Küresel ısınmanın dolaylı olarak sebep olduğu bir gelişme İran’ı derinden etkiliyor. İran’da halk, 30 Haziran’dan bu yana Huzistan eyaletine bağlı Hürremşehr ve Abadan kentlerinde sokakta. Protestoların nedeni ise ‘temiz su krizi’ ve yetkililerin yerine getirmediği vaatler. Huzistan eyaletine bağlı Hürremşehr ve Abadan kentlerinde temiz su kıtlığı yaşanıyor.
Su ve Kanalizasyon İdaresi yetkilileri iki kentte belli bir süre su verilmeyeceğini açıklamış, ancak 30 Haziran’dan itibaren hayatın ‘normal’ seyrine döneceğini duyurmuştu. Ancak yetkililer, bölgeye içme suyu sağlayan nehirlerde yüksek tuz oranını gerekçe göstererek, sözlerini yerine getirmedi.
Bunun üzerine Hürremşehr sakinleri sokaklara döküldüler. Gösteriler hızla rejim karşıta eylemlere dönüştü. Geçtiğimiz aylarda duyduğumuz İslam rejimi karşıtı sloganlar yaygınlaştı. Çıkan olaylarda en az 4 kişinin yaşamını yitirdiği iddia edilirken, onlarca kişinin gözaltına alındığı belirtiliyor. Ayrıca ‘su krizi’nin yaşandığı bölgelerde en az 350 kişinin zehirlendiği bildiriliyor.
Bu 2018’e girdiğimiz günlerden bu yana İran’da gerçekleşen kitle protestolarının dördüncü dalgası. İlki 2018’in ilk günlerinde gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle başlamış ve tüm ülkeye yayılmıştı. Halk isyanı hızla rejim karşıtı bir şekil almıştı. Su Hakkı Kampanyası olarak bu protesto dalgasında İran’da yaşanmakta su krizi hakkında ve su krizinin eylemlere bağlantısı üzerine bir dosya hazırlamıştık. İkinci dalga ise bu dönemde tutuklanan bir kadın aktivistin kaybedilmesi üzerine başlamıştı. Binlerce kadın başörtülerini çıkararak rejimi protesto etmişti. Üçüncü dalga ise geçtiğimiz haftalarda yine hayat pahalılığına karşı esnafın kepenk indirme eylemleri ile yaşanmıştı. Bu haftasonu başlayanlar eylem dalgası ise doğrudan temiz suya erişim hakkı talebiyle başladı. Eylem dalgalarının her biri farklı nedenlerle başlasa da rejim ve sistem karşıtlığına evrildi.