Kaynak: Ayça Söylemez, Bianet, 14 Haziran 2017
Van’da mahpuslara Mayıs ayında “su kotası” getirildi, kullanacakları su sınırlandı. İçme suyu ise hiç verilmiyor. Mahpusların bianet’e yazdığına göre, “Parası olan alıyor, parası olmayan kirli suyu içmek zorunda kalıyor.” İstanbul ve Kocaeli’nde tutuklanan mahpuslar Van’a, İzmir’deki mahpus Bursa’daki hapishaneye sevk edildi.
Van Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde hükümlü bulunan Rabbena Hanedar, bianet’e yazdığı mektubunda, yaşadığı ve tutuklandığı kente 1700 kilometre uzaklıkta olduğunu anlattı: “Aylardır memleketin bir ucundayız, ailelerimiz de diğer ucunda. Tutuklandığım ve ailemin yaşadığı şehir olan İstanbul’un 1700 kilometre uzaklığında bir hapishaneye sürüldüm. Ailem de evlatlarına sahip çıktığı için böyle bir ‘ceza içinde cezaya’ çarptırıldık.”
Kent değiştiren ailelere iki ayda 45 dakika
Hanedar İstanbul’da tutuklandığını, birkaç ay önce Van’a sevk edildiğini, ailesinin görüşe gelmesi için her hafta İstanbul-Van yolculuğu yapması gerektiğini yazdı: “Ailemizden, avukatlarımızdan, arkadaşlarımızdan yalıtmaya, yalnız bırakmaya çalışıyorlar. Yasa gereği ayda bir, bir saat uygulanması gereken açık görüş hakkı da olağanüstü hal (OHAL) bahanesiyle iki ayda bire indirildi. Açık görüşler OHAL ile birlikte bir saatten 45 dakikaya indirildi. 1700 kilometre uzaktan gelen ailelerimize sadece 45 dakika görüş yaptırılıyor.”
İzmir’deki mahpus Bursa’ya, Kocaeli’ndeki Van’a
Rabbena Hanedar, 25 yıldır hükümlü olan başka bir kadın mahpus Filiz Gencer’in de iradesi dışında sevk edildiği için açlık grevine başladığını ifade etti: “Tam da bu mektubu yazdığım günlerde (Haziran başı), İzmir’deki Şakran Hapishanesi’nde bulunan Filiz Gencer, koğuştan ‘ziyaretin var’ diye çağrıldı ve Bursa’daki Yenişehir Hapishanesine sürüldü. Yenişehir’de tek başına tutuluyor. Arkadaşlarının bulunduğu bir hapishaneye gitme talebi reddedildi. Çabalarından sonuç alamayınca açlık grevine başladığını yazdı.“Kocaeli 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’ndeki Murat Kaymaz adlı tutuklu da Van Hapishanesine sevk edildi.”
18 günlük hücre cezası
Rabbena Hanedar ayrıca, 18 Mayıs-5 Haziran arasında “slogan attığı” gerekçesiyle hücre cezası uygulandığını, bu arada 15 günde bir kullanabildiği telefon hakkının da elinden alındığını yazdı. “Hapishane idaresini şikayet ettiğimiz veya keyfi uygulamalarına itiraz için verdiğimiz dilekçeler ise sık sık ‘kaybediliyor’.”
Suyu kullanım kısıtlı, içme suyu hiç verilmiyor
Hanedar, su kullanımlarının da kısıtlandığını yazdı: “Mayıs ayından itibaren ‘su kotası’ getirildi. Tüm mahpuslara temizlik, bulaşık, çamaşır, banyo gibi ihtiyaçları için günde sadece 200 litre soğuk su, 50 litre sıcak su verilmeye başlandı. “İçme suyu ise hiç verilmiyor. Parası olan kendisi alıyor. Parası olmayanlar da kirli, sağlıksız suyu içmek zorunda kalıyor. Tuvalet lavabosunda elini, bulaşığını yıkıyor”
Koaceli, Kandıra’daki F Tipi Cezaevi’nde bulunan kadın tutuklu Gülay Efendioğlu da, bir hasta mahpusun yaşadıklarını şöyle yazdı: “Türkan Özen ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü, akciğer hastası. Temiz hava alması gerekiyor ama bulunduğu hücrenin camı 30 santimetrekare. Hücredeki tuvalette ise cam yok. Tuvaletteki lavabo dışında lavabo da olmadığından aynı lavaboda elini, yüzünü çamaşırlarını, bulaşığını yıkıyor, dişini fırçalıyor. Aynı yerde hem tuvaleti kullanıyor, hem meyve sebze yıkıyor.”