Bu yazıya eşlik eden fotoğraftaki çeşme ve sebil, 1777 yılında I. Abdülhamit Han tarafından yaptırılmış. Osmanlı barok mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak tarihe geçen çeşmenin bugünkü hali ise içler acısı. Ama sadece tarihi kültürel bir yapının bakımsızlığı değil insanın içini burkan, işlevinin de tamamen ortadan kaldırılmış olması aynı zamanda… I. Abdülhamit’in çeşmesi diğer sayısız yitip giden çeşmelere göre daha şanslı. Bugün bu çeşme hala büyük bir ilgi görmekte, önünde çekilen fotoğraflara süslemeleriyle, kaideleriyle fon oluşturmakta. Ama bu fotoğraflara yansıyan bir başka şey daha var: Mavi kapaklarıyla sıra sıra dizilmiş su şişeleri. Vakti zamanında çeşmenin suyundan içen, elini yüzünü yıkayıp serinleyenlere, çeşme başında yapılan sohbetlere inat sıra sıra dizilen mavi kapaklar… Trajik bir başka gerçek ise İstanbul kültür envanteri listesinde1 çeşmenin günümüzdeki işlevi kısmında “ticari” ibaresi yer alıyor olması.
Trajik olmakla birlikte “ticari” ibaresine şaşırmamak gerekiyor. Günümüzde her şey ama her şey satılık… Otuz-kırk yıl öncesinde satılması imkânsız diye düşünülen suya, bugün şişelenmemiş halde ulaşmak imkânsız hale geldi. Kırk dokuz yıllığına suların kaynaklarından şirketlere devredilmesi de maalesef rutin bir işlem durumuna getirildi. Günümüzün temel yaklaşımı: “Parklar, bahçeler, ormanlar, denizler, göller, tarihi eserler kâr/gelir getirecek yerlerdir. Getirmiyorlarsa, getirilecek hale dönüştürülürler, dönüştürülemezlerse yok edilip yerlerine AVM, köprü, duble yollar, oteller yapılır.”
Hem geçmişimizi hem de geleceğimizi yok eden bu anlayışa karşı biz de diyoruz ki, buna izin vermeyeceğiz. Yaşadığımız yerlerin parklarına meydanlarına sahip çıktığımız gibi bir zamanlar mahallelerin oluşumunda, gelişiminde belirleyici özelliğe sahip, çeşmelerimize de sahip çıkıyoruz. Çeşmelerimizden kamusal varlık olan suyun tekrar akmasını talep ediyoruz.
Çeşmelerin tekrar hayat bulması fikrini uzun bir süredir düşünmekteydik. 1984-86 yılları arasında yapılmış “Tarihi İstanbul Çeşmeleri Kurtarılmalıdır” kampanyasının yönetmeni Avniye Tansuğ ile tanışmamızda bu fikrin takibi sonucunda oldu. Tansuğ, İstanbul Ansiklopedisi için hazırladığı “Çeşmeler” maddesinde çeşme yaptıranların çeşmelerin geleceğini korumak, musluklarından hep su akmasını sağlamak için kitabelerine tehdit içeren yazılar koyduklarını anlattığı bir bölüm var. Ve bu kitabelerden birinde şöyle yazılmış: “… Bu kuyulardan çıkan leziz su, Allah rızası için yaptırılan iki çeşme, bir musluk ve bir savağa nakledildi. Zamanla birisi bu leziz suyu kaynağından çalmaya cesaret eder ya da ‘bu su buraya fazla’ diyerek bir damlasını bile başka bir yere nakletmeye çalışırsa, iki cihanda kahrolsun, alçalsın, her türlü ziyana uğrasın…” Şimdi bu çeşmelerin sularını İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait Hamidiye ismi altındaki pet şişelerde satın alıyoruz.
Avniye Tansuğ’un hazırladığı “Çeşmeler” maddesinin tamamına http://tarihiistanbulcesmeleri.blogspot.com/2013/06/istanbul-ansiklopedisinde-cesmeler.html linkinden ulaşabilirsiniz.
Mahallenin çeşmesindeki su mahallelinindir!
Nuran Yüce
Su Hakkı Kampanyası
1- http://www.istanbulkulturenvanteri.gov.tr/kentsel-sivil-mimari/detay/envanter_id/54334