Kaynak: Gerçekhaber, 28 Eylül 2013
BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Osman Özgüve’in, ‘insan müşteri değildir’ ve ‘su hayattır, satılamaz’ sözleri yerel yönetimlerde örnek olmalı” dedi.
Kent Konseyleri 12. Platform Toplantısı “Türkiye’nin Demokratikleşmesinde Kent Konseylerinin Rolü” başlığıyla Diyarbakır’da gerçekleştirildi. Toplantıya katılan BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, konuşmasında CHP’yi eleştirirken Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven’i çalışmalarından dolayı övdü.
Önder, Özgüven’in ‘insan müşteri değildir’, ‘su hayattır, satılmaz’ sözlerini hatırlatarak, “Osman başkan, bir ülkenin vatandaşının kendisinden kar edilecek bireyler olarak görülmemesi gerektiğini söyledi. Suyun para ile satılmasına karşı çıktı. Bunun bedelini de çok ağır şekilde ödedi. Aynı siyasal çizgiden 100 belediye başkanı daha aynı tutumu sergileyip bedel ödemeyi göze alsaydı, yerel yönetimlerde vardığımız nokta çok farklı olurdu” diye konuştu.
Önder, demokratikleşmenin önünün açılması için yerel yönetimlerin kararlılık içinde olması gerektiğini kaydederek, “Dikili’de artık hiçkimse su üzerinden bir politika yürütemez. Su kadar önemli bir konu daha var ki o da anadildir. Az önce bu salonda bir türkü dinlediniz. İçinizde Kürt kökenli olanların dışında geri kalan herkes bundan tek kelime dahi anlamamıştır. Aynı şekilde sizin televizyonlarınızdan sizin dilinizde türkü dinleyen insanlar sizin az önce anladığınız kadar o dili anlıyor. Dolayısıyla burada belediye binasına gidenler su diyemiyor ‘av’ diyor. Bu nedenle buradaki belediyeler çok dilli bir hizmet verdiler. Sırf bunun için 400 belediye çalışanı arkadaşımız yargılandı. İşte burada, Dikili’de su için ödenen bedel gibi kimse çok dilli belediyeciliği geriye götüremez. Hangi siyasi parti olursa olsun artık burada çok dilli bir hizmet verilecektir” açıklmasını yaptı.
Önder, salonda bulunanlara seslenerek, “Burada gördüğüm kadarıyla yaş itibariyle hepimizi suyun parasız satıldığı zamanları biliriz. O zaman, suyumuz başta olmak üzere değerlerimize el koyan sermaye anlayışına karşı mücadele etmeliyiz” ifadesini kullandı.
Önder, Gezi direnişinin var olan baskılara karşı mücadelenin bütünleşmiş bir hal olduğunu kaydederek, “Herkes, Gezi’den sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, diyor. Ancak herkes Gezi’den sonra herşeyi eskisi gibi yapıyor. Oturup bunu düşünmemiz gerek” görüşünü aktardı.
KENTSEL DÖNÜŞÜM VE HÜKÜMET
Önder, 2 yıllık milletvekilliği deneyiminde kentsel dönüşüm ile ilgili çok ilginç bir olaya tanık olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Kentsel dönüşüm ve afet yasası adı altında bir yasa çıkarıldı. Aslında adı ‘afet’ olan bu yasaya kentsel dönüşüm de giydirildi. Ama bu yasa sürekli değiştirildi.
İki yıldır meclisteyim, bu kadar iştahlı bir düzenleme görmedim. Başbakan’ın yoklamaları bile takip ettiği başka bir çalışma olmadı. İşte bu yasa memleketi istediği gibi yönetme ve şekillendirme için yapılan bir yasa ve o nedenle en ince ayrıntısına kadar üzerinde duruldu. İnternetin bazı konularda çok yararı oluyor. Bu yasada toplamda Afet kelimesi 8 defa geçiyor. 17 bin kelime olan bu yasanın geri kalan bütün kelimeleri de ülkeyi kapitalize etmek için yazılıyor.”
Önder, CHP’lilerin bunun ne anlama geldiğini bilmediğini savunarak, “Söyleyeceklerimi kimse yanlış anlamasın. Burada bir siyasetin daha kaliteli diğerinin daha düşük olduğunu söylemek değil. Meselelere demokratik katılımın düzeyiyle ilgili. Çünkü BDP’nin siyasetçileri tabana inmiş siyaset çizigisinden elenerek bütün süreçlerden vekilliğe uzanan bir durumu var. Bu bölgede bizi bir çocuk bile sorguya çekebilir, hesap sorabilir. Yaşadığı sorunlarla ilgili, anadille ilgiligörüşlerini aktarır. Gençlik ve kadın bizde çok ön plandadır. Seçilmişlerden daha çok bir inisiyatifle sorgulayabilir” sözlerine yer verdi.
KADININ ROLÜ
Önder, BDP siyasetinde kadının etkin olduğunun altını çizerek, “Bizim her kurumumuzda eşbaşkanlık sistemi vardır. Hatta size bir sır vereyim. Erkek eşbaşkanın olmadığı toplantılarda karar alınabilir. Kadın eşbaşkanların olmadığı toplantıda karar alınamaz. Bunlar kadınların bir gün içinde kazandığı haklar değil. Bazı şeylere bizzatihi erkek arkadaşlarımız karşı çıktı. Kimse kadınlara ‘biz ilericiyiz buyurun size bu hakları verelim’ şeklinde olmadı. Kadınlarımız katılım ve demokrasi konusunda direndi. Bu kazanımlar bu şekilde elde edildi” açıklamasını yaptı.
YOLSUZLUK YOK
Önder, TBMM’deki fezlekelerde BDP ile ilgili hiçbir yolsuzluk dosyasının bulunmadığını belirterek, “Hakkımızda açılan dosyaların hepsi toplumsal mücadele ilgili dosyalar. Merkezi sistemi huzursuz edecek çalışmalarla ilgili hakkımızda dosyalar buunuyor. BDP’li belediyelerle ilgili olarak da tek yolsuzluk dosyası yok. Kaldı ki bunun için Başbakanlık’ın bununla ilgili özel bir masası var. Ama herhangi bir şey çıkaramıyorlar. Bunun nedeni buradaki siyasetçilerin yüksek ahlaklı diğerlerinin düşük ahlaklı olması mı? Hayır, kadın ve gençlik konusunda katılımın, denetimin, sorgulanabilirliğin olmasıdır” diye konuştu.
Mazlum Vesek