‘Can suyu kavramı bilimsel değil’

cevre muhendisleri odası hes aciklamasıKaynak: Cihan, 03 Haziran 2014
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, Türkiye’de yapılmaya çalışılan Hidroelektrik Santrali (HES) projelerinin plansız ve programsız ilerlediğini söyledi. Türkiye’de kaçak elektrik problemi çözülmeden ve bölgesel enerji planlaması yapılmadan HES’lerin yapımının yanlış olduğuna değinen Bozoğlu, hükümetin, ‘Ben bunu yapacağım. HES’leri her tarafta kuracağım’ demesinin ardından, çevre politikalarının da ona uygun hale getirildiğini belirtti.

Erzurum’un Olur ilçesine bağlı Oltu Çayı üzerinde yapımı devam eden Ayvalı Barajı HES inşaatı nedeniyle yeşil alanlar, yerini toprak ve moloz yığınlarına bıraktı. Bu durum çevre duyarlılığı bulunan birçok kesimin tepkisini çekti. Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, HES’lerde inşaattan kaynaklı ciddi bir yıkım olduğunu ifade ederek, “Bu alanlar çok bakir yerler. Kentin yakınında olmayan, dağların tepesinde olan, o zamana kadar hiç kimsenin ayak basmadığı bölgeler. Ekosistemin çok yoğun olduğu bölgeler. Oradan çıkan malzemeleri, hafriyatları taşımıyorlar. Çünkü çok yüklü bir maliyet. O hafriyatın içinde sadece toprak yok. İnşaat atıkları, kimyasal maddeler, asfaltlar var. Bunun için kanunda değişiklikler yaptılar.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de Hidroelektrik Santralleri, projelerin ortaya atılmasından bugüne büyük tartışmalara neden oldu. Özellikle kent merkezleri dışında köy halkının su ihtiyacını karşıladığı dere ve nehirlere yapılması planlanan HES’ler bölge halkı tarafından tepkiyle karşılanıyor. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, 2014 itibariyle 320 adet HES’i özel sektör, 141 HES ise DSİ tarafından tamamlanarak işletmeye alındığını bildirdi. Eroğlu, plan ve proje aşamasında bulunan 823 ve inşaatı süren 162 projeyle birlikte toplam bin 446 HES’in hayata geçirileceğini açıkladı. Bakan Eroğlu, HES projeleri konusunda DSİ’nin doğrudan davalı olarak yer aldığı dava sayısının 87 adet olduğunu kaydetti.

Erzurum’un Olur ilçesine bağlı Oltu Çayı üzerinde yapımı devam eden Ayvalı Barajı HES inşaatı nedeniyle önceleri cennet gibi doğaya sahip Çukurbağlar Mahallesi çöle döndü. Bu durumun, Türkiye’de yapımı devam eden birçok HES projesinde var olduğunu belirten Bozoğlu, “Hükümet bir karar alıyor. ‘Ben bunu yapacağım. HES’leri her tarafta kuracağım’ dedikten sonra sizin bütün çevre politikanız ona uygun hale getiriliyor. Plana dair proje değil, projeye dair plan ortaya çıkıyor.” ifadelerini kullandı.

“ÇED RAPORLARI DENETLENMİYOR”

Erzurum’daki HES projesi için 10 Mart 2011 tarihinde ÇED raporu verildiğine dikkat çeken Bozoğlu, “Bu ÇED raporları üzerinden Bakanlığın denetim yapması gerekiyor. Bakanlık bu denetimleri yapmıyor. Raporların içeriğinin kötü olmasının yanında bu denetimler yapılmıyor. Erzurum’daki durum bütün HES’lerde aynı. İnşaattan kaynaklı ciddi bir yıkım var. Bu alanlar çok bakir yerler. Kentin yakınında olmayan, dağların tepesinde olan, o zamana kadar hiç kimsenin ayak basmadığı bölgeler. Ekosistemin çok yoğun olduğu bölgeler. Oradan çıkan malzemeleri, hafriyatları taşımıyorlar. Çünkü çok yüklü bir maliyet. O hafriyatın içinde sadece toprak yok. İnşaat atıkları, kimyasal maddeler, asfaltlar var. Bunun için değişiklikler yaptılar.” diye konuştu.

“ÖNCE KAÇAK ELEKTRİK VE BÖLGESEL PLANLAMA YAPILMALI”

Hidroelektrik santrallerini ülke enerji sistemine entegre etmeden önce yapılması gerekenlere dikkat çeken Bozoğlu, şöyle devam etti: “Enerji ihtiyacı üzerinden bakıldığında, Türkiye’nin yüzde 25’e yakın kayıp kaçak oranı var. Dolayısıyla öncelikle bu kayıp kaçak olayını çözmeden enerjiyi bölgesel olarak planlamadan yapılacak bütün enerji yatırımları sıkıntılıdır. Hidroelektrik santralleri, dışa bağımlılığı azaltmak adına ‘Su akar Türk bakar’ olmayacağını ve bütün akarsulara yapacaklarını söylemişlerdi. Şimdi yağmurlar yağıyor ama bunun barajlara ve nehirlere bir faydası yok. Dışa bağımlı Gürcistan’dan ve Bulgaristan’dan elektrik alacağız demişler. HES’ler aslında Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılayabilecek planlı ve tespiti yeterince yapılmış bir yatırım aracı değil. Bu, Türkiye’nin mevsimsel değişikliklerde ciddi derecede krize sokabilecek bir anlayış. Bir tane dere üzerine 10 tane HES yapıyorlar. Birçok derede bu yöntemi izliyorlar. Plansız bir yapılaşma var.”

“CAN SUYU KAVRAMI BİLİMSEL DEĞİL”

HES’lerin çalışma sisteminin çevreye verdiği zarara da değinen Başkan Bozoğlu, özellikle santral kurulacak derede yaşayan canlılar için bırakılması planlanan can suyu planının, bilimsellikten uzak ve çevreye zararı bulunan bir yaklaşım olduğuna işaret etti. Bozoğlu, “Bunlar boru tipi santraller. Bunlar dere yatağından alınıp boru içerisine konuyor. Su boru içinden geçerken türbinler dönüyor ve elektrik sağlanıyor. Aslında gelişmiş bir teknoloji değil. Geri kalmış bir teknoloji. Bir can suyu kavramları var. Bu can suyu kavramı DSİ’de bir masa başında verilen bir karar sonrasında yüzde 5, yüzde 10 civarında kendilerince bir oran uydurup dereye de şu kadar bir can suyu bırakıyoruz ve balıklar da burada yaşayacak deniyor. Bu herhangi bir bilimsel çalışmaya dayanmıyor. Bir insanın bile su ihtiyacı farklılık gösterirken, sizin o bölgenin yeterinde ayrım yapmadan, balık türlerini ortaya koymadan balığın ne kadar suya ihtiyacı olacağına karar vermeniz bilim dışı doğa katliamı ayrıca etik bir problem.” açıklamalarında bulundu.