Bu haberin içinde yer alan fotoğraflar Guatemala’nın Guatemala City kentinde yer alan bir akarsuya ait. Nehrin kıyısında ve içinde çöplerden dağlar oluşmuş durumda. Bu çöp dağları nehrin sularını kirletiyor ve bu kirlilik sular aracılığıyla kilometrelerce alana yayılıyor. Bu kirliliğin yarattığı ekolojik yıkımın boyutlarını tahmin etmek için uzman olmaya gerek yok. Yaşanan kirliliğin insan sağlığı için de ciddi tehdit oluşturduğu aşikâr. Buna rağmen insanlar zehirli atıklar barındıran bu nehrin sularında altın, gümüş gibi parasal değeri olabilecek metalleri ve malzemeleri arıyorlar. Buldukları malzemeleri satıp hayatta kalmaya çalışıyorlar. Bu durum ise bir başka gerçeği ve her geçen gün şiddetlenen bir gerçeği gözler önüne seriyor: Gelir adaletsizliği.
70 milyon 7 milyar insandan daha zengin
Oxfam’ın 2016 yılının başında Credit Suisses’in verilerini kullanarak hazırladığı raporda gelir dağılımı adaletsizliğiyle ilgili veriler çok çarpıcıydı. 2016 yılında dünyanın yüzde 1’lik nüfusu yani 70 milyona denk gelen kesimi dünyanın geri kalan yüzde 99’undan (yaklaşık 7 milyar insandan) daha fazla servete sahip olacak deniliyor. Zenginlerle fakirler arasındaki gelir eşitsizliğinin artarak devam ettiğine ilişkin veri ise daha da çarpıcı: 2014 yılında dünya nüfusunun en fakir olan yarısının serveti, 80 süper zenginin servetine denk gelirken, 2015 yılında 80 süper zengin 62 kişiye inerken servetleri 500 milyar dolardan 1.76 trilyon dolara yükselmiş.
Yoksul nüfus sayısı da yoksulluğun şiddeti de artıyor
Dünyanın en yoksul yüzde 50’sinin nüfusu 2010-2015 yılları arasında 400 milyon artmasına rağmen elde ettikleri gelir yaklaşık yüzde 41 oranında azaldı. Aşırı yoksulluk sınırı olan günlük 1.90 dolar gelir ile yaşamak zorunda olanlar hala dünya nüfusunun yüzde 20’sini oluşturuyor ve onca yoksullukla mücadele kampanyalarına rağmen bu oran neredeyse hiç değişmeden kalıyor.
Guatemala City’deki nehirden satılabilir nitelikte malzemeleri çıkarmaya çalışan fotoğraflardaki bu insanlar dünyanın en yoksulları arasında yer alıyor. Ama Oxfam’ın verilerinin de gösterdiği gibi sayıları hiç de az değil ve gün geçtikçe artıyor. Hem ekolojik krizden hem de ekonomik krizden en fazla etkilenenler dünyanın en yoksulları. Zenginler servetleri sayesinde “yeşil siteler”de oturup, organik ürünleri tüketip, kilometrelerce uzaklıktaki en bakir, sağlıklı sulara ulaşabilirken, bir grup insan kirli suları içmek ve o sulardan yaşamlarını kazanmak zorunda. Ekonomik adaletsizliğin aynı zamanda ekolojik adaletsizlik doğurduğunu bu fotoğraflardan daha net anlatan bir şey olmasa gerek.
Foto kaynak: Anadolu Ajansı, 6 Eylül 2016