Kaynak: Cumhuriyet, 23 Şubat 2017
Türkiye’nin, 1996 yılında uluslararası bir sözleşme olan Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşmeyi (CITES) imzaladığını hatırlatan Prof. Dr. Serap Ustaoğlu Tırıl, bu tarihten itibaren Türkiye’nin sularında mersin balığı avcılığının tamamen yasaklandığını dile getirdi. Balıkçılar tarafından tesadüfen avlanan mersin balıklarının canlı ise geri bırakılması, ölü ise Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’ne haber verilmesi gerektiğini dile getiren Prof.Dr. Serap Ustaoğlu Tırıl şöyle konuştu:
“Tesadüfen yakalansa bile mersin balıklarının herhangi bir yolla satışı kesinlikle yasaktır. Ancak sadece yasak koymak, nesilleri tehlikeye girmiş olan mersin balıklarının neslini kurtarmak için tek başına yeterli bir çözüm değildir. Şimdiye kadarki bilimsel çalışmalar neticesinde, sularımızda geçmişten itibaren varlığı bilinen 5 mersin balığı türünden sadece üç türün (Mersin morinası, karaca mersin ve sivriburun mersin) geriye kaldığı ve iki türün (Kolan balığı ve şip) muhtemelen tamamen neslinin tükendiği, üç türün stoklarının son derece azalmakla birlikte halen sularımızda yavru ve genç bireylerinin yanı sıra anaç bireylerinin de bulunduğu tespit edilmiştir. Ülkemizdeki başlıca üreme ortamlarını oluşturan Yeşilırmak, Kızılırmak ve Sakarya nehirlerinde ve mansaplarında halen anaç mersin balıkları dahil çeşitli büyüklüklerde mersin balıklarının, örneğin 300- 400 kilogramlık mersin morinalarının dahi yakalandığı ve yasadışı yollardan satıldığı da bilinmektedir. Duyarlı balıkçılarımız, belki de kendi yaşlarından daha büyük olan ve yumurtadan çıktıkları ırmaklara yumurtlamak için geri dönen bu devasa balıklara yaşama ve üreme fırsatı vermezlerse, çok yakında kalan üç tür de yok olmaya mahkum olacaktır.”
‘BARAJ VE HES’LER BÜYÜK TEHLİKE’
Prof. Dr. Serap Ustaoğlu Tırıl, mersin balıklarının varlığını olumsuz etkileyen faktörleri de şöyle sıraladı:
“Yasadışı avcılık, üreme alanlarını oluşturan nehirlerdeki HES, köprü, taşkın seti gibi yapılar dolayısıyla oluşan habitat kayıpları ve nehir yataklarında sanki sudan istifade etmesi gereken tek canlı insanmışçasına, suda yaşayan balık ve diğer canlılar yok sayılarak yapılan çeşitli faaliyetler. Örneğin Yeşilırmak’ta baraj ve HES’lerdeki faaliyetlerde ‘can suyu’ olarak da ifade edilen Ekolojik İhtiyaç Debisi gözetilmeksizin su tutulması gibi, belki de bu yok oluş sürecini daha da kısaltacaktır. Dünya üzerinde 200 milyon yıllık bir geçmişi olan bu değerli balıkları korumak insanlık görevimizdir. Bu değerli balıkları çocuklarımızın ve torunlarımızın da tanımaya hakkı vardır. Çok geç olmadan ilgililer ve yetkililer bir araya gelinerek, zaten herkesçe bilinen çözüm yollarının samimiyetle uygulanması için çaba sarf edilmelidir.”
100 YAŞINA KADAR YAŞAYABİLİYOR
Mersin balığının dünyada 27 türü, Türkiye’de 5 türü bulunuyor. Türkiye’deki 2 tür yok oldu. Türkiye’de sadece Karadeniz’de ve Karadeniz’e akan akarsularda görülüyor. Mersin balıklarının en küçük türünün uzunluğu 1 metre, ağırlığı ise 2- 3 kilo civarındayken, mersin morinası isimli türünün boyu 6 metre ağırlığı ise 2 tona kadar ulaşabiliyor. Dinozorlar 60 milyon yıl önce yok olmalarına rağmen mersin balıkları 200 milyon yıldır dünyada var olan bir canlı. Mersin balığı 100 yaşına kadar yaşayabiliyor. Bu balıklar ilk defa 8-10 yaşında ürüyor bazı cinsleri için bu yaş 20- 22’ye çıkıyor.