Kaynak: blog.radikal, Cem Akbalık, 23 Eylül 2015
Peru, son zamanlarda çokuluslu şirketlere karşı verilen mücadelelerin en yoğun yaşandığı ülkelerden biri. Doğrusunu söylemek gerekirse, mücadele sadece çokuluslu şirketlere karşı değil, aynı zamanda devlete, bu ülkenin egemen sınıflarına ve bölgede altın madenlerinden büyük kazançlar sağlamayı hayal eden herkese karşı veriliyor. Doğayı, yaşadıkları yeri, su kaynaklarını, dolayısıyla da yaşamı savunmaya çalışan Cajamara Bölgesi köylüleri, her defasında devletin ve kolluk güçlerinin saldırısıyla karşılaşıyorlar. Yıllardır süren ve 2012’de beş kişinin ölümüyle sonuçlanan olaydan sonra, köylüler birbirlerine şu soruyu soruyorlar: “Peru devleti kimden yana? Halktan mı, yoksa cokuluslu şirketlerden mi?” Oysaki devlet kararını çoktan vermiş. Bölgede 1993 den beri zaten şirketler altın çıkarıyorlar. Her ne kadar mücadelelerden dolayı şimdilik bazı projeler askıya alınsa da yeni anlaşmalar da çoktan imzalanmış. Projeye karşı çıkıldığında ise devlet halka saldırıyor, darp ediyor, fişliyor, tehdit ediyor ve tutukluyor. Bütün bunlara rağmen köylüler büyük şirketlerin topraklarını ve yaşamlarını yok etmesine izin vermiyorlar, direniyorlar.
“Suya evet, altına hayır”
Peru’nun kuzeyinde, dağların arasında kaybolmuş küçük bir şehir olan Celendin’de yankılanan sloganların başında “Suya evet, altına hayır!”geliyor. Şehrin altında çok önemli altın rezervleri bulunurken, üstünde ise insanlar tarım yaparak yaşamaya çalışıyorlar. Bölgenin en büyük geçım kaynağının tarım ve hayvancılık olduğunu söylemek abartılı olmaz. Bölgede yer altından çıkıp yer üstündekilere can veren çok önemli bir şey daha var bolgede: çok sayıda su kaynağı.
Conga adı verilen bu yeni projeyi Peru hükümeti 2010’da onayladı.
Bölgede altın çıkarmak isteyen konsorsuyumun en büyük hissedarı amerikalı olan ve merkezi Denver /Kolorado’da bulunan Newmont Mining Corporation (%51,35). Konsorsuyumu oluşturan ikinci büyük şirket ise Compania de Minas Buenaventura (CMB, %43,65) isimli Perulu bir şirket. Üçüncü bir ortak daha var, bu da Dünya Bankası’na bağlı olan International Finance Corporation’dur (IFC, %5). Şirketlerin yaptıkları yatırımlar şimdiden beş milyar civarında.
Peru’ya altın çıkarmak için gelen yabancı şirketler, hükümetlerin bu şirketlerin lehine çıkardığı yasalardan faydalanarak, yerli halkların topraklarını çok ucuza satın alıyorlar. Çook ucuz olan başka bir şey daha var: işçilik.
Normalde projenin 20114’te başlatılması beklenirken, bölge halkının yaptığı eylemlerden dolayı proje şimdilik askıya alınmış. Projenin bulunduğu yerin çevre açısından çok önemli tehlikeler oluşturduğunu söyleyen bölge insanları, sadece bölgedeki suyun ve toprağın değil, zehirli suların nehirler aracılığıyla ta Amozan’a ve Pasifik’e ulaşacağını söylüyorlar. Front Line Defenders adlı organizasyonun 2013’te yaptığı bir ankette, Conga altın çıkarma projesi 4 gölün, 700 su kaynağının, 600 sulama kanalının ve 27 lagün’ün kurumasına yol açacağını açıkladı. Zira projenin hayata geçmesi için her sene en az 2 milyon metre küb suya ihtiyaç var.
Bölgede su kaynaklarını ve toprağı zehirleyen, doğa ve çevreye zarar veren tek proje altın çıkarma projesi değil. Halihazırda üç baraj projesi var ve bunların hepsi Celendin bölgesinde inşa edilecek. Aynı şekilde dört baraj da Cajamarca’da inşa edilecek. Bu barajlardan en az bir tanesinin Conga altın madeninin enerji ihtiyacını gidermek için kulanılacak.
Bölge halkları Conga altın çıkarma projesine karşı
Yabancı ve yerli şirketler tarafından Conga adı verilen bu projeye karşı aktif mücadele eden en önemli kesimler arasında bölgede yaşayan yerli halklar geliyor. Bölgede yaşayan halkların projeye karşı çıkmalarının tek sebebi ise su kaynaklarının zehirlenmesi değil. 1993’de altın çıkarılmaya başlanan Yanaccocha’da proje hayata geçirilirken verilen sözlerin tutulmamış, proje şeffaf bir şekilde hayata geçirilmemiş ve çok ciddi yolsuzluklar yapılmış. Bunun için de halk, “Projeyle birlikte bölge daha da kalkınır” diyen şirketlere ve hükümete itibar etmiyor ve örnek olarak da komşu bölgede 1990’li yıllarda başlayan altın çıkarma projesini örnek gösteriyor. Cajamarca’da altın çıkarılmaya başlandığında, bölge Peru’nun en yoksul dördüncü bölgesiyken, 20 yıl sonra, %51,9’luk bir oranla, bölge ülkenin en yoksul bölgesi olur.
Devlet terör estiriyor
Mücaddele eden halk ile şirketler arasında seçimde zorlanmayan devlet tercihini açık bir şekilde yapmış görünüyor. Devlet, topraklarını, su kaynaklarını ve yaşamlarını korumak için projeye karşı çıkan yerli halkları, aktivistleri terörist ilan ediyor ve çok sıkı kontrollere tabi tutuyor. Eylemler yoğunlaştığında ise “acil durum” ilan ederek evlere baskınlar yapıyor, keyfi tutuklamalarda bulunuyor.
2012’de beş aktivist polis tarafından öldürüldü
Polis sadece baskılar ve gözaltılarla yetinmiyor, yeri geldiğinde insanların üstüne ateş açarak insanları katledebiliyor. Örneğin 2012’de, Celendin’de dört, Bambamarca’da bir kişi olmak üzere toplam beş kişi polis tarafından yapılan protesto gösterileri sırasında öldürüldü. Ve bu öldürülenlerden biri 16 yaşında bir gençti. Global Witness’e göre, Peru’da 2002 ile 2014 arası toplam 57 çevreci aktivist öldürüldü. Bütün bunlara 2015’de Areequipa’da polis tarafından öldürülen dört aktivisti de eklemeyi unutmamak lazım.