Kaynak: Bloomberght, 04 Ağustos 2014
Türkiye son yılların en kurak dönemlerinden birisini yaşıyor. Meteorolojik kuraklığın ardından tarımsal ve hidrolojik kuraklık da hissedilmeye başlandı. Barajlardaki su seviyeleri yüzde 20’lerin altına indi.
Küresel ısınmanın da bir sonucu olarak kuraklık sadece Türkiye’nin gündeminde değil. Dünyanın dört bir yanında son dönemde kuraklık tehlikesi daha sık ve yaygın şekilde yaşanmaya başladı.
ABD’de ilk etapta Kaliforniya Eyaleti’nde hissedilen ve biri dizi önlemin alınmasına yol açan kuraklık ülke topraklarının yüzde 35-40’ında etkisini gösterdi. Teksas ve Oklahoma da kuraklıktan nasibi alan eyaletlere dahil oldu.
Kuraklığın etkili olduğu bir diğer ülke ise Çin.
Tarımsal üretimin olumsuz etkilendiği Çin’in kuzey ve orta kısımlarında yaşanan kuraklıkla birlikte ülkenin bir kısmında elektrik ve su kesintileri baş göstermeye başladı. Bazı şehirlerde oto yıkama, yüzme havuzu suyu kullanımına kısıtlamalar getirildi.
– Kuraklık kahve fiyatlarını yüzde 70 artırdı –
Brezilya’nın ise dünyaca ünlü kahvelerinin yetiştiği güneydoğu bölgesi kuraklığa teslim oldu. Bölgede son 80 yılın en düşük yağışı gerçekleşti. Ülke genelinde ise son 40 yılın en kurak dönemi yaşanıyor. Öyle ki tıpkı Türkiye’de olduğu gibi Brezilya’nın da birçok büyük şehri için ‘100 günlük suyu kaldı’ hesapları yapılıyor. Tabii bunun Brezilya ekonomisine de farklı yansımaları oluyor. En somut örnek ise kuraklık sonucu rekolte kaybına uğrayan kahve fiyatlarının 2013 yılı sonundan bu yana yüzde 70 artması.
Kuraklık yaşayan ülkeler arasında Avustralya, Hindistan ve bazı Afrika ülkeleri ön plana çıkıyor. Su sıkıntısı kadar tarımdaki rekolte kayıplarına paralel olarak gıdaya yönelik spekülasyonlar da artıyor.
Aralarında UNICEF’in de olduğu uluslararası kuruluşların yayımladığı rapor ve notlara göre bu yıl kuraklık riski ile karşı karşıya olan ülkeler şöyle:
Hindistan: Geçen yılki muson yağmurlarının ardından şiddetli kuraklık riski olan bölgeler için hükümet seferberlik halinde. Ülkenin 12 eyaletinde yaşayan yaklaşık 130 milyon insan 100 yılın en ciddi kuraklık riski ile karşı karşıya.
İran: Birleşmiş Milletler’e ülkedeki kuraklık riskine yönelik bilgi veren Tahran Yönetimi, kuraklık kaynaklı kayıplarını telafi etmek üzere 1.7 milyar dolarlık bir yardıma ihtiyaç duyabileceğini açıkladı. Sadece kuraklığın etkilediği alanlarda su tankerleri ve su arıtma üniteleri için İran 200 milyon dolar’a ihtiyaç olduğunu bildirdi. Sınırlı su kaynaklarının stratejik önemde olduğu İran için tarımsal üretim, mevcut koşullarda öncelikli olmaktan çıkmış durumda. 650 bin kuyunun açıldığı tahmin edilen ülkede yeraltı su kaynaklarının yüzde 70’i son 30 yılda tüketildi.
Fas: Hükümet, son 10 yılın en kurak dönemini geçiren ülkede 633 milyon dolarlık acil durum planını devreye soktu. Söz konusu kuraklıktan ülkenin ekilebilir tarım arazisinin yüzde 70’i etkilenmiş durumda.
Pakistan: Çoğunluğunu köylülerin oluşturduğu 3 milyonu aşkın insan kuraklık yüzünde açlık ve susuzluk tehlikesi yaşıyor. Kuraklıktan etkilenen 100 binlerce insan ülke içerisinde farklı bölgelere göç etti. Kuraklık yüzünden bitkisel ve hayvansal üretim büyük darbe aldı.
Etiyopya: 60 milyon nüfusa sahip Etiyopya’da yaklaşık 8 milyon insan kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya. Bunun 1.4 milyonu 5 yaşın altındaki çocuklar oluşturuyor.
Somali: Küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini yaşayan ülkede, kuraklık kadar ani sağanak yağış ve ortaya çıkan sel felaketleri de büyük tehlike yaratıyor. Kronik açlığın yaşandığı ülkede kuraklığa bağlı rekolte kayıpları yüzünden 1 milyon insan gıda güvenliğinden yoksun.
Sudan: Yakın gelecekte 2.8 milyon kişinin güney kısmında kuraklığa bağlı gıda sıkıntısı yaşama riski var.
Uganda: 550 bin insan kuraklık yüzünden rekoltedeki kayıplara paralel olarak gıda sıkıntısı yaşayabilir.
Afganistan: Ülkenin güney kısmının büyük bir bölümü kuraklıktan etkilenirken, olumsuz iklim koşulları ve hastalıkların da etkisiyle çiftlik hayvanlarında yüzde 60-80 arasında kayıplar yaşandı. Nüfusun yüzde 10’luk kesiminin kuraklıktan etkileneceği tahmin ediliyor.
İnsanoğlunun tüm bu gelişmelere karşın halen doğaya verdiği zarar ve tahribatını görünce bunun faturasının ileriki dönemlerde çok daha ağır olacağını kestirmek güç değil.
Aslında yukarıda değindiğimiz tüm ülkelerin yaşadığı kuraklık sıkıntısı ve içinde bulunduğu mevcut durumdan çıkarılacak önemli dersler var. Hala geç olmadan su kaynaklarımızın kullanımı ve tarımsal üretimimizi buna göre şekillendirmek için yeni bir eylem planını tartışmamızın zamanı gelmedi mi?