokolmasına sizin gönlünüz razı mı? Bu vebali taşımaya hazır mısınız?