Veysel Eroğlu: HES‘ler olmazsa elektrik üretimini nereden alacağız?

Veysel Eroğlu-HES-aciklamasiKaynak: Akşam, 12 Şubat 2014

Eroğlu, yapılan barajların zaruriyetten yapıldığını aksi takdirde hiçbir şekilde su tedarik edemeyeceklerini, HES’lerin elektrik üretiminde çok önemli faktör olduklarının, HES’lerin çevreye hiçbir zararının olmadığını söyledi.

BAZILARI GEÇMİŞ İSTANBUL’U GETİRECEĞİZ DİYOR AMA…

Bazıları diyor; geçmiş İstanbul’u getireceğiz diye. Geçmiş İstanbul dedikleri; susuzluk, yolsuzluk, hava kirliliği, çöp dağları, patlayan çöpten hayatını kaybeden 38 vatandaşımız, Haliç’in kokusundan girilmeyen İstanbul, böyle berbat bir İstanbul… Gazeteler promosyon olarak gaz maskesi dağıtıyorlardı hava kirliliğinden dolayı. Susuzluktan Kerbela’dan daha kötü duruma düşmüştü.

DÜNYA BANKASINI İSKİ’DEN KOVDUK

Başbakan ile birlikte İSKİ’de Dünya bankasını kovduk. Dünya bankası İSKİ’ye kredi vermiş. Fakat iş bitmiyor. Ve bir hesap ettim. O zamanki fiyatlarla 100 trilyona mal olacak bir işi 300 trilyona ihale etmişler. Bunun üçte birini özkaynakla karşılyacaksınız, 100 trilyonu özkaynakla, 200 trilyonu da borçlanacaksınız. Bir hesap yapınca ben zaten 100 trilyonla işi bitiriyorum. Çağırdım onları dedim ki; bakın siz sahtekarlık yapıyorsunuz. İSKİ’yi soyduruyorsunuz. “Ben sizden kredi falan istemiyorum, defolun gidin” dedim. Biz tüy bitmemiş yetimin hakkını en iyi koruyan insanlarız. Çünkü bunun hesabı var.

ANADOLU YAKASI’NDA YETERLİ SU KAYNAĞI VAR

2007 yılında büyük bir kuraklık oldu. Bunun üzerine İstanbul’da su sıkıntısı olmasın diye şafak eylem planıyla 2012 yılında gelecek Melen suyunu Ömerli barajına akıttık. İSKİ’de hemen boğazın altından iki tane dev boru hattıyla o suyu Avrupa Yakası’na aktardık. Zaten problem Avrupa Yakası’nda. Anadolu Yakası’nda suyumuz var. Su kaynaklarının yüzde 65’i Anadolu Yakası’nda ama nüfusun çoğu Avrupa Yakası’nda. Daha sonra dünyada ilk defa iki yakayı birbirine bağlayan dev bir tünel açtık. Ve bu şekilde Melen suyunu Kağıthane’ye kadar aktardık.

İSTANBUL’DA 1-2 YIL SU SIKINTISI OLMAZ

İstanbul için büyük düşünüyoruz. Şimdi Melen’de Hasanlar Barajı var. Suyu orada biriktiriyoruz. Ama daha büyük bir biriktirme kapasitesine sahip olalım. İstanbul’da 1 yıl kuraklık olunca problem yok. 2 yıl olunca yine problem olmayabilir. Ama 3 yıl kuraklıkta sıkıntı olmasın diye şimdi Kadir Topbaş ile birlikte gümbür gümbür inşaatı devam eden Melen barajının temelini atacağız. Bizim hedefimiz şu; 2071 yılına kadar İstanbul’da susuzluk çekmeyecek şeklinde bir çalışma içerisindeyiz. Susuzluk riskine karşı B ve C planlarımız da var.

İZMİR’İN SU SIKINTISINI DA ÇÖZDÜK

İzmir’de 2007’de su sıkıntısı ortaya çıkınca Başbakanımız şunu söyledi: “CHP’li belediyeler heryerde gelince susuzluk oluyor. Veysel Hoca sen İzmir’in su meselesini çöz” diye söyleyince hemen devreye girdim. Manisa’da Göldes Barajı var. Onu çok hızlı bitirdik. 2008 yılı sonunda bitirdik. Oradan 100.5 km uzunlukta, 2 m çapında dev boru hattıyla İzmir’e su getirdik. 59.5 milyon metreküp su veriyoruz. İzmir’de 2050 yılına kadar su sıkıntısı yok. İzmir’e her türlü yatırımı yapıyoruz. Altyapı, çevreyolları, kavşaklar kim yaptı? Onları hükümetimiz yaptı. İzmir biz olmasak yaşanılamaz halde olacaktı.

BARAJLARI YAPARKEN ÇEVRE VE TARİHİ ESERLERE DİKKAT EDİYORUZ

Barajları Türkiye’de bir zaruriyetten yapıyoruz. Barajları keyf için yapmıyoruz. Barajlar olmazsa hiçbir şehre su veremeyiz, hiçbir sanayiye su veremeyiz, hiçbir araziye sulama temin edemeyiz. Türkiye yarı kuraklık iklim bölgesinde. Su zengini bir ülke değiliz. Dolayısıyla suyumuzu çok akıllıca yönetmemiz lazım. Biz bu suyu biriktirmek zorundayız. Biriktirmesek biz hiçbir şey yapamayız. Barajlar yaparken buna uygun yerlere yapıyoruz. Tarihi varlıklar varsa bunları koruma altına alıyoruz. Mesela bugün dünyanın en büyük mozaik müzesi Gaziantep’te. Peki bunu kim sağladı? Yer altındaydı, baraj yapılırken çıktı. DSİ sayesinde bunlar ortaya çıktı. Belki 30-40 metre derinlikteki dünyanın en büyük mozaik müzesi Zeugma Gaziantep’te. Mesela Ilısu Barajı yapıyoruz. Burada Hasankeyf’teki vatandaşlarımıza muhteşem ev yaptık. O bölgenin en muhteşem ilçesini hazırlıyoruz. Tarihi eserleri koruyoruz. Çevre hassasiyetimiz, tarihi eser hassasiyetimiz, yeniden yerleşim hassasiyetimiz dünyada örnek bir şekilde devam ediyor.

HES’LER OLMAZSA ELEKTRİK ENERJİSİNİ NEREDEN ALACAĞIZ?

HES’lerde suyun gücünden, suyu yüksekten düşürmek suretiyle, tribün vasıtasıyla oradan suyun gücünden elektrik üretiyoruz. Dünyada çok teşvik edilen bir şey. Kaldı ki Türkiye’de petrol olmadığı için hep enerejide dışarıya bağımlı hale geliyoruz. Yüzde 73 enerjimizi hep dışarıdan temin ediyoruz. Bunu dikkate alırsan yaptığımız iş çok önemli. Ve HES’ler çevrecidir, tabiata zarar vermiyor. Çevre koruma, taşkınları önleme, erozyon kontrolü gibi ekonomik katkı sağlıyor. Bölgeye hayat veriyor, istihdam sağlıyor. Doğu Karadeniz’de HES’leri yapmazsak elektrik enerjisini nereden alacak? Diğer barajlar da buna müsaade etmiyorum derse nereden alacak? HES’ler bugün devreye girmezse elektrik fiyatları çok daha fazla olur. Dışarıya ödediğimiz döviz 15 milyar dolar daha fazla olur.