FAO tarafından yayımlanan “Mahsul Beklentileri ve Gıda Durumu Raporu” gıda yardımına ihtiyaç duyan ülkelerin sayısının arttığına işaret ediyor. İç savaşlar ve iklim kaynaklı krizler, 2016’da gıda güvenliğinin üzerinde büyük baskı oluşturmaya devam ediyor. Ve bu etkenler nedeniyle 39 ülke, dışarıdan gıda yardımına muhtaç konumda bulunuyor.
Rapora göre küresel tahıl stokları iyi yetişme koşullarından dolayı olumlu gözükse de geçmişte yaşanan kuraklığın ve çatışmaların olumsuz etkisi hâlâ bir çok coğrafyada sürüyor. FAO, yerel gıda krizlerinin başlıca sebeplerini de mercek altına almış.
Azalan gelirler, yüksek fiyatlar ve bozulan dağıtım ağlarından dolayı gıda üretimindeki düşüş ya da gıdaya erişimin zorlaşması çatışmaların yerel gıda krizlerindeki ana etkilerini oluşturuyor.
Her ne kadar bizler hemen yanıbaşımızdaki Suriye’de devam eden iç savaşa ve Irak’taki çatışmalara odaklansak ve etkilerini yakından hissetsek de aslında dünyanın farklı bölgelerinde buna benzer çok sayıda dram var. Rapora göre mülteci hareketlerinin yoğun yaşandığı ev sahibi ülkeler olan Kamerun ve Çad da dahil, iç savaşlar ve iç savaşların sonuçları 39 ülkenin 21’inde somut olarak görülüyor.
Hemen yanı başımızdaki Suriye’nin ve Irak’ın durumuna bir de gıda krizi açısından bakalım. Rapora göre, Suriye’de devam eden iç savaş nedeniyle 9.4 milyon insan gıda yardımına muhtaç durumda. Bu yılın buğday üretiminin kriz öncesi dönemden yüzde 55 daha az olması bekleniyor.
Irak’ta artan çatışma ortamı ülke içinde yerinden edilmelere sebep olurken, gıda güvencesizliği de hızla artıyor. Bu tablo, diğer sorunlu ülkelerde çok da farklı değil. Örneğin Yemen’de devam eden çatışmalar, Haziran ayında 14.2 milyon olarak belirlenen gıda güvenliğinden yoksun insan sayısını artırmış durumda. Afganistan’da söz konusu durum 8 milyon kişiyi olumsuz yönde etkiliyor. Bu sayının, daha önce Pakistan‘a göç eden yaklaşık 600 bin mültecinin Afganistan’a yeniden dönüşüyle birlikte artması öngörülüyor. Nijerya‘daki gıda güvenliğinden yoksun insan sayısı 8 milyondan fazla ve Ağustos 2017’ye kadar bu rakamın 11 milyona çıkacağı tahmin ediliyor.
Rapora göre, geniş alana yayılan iç savaş, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde olduğu gibi hanelerin üretim mallarının kaybına ya da azalmasına neden oluyor veya Güney Sudan’da olduğu gibi tarımsalfaaliyeti olumsuz etkiliyor. Güney Sudan’ın bazı bölgelerinde iyi mahsullerin sadece kısa dönem olumlu etkileri oluyor; çünkü devam eden çatışmalar halkın tarımla ilgilenmesini engelliyor, en korunmasız kesimleri kıtlıkla karşı karşıya bırakıyor.
FAO’nun raporuna göre dışarıdan gıda yardımına ihtiyaç duyan 39 ülke; Afganistan, Burkina Faso, Burundi, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Kongo, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Cibuti, Eritre, Etiyopya, Gine, Haiti, Irak, Kenya, Lesotho, Liberya, Libya, Madagaskar, Malavi, Mali, Moritanya, Mozambik, Myanmar, Nepal, Nijer, Nijerya, Pakistan, Papua Yeni Gine, Sierra Leone, Somali, Güney Sudan, Sudan, Swaziland, Suriye, Uganda, Yemen ve Zimbabve.
İç çatışma ve savaş kadar iklimsel değişiklikler de gıda güvenliğini tehdit eden bir diğer önemli unsur. Rapora göre, El Nino ile bağlantılı kuraklık ve olumsuz hava koşulları, birçok ülkede 2016’da önemli bir mahsul eksikliği yarattı. Dünyanın farklı bölgelerinde kuraklık, aşırı yağış, sel ve kuraklık etkisi ile rekolte kaybı, ürün kalitesinde düşüş ve hastalıklar artıyor.
Birleşmiş Milletler‘in bir başka raporuna göre, dünya çapında 122 milyondan fazla insan, iklim değişikliği ve küçük ölçekli çiftçilerin gelirleri üzerindeki etkiler nedeniyle 2030 yılına kadar aşırı yoksulluk içinde yaşıyor olacak. İklim değişikliği, küresel gıda güvenliği için büyük ve artan bir tehdit olurken, buna paralel olarak tarım ve gıda sistemlerinde derin dönüşümler de kaçınılmaz hale geliyor. Küçük aile çiftçiliğinin desteklenmesinin altında yatan temel nedenlerden birisi de bu riskler.
Özetin özeti…
FAO’nun raporu bize, gıda güvenliği konusunun ülkelerin sosyal, ekonomik ve politik yapısı açısından ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
O yüzden ülkelerin izlediği tarım politikaları ve iklim değişimine yönelik uyum stratejileri orta ve uzun vadede daha kritik hale geliyor.