Kaynak: Radikal
Sapanca Gölü’nden Tüpraş’a izinsiz su çektikleri iddiasıyla haklarında dava açılan Tüpraş Genel Müdürü Yavuz Erkut ve İzmit Rafineri Müdürü Mustafa Mesut İlter’in yargılanmasına devam edildi.
Tüpraş Genel Müdürü Yavuz Erkut, “Kurulduğundan bu yana Tüpraş, hukuk ve kanunlara, mevzuatlara uygun bir şekilde üretimini sürdürmektedir” dedi.
Erkut, Körfez 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmanın ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Tüpraş’ın 2006 yılında özelleştirildiğini hatırlattı.
1959’da yapılan anlaşma kapsamında, eski adıyla İPRAŞ’ın, 2006’ya kadar kamu kontrolünde rafinaj işlemlerini sürdürdüğünü dile getiren Erkut, “1959’daki Bakanlar Kurulu kararı ile Karteks firması ile yapılan protokol çerçevesinde rafinerinin Sapanca’dan tatlı su kullanımıyla ilgili madde protokolde imza altına alınmıştır. Protokolün arşivde bulunamadığı söylenmektedir. Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nde belge mevcuttur. Mahkemeye takdim ettik” şeklinde konuştu.
“Kurulduğundan bu yana Tüpraş, hukuk ve kanunlara, mevzuatlara uygun bir şekilde üretimini sürdürmektedir. Bundan sonra da sürdürmeye devam edip, ülkemizin akaryakıt ihtiyacını karşılayacaktır” diyen Erkut, iklim değişikliği, kuraklık ve sosyal sorumluluk açısından herkese görev düştüğünü vurgulayarak, “Bazı belediyelerin Tüpraş’tan 5-6 kat daha fazla kullanmış olduğu suyu kaçak olarak toprağa kaybettiğini de biliyoruz. Dolayısıyla Sapanca Gölü’nün bir envanterinin çıkarılmasını, kimlerin ne şekilde kullandığının belirlenmesini ve tedbirlerin alınmasını çok önemli görüyoruz” ifadesini kullandı.
SASKİ Genel Müdürü Keleş Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) Genel Müdürü Rüstem Keleş de Sapanca Gölü’nün, hem bölge hem de ülke için önemli bir göl olduğunu söyledi.
Mahkemede güzel bir savunma yaptıklarını, tezlerini ortaya koyduklarını dile getiren Keleş, “Bu önemli kaynağın hoyratça, sahipsizce ve yetkisizce kullanılmasının ve kullandırılmasının mahkeme önünde muhasebesini ve tartışmasını yaptık. Artık su ve su kaynakları kesinlikle sahipsiz değildir. Su ve kanalizasyon idareleri olarak devletimizin vermiş olduğu yetki çerçevesinde, bu kaynakları gelecek nesiller adına hukuki çerçevede korumak için elimizden ne geliyorsa yapacağız” diye konuştu.
Rüstem Keleş, “Sapanca Gölü’nden uzun yıllardır bedelsiz, sorumsuz, kontrolsüz bir şekilde su kullanan endüstriyel kurumlar ve temsilcilerinin” mahkemeye herhangi bir belge sunamadıklarını, sunamayacaklarını öne sürerek, “Çünkü böyle bir belge yok” dedi.
Adaletin tecelli edeceğini, Sapanca Gölü’nden kesinlikle kontrolsüz endüstriyel su kullanımının durdurulacağını umduklarını kaydeden Keleş, gölün gelecek nesillere miras olarak kalacağını vurguladı.
Sapanca Belediye Başkanı Yılmazer
Sapanca Belediye Başkanı Aydın Yılmazer ise davaya müdahil olma taleplerinin “doğrudan zarar görmedikleri” gerekçesiyle reddedildiğini anımsattı.
Mahkemenin bu kararına saygı duyduklarını belirten Yılmazer, Sapanca halkı olarak bu işin takipçisi olacaklarını açıkladı.
Gölü besleyen dere yataklarının yüzde 70-80’lik kısmının Sapanca sınırları içerisinde olduğuna dikkati çeken Yılmazer, “Sapanca sıkıntı çekerken, Sapancalı vatandaşlarımız ve belediyemiz, bir yeri kullanmak için Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne kira öderken, Tüpraş’ın herhangi bir tahsis kararı olmaması üzüntü verici bir durumdur. Benim vatandaşım suyu parayla içerken, 3 faturasını ödemediğinde direkt suyu kesilirken, üretim girdisi olan ve sanayide etkin bir şekilde kullanılan suyun bedelsizce hala talep edilmesi bizleri derinden üzmüştür.”
Yılmazer, Sapanca’nın turizm şehri olduğunu, gölün yaklaşık 150 metre çekilmesinin, su seviyesinin dikey olarak 3 metreye yakın düşmesinin ekolojik dengeyi bozduğunu savundu.
Sapanca’nın, gölle bütünleşik bir hayat içerisinde olduğunu, insanların yeşilliği ve suyu için oraya geldiğini aktaran Yılmazer, “50 bin insan oradan ekmek yemektedir. Kamu malı hiçbir şekilde sorumsuzca kullanılamaz. Bu davanın takipçisi olacağız” dedi.