Porto Riko’da susuzluk sürüyor: Mariya kasırgasının üzerinden iki haftadan fazla bir süre geçmesine rağmen ABD’ye bağlı bir ada ülkesi olan Porto Riko’da hala halkın yarısına temiz içme suyu ulaştırılamıyor. Altyapısı tamamen çöken adada elektrik şebekesinin %90’ı hala çalışamaz durumda. Altyapı sorununun çözülmesinin daha aylar alacağı söyleniyor. Başkent San Juan’da su kıtlığı nedeniyle bir şişe suyun fiyatı 6 dolara çıkmış durumda. Adanın iç bölgelerine ise su ve gıda ulaşımı çöken yollar nedeniyle çok daha zor. Su krizi adada bir salgın yaşanması ihtimalini de gündeme getiriyor. Ada ülkesinin kasırgadan önce de su sorunu yaşadığı biliniyordu. 2015 yılında Porto Riko, ABD’de içme suyunun hijyen standartları konusunda en kötü durumdaydı. Ada sakinlerinin %60’ı hijyen standardının altında olan kaynaklardan suya ulaşabiliyordu. Kasırga ile birlikte bu durum çok daha kötüye gitti hatta kirli bile olsa suya ulaşmak zorlaştı. Dünyanın en güçlü ülkesinin küresel ısınmanın bir sonucu olarak şiddetini arttıran kasırgaların etkileriyle baş etmekte bu kadar zorlanıyor olması, dünyanın geri kalanının aşırı hava olaylarının sonuçları ile baş etmesinin ne kadar zor olacağını gösteriyor. Ancak ABD yönetiminin Latinlerin yaşadığı adaya yardım göndermekteki bu basiretsizliği elbette ırkçılık tartışmasını da yapmayı gerektiriyor.
Kaynak: Circle of Blue
ABD tarihinin en sıcak ve kuru Eylül dönemlerinden biri yaşandı: Eylül ayı ABD açısından mevsim normallerinin üzerinde bir sıcaklıkla geçti. Tarihin en sıcak üçüncü Eylül’ü olarak kayıtlara geçti. Haziran ayından itibaren ABD’nin batı bölgelerinde orman yangınları, kuzey düzlüklerinde kuraklık, ortabatıda şiddetli hava olayları ve güneydoğuda arka arkaya yaşanan Harvey, Irma ve Mariya kasırgaları iklim değişiminin sadece birkaç ay içerisinde neden olduğu etkiler arasında. Sadece bu dört ay içerisinde yaşananlar bir milyar dolarlık hasara yol açarken özellikle kasırgaların neden olduğu maliyet aylarca daha artmaya devam edecek.
Kaynak: National Oceanic and Atmospheric Administration
Dünya okyanuslarındaki plastik kirliliğinin büyük kısmı 10 nehirden: Okyanuslara her yıl milyarlarca ton plastik atık boşaltılıyor. Özellikle mikroplastik kirliliği okyanusların temizlenmesini imkansız kıldığı gibi tüm canlılara nüfus ederek okyanus yaşamını da tehdit ediyor. Okyanuslardaki plastik kirliliğinin en önemli nedeni nehirlerin taşıdığı kirlilik. Environmental Science & Technology dergisinde yayınlanan bir araştırmada 57 nehrin taşıdığı plastik oranları incelendi. Sonuç oldukça çarpıcı çünkü en fazla plastiği taşıyan 10 nehir dünya okyanuslarındaki kirliliğin %88 ile %95’ine kadar bir oranından sorumlu. Bu on nehrin sekizi Asya’da bulunuyor. Bilim insanları bu nehirlerde uygun bir atık yönetimi sistemi getirilirse dünya okyanuslarındaki plastik kirliliğinin kısa zamanda yarı yarıya azaltılabileceğini söylüyorlar.
Kaynak: Science Daily
Amazonlardaki barajların nedenlerinden birisi de Çin: Brezilya’nın Amazon havzasına yapmakta olduğu barajlar ve kanalların arkasındaki güçlerden birisi de Çin. Çin son yıllarda giderek artan oran Latin Amerika’ya yatırım yapıyor. Birçok ülkenin baraj ve madencilik projelerine destek veriyor. Amazonlar özelinde ise Brezilya hükümeti dünyanın en büyük tahıl kanalını yapmak için Tapajos Havzası’na 49 büyük baraj ve dev Belo Monte barajını inşa ediyor. Çin gibi dev bir pazara gıda ürünleri satmak Brezilya için önemli bir hedef haline gelmiş durumda. Açılacak kanallarla Brezilya’nın et ve tarım ürünleri Çin’e ulaşabilecek. Tabi bu projelerle enerji üretiminden, sanayileşmeye ve madenciliğe kadar bir çok başka ekonomik kalkınma hamlesini de beraberinde getirmesi amaçlanıyor. Ancak dünyanın en önemli su ve orman havzası büyük bir yıkıma mahkum ediliyor. Burada yaşayan yerli halklar ise ağır baskılara maruz kalıyor ve hatta cinayetlere kurban gidiyor.
Kaynak: The Guardian