Büyük nehirler üzerine inşa edilen barajların nehirlerin akıntı yönünde yaşayan milyonlarca insan üzerinde çok ciddi sonuçları bulunuyor.
Çin’in, Brahmaputra Nehri’nin sularını kullanmaya yönelik büyük planları nehre kıyısı olan iki ülkede, Hindistan ve Bangladeş, endişeleri tetikliyor. Çin’in baraj inşaatı projeleri ve Brahmaputra’nın sularının yatağının değiştirilmesi teklifinin sadece su akımı, tarım, ekoloji, insan yaşamı ve insanların geçim kaynakları üzerinde etkisi olmayacak; Çin’in bu faaliyetleri aynı zamanda Çin-Hindistan ilişkilerini olumsuz etkileyecek yeni bir tartışma konusu daha yaratacak.
Beijing’in Brahmaputra planı iki tür projeyi içeriyor. İlki, nehir üzerinde hidro-elektrik santrallerinin inşası ve daha iddialı olan diğer proje ise nehir sularının yönünün kuzeyde kalan kurak bölgelere çevrilmesini öngörüyor.
Geçen yıl Kasım ayında, Çin’in Brahmaputra’ya yönelik planları bir adım öteye taşındı. Nehrin orta havzasında yer alan 1.4 milyar dolarlık Zangmu Hidroelektrik Santrali’nin ilk ünitesi faaliyete geçti. Tamamlandıktan sonra-bu projenin diğer beş üretim ünitesi bu yıl tamamlanmış olacak-projenin yıllık 2.5 milyar kilowatt elektrik üretmesi bekleniyor.
Zangmu santraliyle birlikte, Çin hükümeti Brahmaputra boyunca kurulacak diğer hidroelektrik santrallerini de onayladı. Tüm bunların depolomayı ya da yatak değiştirmeyi içermeyen ve nehrin Hindistan’ın kuzeydoğusuna giden aşağı yöndeki akışını etkilemeyecek kanal tipi projeler olduğu belirtiliyor. Buna rağmen, Çin’in planları Hindistan’ın Kuzeydoğu bölgesinde ve Bangladeş’te endişe yaratıyor. Brahmaputra burada tüm yaşamın bağlı olduğu vazgeçilmez bir varlık konumunda.
Çin’in Brahmaputra nehri üzerine inşa edeceği barajın, Ganj nehrinin debisindeki azalmanın bölgede yaşayan milyonlarca insan üzerinde yol açtığı etkiye neden olmasından korkuluyor. Hindistan’ın Ganj Nehri üzerine baraj inşa etmesi, Bangladeş’e giden su miktarını azaltmıştı. Toprağın artan tuzluluk oranı tarımı olumsuz bir şekilde etkilemiş, son birkaç on yılda milyonlarca Bangladeşliyi yer değiştirmeye zorlamış ve pek çoğu Hindistan’ın kuzeydoğusuna göç etmek zorunda kalmıştı. Bu göç Kuzeydoğu Hindistan’ın (özellikle Assam bölgesi) geniş arazilerinin demografik kompozisyonunu değiştirmiş ve bu bölgede ciddi etnik çatışmalar ve isyanları tetiklemişti. Brahmaputra’nın debisindeki bir azalma bölgede hâlihazırda devam etmekte olan ihtilafları körükleyecek mi?
Hindistanlı eski bir bürokrat olan Romesh Bhattacharj, Hindistan’ın endişelerinin yersiz olduğunu belirtti. “Brahmaputra’nın suları daha önce olduğu gibi, kısa süreli biriktirme süreci sona erdikten sonra, Hindistan’a akmaya devam edecek” diye ekledi.
Diğerleri bu konuda pek iyimser değil. Hindistan Su Kaynakları Birimi’nin eski sekreteri Ramaswamy Iyer, Çin’in Brahmaputra üzerinde kuracağı barajların kanal tipi projeler olmakla birlikte, nehrin alt kıyısında bulunan ülkeler için son derece önemli sorunlar yaratabileceğini belirtiyor. “Sıklıkla iddia edildiği gibi çevreyle uyumlu olmaktan uzak” olan kanal tipi bir hidroelektrik projesinin “nehirlerin ölümü” anlamına geldiğini ifade ediyor.
