Kaynak: Haberler.com, 3 Mart 2017
Isparta’nın Sütçüler İlçesi Darıbükü Köyü’nde yapılan Kasımlar Barajı ve HES projesi nedeniyle evi, içindeki eşyalarla birlikte su altında kalınca Antalya’daki oğullarının yanına taşınan 76 yaşındaki Ümmühan Uysal, köyüne geri döneceği günün hayalini kuruyor. “Evimin eşyaları, çulum, çuvalım, dokuma tezgahım, kendi dokuduğum el emeğim kilimlerimle birlikte kefenliğim bile sular altında kaldı” diyen Uysal, adaletin yerini bulacağına inanıyor.
Sütçüler’e bağlı Darıbükü Köyü, Taçyıldız Elektrik Sanayi Üretim AŞ firması tarafından yapımı devam eden Kasımlar Barajı’ndan bırakılan suyun altında kaldı. Köylüler ve doğa severler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ‘ÇED Olumlu’ kararına karşı 2012’nin Eylül ayında Isparta İdare Mahkemesi’ne yürütmeyi durdurma ve raporun iptaline ilişkin dava açtı. Ancak mahkeme, projenin Isparta’nın yanı sıra Antalya sınırlarında kaldığı gerekçesiyle ‘görevsizlik’ kararı vererek, dosyayı Aralık 2012’de Danıştay’a gönderdi. Danıştay 14’üncü Dairesi’nde halen dava süreci devam ediyor. Köyde istimlak alanında yaklaşık 50 hane bulunuyor. 25 köylüye 4’ü 70, 21’i de 50’şer metrekarelik evler inşa edildi. Diğerleri için de çeşitli ücretler ödendi ve aileler köyden şehre göç etti. Bu evlerin yarısından fazlası su altında kaldı. Tapu devrini yapmayan ve dava açan Ümmühan Uysal’ın evi de su altında kalan evlerden.
ÇARPINDIM ÇARPINDIM ELİMDEN GELİR YOK
Evinin içindeki eşyalarıyla birlikte su altında kaldığı günü hatırlarken üzüntüsünü dile getiren Ümmühan Uysal, “O gün ben azıcık rahatsızlandım. Doktora gittim. Bir duyduk ev sular içinde kalmış. Hiçbir eşyamızı alamadık. Biz evde olmayınca ‘Bunlar gitti’ diye suyu salmışlar. Evimi öyle sular altında görünce çarpındım çarpındım ama yok bir şey. Suyun içinden almanın imkanı yok. Kapım, kaçağım, çulum, çuvalım hepsi içinde kaldı. Ben o köyde doğdum o köyde büyüdüm. Ağladım, ağladım” dedi.
KEFENLİĞİM DE GİTTİ
Evi sular altında kalmadan önce köyünde yalnız yaşadığını belirten Ümmühan Uysal, “Ev yok, yuva yok. Yuva yıkıldı. Hepsi gitti. Ben neyle yaşayacağım? Evin içinde tüm eşyam gitti. Yorganım yatağım, kilimlerimi kendi dokudum, onlar da gitti. Kefenliğimi aldım içine 300-400 TL para koydum, öldüğümde harcarlar dedim. O da gitti. Biz ne bilelim böyle olacağını. Yüzüğüm vardı o da gitti” dedi.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde ‘Ümmühan Nine Yalnız Değildir’ başlığı altında Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği, Antalya Kent İzleme Platformu, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Antalya Şubesi, Yukarı Köprüçay Havzası Koruma Platformu, Gündoğmuş Kayabükü Köyü Alara HES’e Hayır Platformu, Karaman Sarıveliler Göktepe Beldesi Sularıma Dokunma Platformu, Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) MuğlaFethiye, İzmir Karşıyaka ve Güzelbahçe şubeleri, Trakya Platformu, Alakır Nehri Kardeşliği Uysal’ın adalet arayışına destek vereceklerini açıklarken, evi, eşyaları ve tüm hatıraları su altında kalan Ümmühan Nine, “Benim neyime Kadınlar Günü? Benim evim gitmiş, yuvam yıkılmış” dedi.
ŞİRKET VAADLERİNİ YERİNE GETİRMEDİ
Ümmühan Uysal’ın oğlu Hasan Uysal ise 2012 yılında baraj inşaatının başladığını, proje başlamadan önce köylüye yönelik toplantıda, köylülerin asla mağdur edilmeyeceği, kimsenin hak kaybına uğratılmayacağının taahhüt edildiğini ancak projeyle ilgili ‘acele kamulaştırma kararı alınarak istimlak çalışmalarına başlandığını belirtti. Uysal yaşanan süreci şöyle aktardı:
“Köyümüze baraj yapılacak dendi. Nihayetinde yapıldı. Şirket yetkilileri çok vaadde bulundu ama hiçbirini yerine getirmedi. Köylüyü, köyü, doğayı perişan etti. Dağdaki geldi bağdakini kovdu. Köyümüz 100 haneyi yakındı ama barajdan etkilenen 86 hane vardı. 24 tanesine, gidecek yeri olmadığı için yaşlı nüfus olduğu için ‘Şu anda yaşadığınız evlerden daha güzel evler yapacağız, köyün dokusuna uygun evler olacak’ denildi. Yapılan evler çocuk oyuncağı gibi, baraka gibi. 50 metrekare bir ev. Dava sürecimiz 2 yıldır sürüyor. Daha önce kamulaştırmayı devlet yapacak dendi ama sonra öğrendik ki kamulaştırmayı şirket yapıyor. Dava açmamızın nedeni, bizim evimiz 100 metrekareydi. Bunun karşılığında bize 50 metrekarelik ev verildi. Köyün en değerli eviydi evimiz ama 10 metrekare evin karşılığı da 50 metrekare evin karşılığı da aynı. Farklılık yok.”
ANNEMİN HALİ İÇLER ACISI
“Annemin hali içler acısı” diyen Hasan Uysal, “Ruh sağlığı, yaşamsal sağlığı bozuldu. Ben de o köyde doğdum büyüdüm. 80 yıllık bir geçmişimiz var. Anılarımız, her şey gitti. Annemin dokuma tezgahı, el emeği, kefenin içine ‘Cenazemde harcayın’ diye koyduğu para bile gitti. Köylünün ne ziyneti olur? Biri iki yüzüğü, küpesi o da gitti. Akla hayale gelmeyen bir olay bizim için. Bu şirketlerin aymazlığını anlayamıyorum” diye konuştu.