Kaynak: Özer Akdemir, Evrensel, 25 Eylül 2017
Bin yıllardır Ege’nin ovalarına bereket taşıyan, can veren Büyük Menderes nehri bugünlerde can çekişiyor. Su azlığından kuruma noktasına gelen nehrin suları 4. sınıf su kalitesine geriledi.
Türkiye’nin en kirli 3. nehri oldu
548 km uzunluğu ile Türkiye’nin en uzun sekizinci nehri olan Büyük Menderes, Afyon Suçıkan mevkiinden doğuyor. Uşak ve Denizli’den geçen nehir Aydın Söke’den Ege Denizine dökülüyor. Bin yıllardır Büyük Menderes havzasının can damarı olan nehrin bugün can çekişen hali yürek paralıyor. Geçtiği yerleşim yerlerine yaşam taşıyan nehir ne yazık ki aynı şekilde karşılık görmüyor. Nehre Denizli ve Uşak illerinde deri, tekstil ve kentsel atıklar bırakılırken, Aydın’da ise jeotermal akışkanları, sanayi kuruluşlarının atıkları, maden tozları, zeytin karasuları, kentsel atıklar ve tarım ilaçları gelişigüzel boşaltılıyor. Nehrin suyu yıllardır dökülen bu kirleticiler nedeniyle dördüncü sınıf su kirlilik seviyesine ulaşmış durumda. Öyle ki kirlilik ölçümlerinde Büyük Menderes nehri Türkiye’nin en kirli üçüncü nehri haline geldi.
Kirli su tarımda kullanılınca
Pek çok ağır metal, kimyasal-biyolojik-fiziksel-radyoaktif kirlilik içeren Menderes’in sularının tarımsal sulamada kullanılması sonucu havza topraklarında yetiştirilen tarımsal ürünler sağlıklı ürün vasfını kaybediyor. Yapılan bilimsel çalışmalar ise bu sağlıksız tarım ürünlerinin canlılarda genetik yapıyı bozduğunu, kansere sebep olduğunu gösteriyor. Aydın’da nüfus başı en fazla insan ölümlerinin Büyük Menderes nehrine en yakın ve en fazla kirliliğin olduğu yerleşim yerlerinde olması da bu çalışmaları güçlendiren bir veri.
Belediye ve sanayi kanalizasyon gibi kullanıyor
Büyük Menderes’in sadece belediyelerin-sanayi tesislerinin-maden ocaklarının atıklarının deşarj edildiği dere yatağı yani kanalizasyon deresi haline geldiğini ifade eden Aydın, Menderes nehrinde bu yıl görülen aşırı kurumanın nedeninin küresel iklim değişikliği nedeniyle havaların çok sıcak gitmesi, yağışların azalması, vahşi tarım uygulamaları ve nehri besleyen çayların üzerine kurulan barajlar olduğunu dile getirdi. Aydın, “Büyük Menderes Havzasında mevcut süreç bu şekilde devam ederse birkaç yıla kalmaz nehir tamamen kuruyacak.. Böyle bir sonuç ise Büyük Menderes havzasının çölleşmesi, bölgede canlı yaşamın sona ermesi anlamına gelmekte. Burada üzücü olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yıllardır uygulamayı düşündüğü Büyük Menderes Havzasını kurtarma projesinin uygulanmaya başlanmaması, bölgede kirliliği önlemekle yükümlü kurumların kirliliği önlemek bir yana kirliliği oluşturan ana unsurlar olmaya devam etmesidir” diye konuştu.
Durum SOS seviyesini çoktan aştı
Aydın Çine yolu üzerinde otogar yakınında yer alan köprü mevkiinde Menderes nehrine bakıldığında belediye atıklarının yıllardır Menderes nehrine akmaya devam ettiğinin görüleceğini kaydeden Aydın, “Bu şekilde Menderes nehrine benzeri kentsel kirlilik atımlarını Aydın’daki tüm yerleşim yerlerinde görmek mümkün. Aydın’daki diğer tehlikeli süreç Menderes nehrini besleyen çayların üzerinde yer alan HES’lerin özelleştirilmeye başlanması ile kamunun elinden çıkmasıdır. Özelleştirilen HES’ler kendi kazançlarını düşünerek Menderes nehrine daha az su bırakacak ya da sıcakları ve yağış azlığını gerekçe göstererek hiç bırakmayacaktır. Büyük Menderes nehrindeki kirlilik ve su azlığı ‘SOS/Acil Yardım’ seviyesini çoktan geçmiştir” dedi.
Acil eylem planı lazım
Aydın, AYÇEM olarak tüm kurumları ve TBMM’nin Büyük Menderes Nehrini Kurtarma Eylem Planını acilen uygulamaya davet ettiklerini belirterek, “Büyük Menderes havzası hiçbir enerji, sanayi, maden ocağı üretimi adına feda edilemez. Büyük Menderes havzası hiçbir günübirlik siyasi çekişmeye feda edilemez. AYÇEM olarak tüm Aydın’ı keşke demeden önce Büyük Menderes nehrini kurtarmaya davet esiyoruz” dedi.