Urmiye Gölü’ndeki gelişmeleri Su Hakkı sayfalarında uzunca bir süredir takip ediyoruz. Dünyanın en büyük ikinci tuz gölü olarak bilinen Urmiye Gölü 2013-2014 yıllarında en kötü noktasına gelen bir ekolojik felaketle karşılaşmış, gölün sularının yüzde 80’i kurumuş ve gölden geriye sadece yüzde 7’lik bir bölüm kalmıştı. Urmiye’de son çeyrek yüzyılda yaşanan bu ekolojik felaket insan faaliyetlerinden ve küresel ısınmadan kaynaklanıyordu.
Ancak Urmiye gölü için umutlar yeniden doğuyor. Gelen son haberlere göre göl yeniden dolmaya başladı.
İran’da yer alan Urmiye gölü, 13 ırmak tarafından besleniyor. Göl, BM çatısı altında 1971’de imzalanan Ramsar sözleşmesi ile uluslararası alanda önem arz eden nemli bir alanı oluşturuyor. Göçmen kuşların uğrak alanı olan Urmiye Gölü bu açıdan da birinci derecede önemli bir biyosfer rezervini oluşturuyor. Urmiye Gölü, endemik bir Artemia türü ile değişken bir denizaltı florası barındırıyor.
Bir zamanlar Ortadoğu’nun en büyük gölü ve dünyanın en büyük tuzlu göllerinden biri olarak bilinen Urmiye Gölü, aynı zamanda İran’daki en büyük on kentten Urmiye ve Tebriz arasında yer alıyor, etrafında tarımla geçinen 6 milyonu aşkın kişi yaşıyor.
Urmiye Gölü, 1996 yılından itibaren hızlı bir şekilde kurumaya başladı. BM Çevre Programı (PNUE)’ye göre Ağustos 2011’de gölün yüzeyi 2 bin 366 kilometre kareye düşerken, 2013 yılında gölün yüzeyi 700 km2 olarak ölçüldü.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de bölgeye yaptığı bir ziyaret sırasında, “Vaatlerimden biri, Urmiye gölünün yeniden doğuşu idi ve bu söz, halen geçerli” dedi.
PNUE, Kasım 2017’de yaptığı açıklamada “Son işaretler, gölün alan kazanmakta olduğunu gösteriyor. Yüzeyi şimdi 2.300 km2 oldu” demişti.
Çevre Bakanlığı’nın son verilerine göre ise Aralık başında suyla kaplı yüzey 1.844 km idi. PNUE ve Çevre Bakanlığı’nın verileri arasındaki farklılık, yağışlar ve suyun buharlaşmasıyla bağlantılı dönemsel değişimlerle açıklanıyor.
Çevre Bakanlığı’nda nemli alanların korunması programının sorumlusu Ebulfazl Abeht, “Bu gölün yeniden doğuşunun başlangıcıdır” dedi.
Gölün güneyindeki Miyanduav kentinde halkı duyarlı kılmak için bir programın açılışında AFP’ye konuşan Abeht, kuruma eğiliminin durduğunu belirterek “iyileşme” olduğunu söyledi. Ancak Abeht’e göre, gölün yenilenmesi onlarca yılı alabilir.
Tahran ve BM’ye göre gölün küçülmesi, nüfusun artması ve tarım lehine su kaynaklarının kullanılmasından kaynaklanıyor.
Ancak muhalif kaynaklar, devlet politikalarını sorumlu tutuyor. Çevreciler gölün kurumasına bölgede yapılan barajların sebep olduğunu düşünüyor. İran rejimi göle su taşıyan ırmaklar üzerinde 40’ı aşkın baraj kurdu.
Çevre Bakanı İsa Kalantari de Ekim ayında yaptığı bir açıklamada “Göle akan ırmakların payını neredeyse hiçe indirgedik” diyerek, tarım arazilerini sulamak için gölün etrafında kurulan barajlara dikkat çekti.
Yapılan araştırmalara göre, iklim değişiklikleri de durumu ağırlaştırdı. Bölgede yağışların uzun vadede azalması ve hava sıcaklıklarının artışı, bu iklim değişiklikleri arasında yer alıyor.
Gölde bir köprü inşasının da felaketi hızlandırdığın kaydediliyor. 2008 yılında tamamlanan köprü, Urmiye ve Tebriz arasındaki mesafeyi kısaltıyor ancak, PNUE’ye göre bu köprü gölü ikiye bölüyor.
Gölde yaşanan ekolojik felaketin bölge halkının sağlığı üzerinde de sonuçları var. Fırtınalar sırasında, çölleşmiş yüzeydeki toz ve tuz çevreye yayılıyor. Bu da bitkileri yok ediyor ve havayı kirletiyor.
İran’da Meclis’in çevrede sorunları ile ilgilenen biriminde yer alan Jonathan Bet Kolia, Mart ayında yaptığı bir açıklamada ülkede suyun durumunun kritik olduğunu söylemişti.
Meclis sitesinde yer alan açıklamaya göre Jonathan Bet Kolia, “Urmiye gölü ve Zayendeh Rud dahil olmak üzere çok sayıda ırmak kurudu ve yok olma tehdidi altında” demişti. Doğu Kürdistan’daki Urmiye Gölü’nun durumuna dikkat çeken Kolia, “Eğer göl tamamen kurursa ve yok olursa, yaklaşık 14 eyalet de yok olacak” diye eklemişti.