Birleşmiş milletler şimdiye kadar yaptığı en geniş çaplı çevre araştırmasının sonuçlarını açıkladı. BM Çevre Programı araştırma için 1203 bilim insanını, yüzlerce bilim kuruluşunu ve 160’dan fazla ülkeyi biraraya getiri.
Araştırma sonuçlarına göre insanların su varlıklarında, toprakta, bioçeşitlilikte ve suda yaşayan canlılarda neden olduğu yıkım doğanın kendisini yenileyebilme hızından kat be kat fazla. Rapor ülkeleri bu çevre felaketini durdurmak için radikal kararlar alarak eyleme geçmeye davet ediyor.
Raporun elbette en önemli bulguları su varlıklarına dair. Su varlıkları şu nedenlerden dolayı büyük tehdit altında olarak tanımlanıyor: Nüfus artışı, iklim değişimi, artan tüketim düzeyi, hızlı kentleşme ve toprak alanlarının bozulması.
Onlarca yıllık bilimsel verileri biraraya getiren araştırmaya göre aslında gelişmiş ülkelerde doğa talanını durdurabilecek bilgi mevcut ama bir türlü kullanılamıyor. Hava kirliliğini azaltmanın yolu olarak araçları değiştirmek, toprakları modern yöntemler kullanılırken uzun dönem sonuçlarını da hesaplayarak kullanmak raporun önerilerinden birkaçı.
Küresel ısınmayı durdurmak için Paris Anlaşması imzalanmış olsa da devletler karbon salımına devam ediyorlar. Araştırmaya göre küresel ısınma önlenmezse gelişmekte olan ülkelerde büyük kuraklık ve sel felaketleri yaşanacak.
Araştırmaya göre ekonomik kalkınma doğanın yok edilmesi pahasına gerçekleştiriliyor. Araştırmacılar gelişmiş ülkelerin yüz yıllar boyunca doğayı önemsemeden kalkınmayı sağladıklarını ancak bugün kalkınmakta olan ülkeler için aynı yolun mümkün olmadığını belirtiyorlar. Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere destek vererek sürdürülebilir kalkınma yöntemlerini teşvik etmeleri gerektiğini söylüyorlar.
Dünyanın en geniş çaplı araştırması bilmediğimiz yeni bir şey söylemezken çözüm olarak da radikal hiç bir şey önermiyor. Kapitalist ekonominin doğasında olan büyüme ve rekabetin durdurulmasına yönelik herhangi bir öneri bulunmazken sadece “sürdürülebilir” olması gerektiği üzerinde duruluyor. Oysa bugüne kadar yapılan tahribat bile “sürdürülebilir” kalkınma politikaları ile iyileştirilemez sadece bundan sonra daha az tahribat yapılması sağlanabilir.
Kaynak: The Guardian