Kaynak: yazete, 29 Mayıs,
Bürokrasi nedeniyle işlerin yavaş ilerlemesinden şikayetçi olan köylüler, çadır ve barakalarda zor şartlarda yaşadıklarını, bir kışı daha çadırda geçirmek istemediklerini dile getirdi.
Yapımı ilk olarak 1958 yılında gündeme gelen Boyabat Barajı, 2012 yılında tamamlanarak su tutmaya başladı. Su tutulmasıyla Samsun’un Vezirköprü ilçesine bağlı 900 nüfuslu Susuz köyünün 70 haneden oluşan bir kısmı sular altında kaldı. Baraj yapımının gündeme gelmesiyle 1960 yılından bugüne kadar köylerinde misafir gibi yaşadıklarını belirten Susuz Köyü Muhtarı Saim Sezik, köyde ‘nasıl olsa baraj suları altında kalacak’ düşüncesi ile yıllardır yeni yapı inşa edilmediğini, gençlerin de gelecek endişesiyle büyük şehirlere göç ettiğini belirtti.
Baraj çalışmalarının kendi çocukluğunda başladığını ve ‘baraj yapılacak köy yok olacak’ hikâyeleriyle büyüdüklerini anlatan muhtar Sezik, “Baraj bir söylentiye göre 1950 yıllarında başlamış. Ben 1963 doğumluyum, bizim çocukluğumuzdan bu güne kadar baraj yapılacak diye diye en son bugüne kadar gelindi. Baraj inşaatı nedeniyle mağdur olan 70 hane var. Bu evlerde yaşayanlar 60 yıl korka korka evlerinde oturdular. Köye bir şey yapılmak istense devlet ‘oraya baraj suyu gelecek bir şey yapılamaz’ dedi. Vatandaşlar tedirginlik içinde bir şey yapamadılar. Baraj 5 sene, 10 sene içinde yapılacak denilerek en son baraj 2 sene önce tamamlandı. Yaklaşık 70 hane sular altında kalınca evlerinden çıkan vatandaşlar su altında kalmayan tarlalarına çadır kurarak yaşamaya başladı. Devletten köy yapılması için yer istedik, bizim istediğimiz yeri onlar vermedi, onların gösterdiği yeri biz beğenmedik. Bürokratik işlemler yavaş gitse de bugün için köyümüzün yakınında 50 dönümlük bir alan bize köy yeri olarak tahsis edildi. İlk olarak köy camisi ve lojmanın yapılmasına başlandı. Şimdi caminin alt ve üst tarafına yaklaşık 50 hane yapılacak. İnşallah yeni yapılan köyümüz örnek bir köy olacak.” dedi.
“ÇADIRDA YAŞAMAKTAN BIKTIK”
Çadırlarda yaşamanın çok zor olduğunu özellikle kadınların neredeyse canlarından bezdiklerini kaydeden Saim Sezik, “Burada asıl önemli olan çadırda yaşayan ailelerin mağduriyetlerinin devam etmesi. İki kışı çadırda geçirdiler, şimdi bir kış daha çadırda geçirme durumları söz konusu. Bizim isteğimiz verilen yerin inşaatının bir an önce hızlanıp evlerin yapılarak insanların çadırlardan kurtarılması. İnşallah bu kışı da çadırlarda geçirmezler.” diye konuştu.
“ÇADIRLARDA ÖLDÜLER”
Bürokratik engeller nedeniyle yeni köy yapımının geciktiğini vurgulayan köy sakinlerinden Halilİbrahim Oral, “Köyümüzün rezillikleri 50 yıl önce başladı, bugüne kadar geldi. Bazı çadırlarda 5 kişilik aile yaşıyor. Bunlar nasıl yaşıyor acaba yetkililere bunu sormak istiyorum. Bizim köyün ilçe merkezine uzaklığı 75 kilometre. Yol olmadığından her türlü mağduriyet yaşadık. Bu çadırlarda hasta olan insanlarımız var. Bazıları yatalak hasta oldu, konuşamadı, gözlerimizin içine baka baka öldü. Onlar, çocuklarımız ailemiz ne olacak diye gözleri arkada kalarak öldüler. Bu şekilde 5 -6 kişi öldü. Bu vatandaşların bu rezilliği ne zaman bitecek?” sözleriyle yetkililere tepkisini dile getirdi.
“AKREPLERLE BÖCEKLERLE AKRABA OLDUK”
Çadırda hayat süreceğinin aklının ucundan bile geçmediğini ancak devletin kendilerini buna mecbur bırakmasını içerleyerek anlatan 81 yaşındaki Satılmış Nasip, “Dünyaya geldik geleli bu köyde yaşıyoruz. Yılanlarla, akreplerle, böceklerle akraba olduk. Ama devletten bekliyoruz evimiz yapılacak diye. Bugün yarın diye diye günler geçiyor. Eğer bu yıl da bizi böyle bırakırlarsa yandık. Çok şükür Cami ile imam evi yapılmaya başlandı ama başka da bir şey yok. Evlerin yapımına başlanmadı. Bize deseler ki siz evlerini yapın, onu da demiyorlar ve evlerimizi yapamıyoruz. Yemek yediğimiz, yattığımız, banyo yaptığımız yer hepsi şu 9 metrekarelik alan. Çadırda yaşayacağım hiç aklıma gelmemişti. Ama devlet bizi bu hale koydu. Devletin bu işte menfaati var diye şikâyette bulunmadık ama devlet de bizi geç koydu.” ifadelerini kullandı.