Kocaeli’nin Başiskele ilçesinde bir vidanjörün yağmur suyu kanalına boşalttığı ne olduğu bilinmeyen atık madde dereyi turkuaz rengine döndürdü. Yetkililer atık suyu deşarj eden vidanjörün tespiti için çalışma başlattı.
Yurttaşlar 17 Şubat günü öğle saatlerinde Başiskele ilçesi Vezirçiftiliği Mahallesi’nden ve sanayi kuruluşlarının bulunduğu alandan geçen Kirazderesi’nin turkuaza boyandığını gördü ve yetkililere haber verdi. İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi ve zabıta ekipleri kirliliğin yaşandığı bölgede tespitlerde bulundu. Borudan akan su nedeniyle dere tamamen turkuaz rengine boyandı. Bölgede koku hissedilmezken, yetkililer boya türevi bir maddenin kanala deşarj edildiğini tahmin ettiklerini söylediler. Dereden numune alınırken, kirli suyun çekilmesi için çalışma başlatıldı. Görevliler ayrıca su yağmur kanallarının kapaklarını açarak kontrollerde bulundu ve fabrikaları inceledi. Bir fabrikada bulunan varillerin içerisindeki kimyasal madde ile dereye dökülen maddenin aynı olduğunu düşünen yetkililer bu varillerden örnekler alındı. Dere ile varilden alınan örnekler karşılaştırılacak. Vezirçiftliği Mahalle Muhtarı Bahattin Aktepe basın mensuplarına bölgede sık sık çevre kirliliği yaşandığını, çevrede yaşayanlar olarak rahatsız olduklarını belirterek, önlem alınmasını istedi.
Kocaeli’de yaşanan bu kirlilik vakası ilk değil ve aslında sanayinin su varlıkları üzerinde giderek artan baskısının bir parçası. Kocaeli Dilovası bölgesinde faaliyet gösteren ağır sanayi fabrikaları nedeniyle yaşanan ağır metal yoğunluğu çevre halkının sağlığını tehdit ediyor. 2017 yılında dünya genelinde kanser nedeniyle yaşanan ölümlerin oranı yüzde 12,5 Türkiye’de yüzde 12,9 iken bu oran Dilovası’nda yüzde 33,7’ye kadar çıkıyor. Ağır metal kirliliği içme su arzının ötesine geçerek yiyecek kalitesini de etkiliyor ve çok boyutlu bir halk sağlığı sorununa yol açıyor.
Artan insan nüfusunun ve yaygınlaşan yoğun tüketime dayalı ekolojik ayak izinin bir sonucu olarak diğer doğal kaynaklarla birlikte suyumuz da tükeniyor, kirleniyor ve haksız bir paylaşımın nesnesi oluyor. Bunun önüne geçmek için su varlıklarının üzerinde bu baskıları yaratan ekonomik sektörlere ve insan faaliyetlerinin arka planındaki paradigmalara bakmalı ve bu paradigmaları oluşturan kavramları sorgulamalıyız.