Ekonomik olarak büyük sıkıntı yaşanan Venezuela’da yaşanmakta olan su sıkıntısı sebebiyle ordu harekete geçirildi. Barajların kuruma noktasında geldiği başkent Caracas’ta 5,5 milyon kişiye 7 noktada tankerlerle su veriliyor. Ancak bu noktalar da ordunun elinde.
Ordunun, iktidarın yönlendirmesiyle tankerleri kendilerince öncelikli olarak gördükleri yerlere yönlendirdiği eleştirileri getiriliyor.
Su sıkıntısı sadece barajların kurumasından kaynaklanmıyor. Ülkenin su hizmetleri altyapısı da yatırımsızlıktan suya erişimi zorlaştırıyor.
Caracas’ta 48 saate varan su kesintileri yaşanıyor. Günde 30 dakikalığına sular verilebiliyor. Yoksul mahallelere yardım götüren Caritas örgütünün raporuna göre halkın %27’si sürekli olarak su hizmetlerine ulaşabiliyorken %65’i haftada üç günden daha az su hizmeti alabiliyor.
Susuzluk nedeniyle hastalıklar da yayılıyor. Sivri sineklerin su depolarında çoğalarak bulaşıcı hastalıkları yaydıkları söyleniyor.
Haberi yapan Bloomberg’in Venezuela’da 1999’dan bu yana iktidarda bulunan ve kendini sosyalist olarak tanımlayan partiye muhalif bir çizgide yayın yaptığı ortada. Ancak bu taraflı yayın yaşananların gerçek olmadığı anlamına gelmiyor. 2016 yılında da Venezuela’da barajlar kuraklık nedeniyle kurumuş ve ülkede su kıtlığından dolayı OHAL ilan edilmişti. Su tüketimini azaltmak için kamu daireleri uzun süreli tatil edilmiş, hafta sonu tatili de 3 güne çıkarılmıştı.
Venezuela dünya petrol ihracatında birinci sırada. Dolayısıyla da küresel ısınmanın ana sorumlularından biri durumunda. İronik bir şekilde küresel ısınmanın da en büyük mağdurlarından biri. Sosyalist olduğu iddiasında olan Maduro yönetimi petrol fiyatlarının düşmesi sonucu yaşanan ekonomik krizi aşmak için Amazon Havzası’nı şirketlere açmıştı. Hükümet yanlısı şirketlere çok sayıda baraj ve maden ruhsatı veriliyor. Böylece yerli halklara ait olan alanlar şirketlerin eline geçtiği gibi su havzaları da kuruyor ve kirleniyor. Bu durum küresel ısınma ile de birleşince barajlar kuruyor. Susuzluk, gıda krizi ve ekonomik kriz bugüne kadar ülkenin en yoksulları tarafından desteklenmiş olan hükümeti zor durumda bırakıyor.
Venezuela örneği kapitalist kalkınmacılığın “sol” bir anlayışla gerçekleştirilmesinin neoliberal kalkınmacılıktan farkı sonuçlar doğurmadığını gösteriyor.
Kaynak: Bloomberg