Çin’in Brahmaputra üzerine hidroelektrik santrali inşa etmesinden daha endişe verici bir şey varsa o da nehir sularının yönünün kuzeye doğru çevrilmesi teklifi. Yönün değiştirilmesi, nehrin Hindistan’a girdiği noktada su seviyesinde ciddi bir düşüşe yol açacak. Suyun tuzluluk oranının artmasının, nehrin sularının aktığı aşağı bölgelerde tarım ve balıkçılıkta çok ciddi olumsuz etkileri olacak.
Bhattacharji, teknolojik zorluklara ve Brahmaputra’nın Tibet’te aktığı zorlu arazinin ortaya çıkardığı diğer tehlikelere dikkat çekiyor. Çinlilerin suyun yönünü kuzeye çevirmeleri durumunda, suyu en azından 1000 metre daha yükseğe çıkarmaları gerekeceğini belirtiyor. “Böyle bir yön değiştirmeyi akıldan geçirmek bile imkansız” diyor Bhattacharji. Teknolojik zorluklarının yanısıra, suyun yönünü değiştirme planının finansal ve çevresel maliyetlerinin de olacağı düşünülüyor.
Analizciler, Hindistan ve Çin arasında “su savaşları”nın çıkabileceğini tahmininde bulunuyor. Stratejik ilişkiler uzmanı Brahma Chellaney, “nehrin yukarısındaki barajlar, kanallar ve sulama sistemlerinin suyun bir savaşta alenen kullanılabilecek veya barış zamanlarında nehre kıyıdaş bir ülkeye duyulan memnuniyetsizliği bildirebilmek için politik bir silaha dönüşebileceği uyarısında bulunuyor.
Brahmaputra üzerinden bir Çin-Hindistan savaşı yaşanabileceği olasılığını reddeden uzmanlar da var.
“Çin ve Hindistan birbirlerini sorumluluk sahibi bölgesel ve küresel güçler olarak görüyorlar ve bu ikisi arasında gerçekleşecek böyle bir savaş, sadece ikili ilişkileri bozmayacak aynı zamanda uluslararası alanda onlar için ciddi bir itibar kaybı da olacak. Şu anda, bu her iki tarafın da ödemek isteyebileceği bir maliyet değil” diyor Jacob.
Ancak, bu konuya dair iletişimin yeterli düzeyde olmaması gerilimi ve şüpheleri derinleştiriyor. Bu durum nehre kıyısı olan tüm ülkeler arasındaki diyaloğun öneminin altını çiziyor. Çin’in Brahmaputra’ya baraj inşaati ve nehre ilişkin diğer planları konusunda Hindistan ve Bangladeş ile bilgi paylaşımında bulunması gerekiyor.
Hindistan ve Çin’in baraj inşası veya su yönünü çevirme konusunda izlediği stratejiler arasında pek bir fark yok. Hindistan’ın, Çin’in Brahmaputra nehrinin sularının yönünü değiştirme planlarından kaynaklanan endişeleri olabilir fakat şu anki Hindistan hükümetinin de Hindistan’ın kuzeyinde bulunan nehirlerinin yönünü çevirme konusunda çok istekli olduğu görülüyor. Bu projede ve geçmişte hayata geçirilmiş pek çok projede, projelerin planlanması aşamasında hiçbir komşu ülkeye ve nehrin aşağı bölgelerine kıyısı olan ülkelere hiçbir şekilde danışılmadı.
Bu durumu en iyi Bangladeşliler bilir. Onlara sorduğunuzda hem Çin’in hem Hindistan’ın nehirlerin yukarı kısımlarında bulunan kibirli süper güçler olduğu yanıtını alırsınız.
Kaynak: The Diplomat