Kaynak: Aksiyon, 06 Ocak 2015
Konya-Karaman Ovası’nda planlanan termik santrali besleyecek ilk kömür ocağının ÇED raporunda çevre felaketi itirafına rağmen bakanlık onay verdi. Raporda 58 bin dekar mümbit tarım arazisine su sağlayan kuyuların kuruyacağı belirtiliyor.
Bir ova hayal edin… Avrupa’daki birçok memleketten büyük olsun. Tahılın her türlüsü, elma, üzüm, kiraz çeşit çeşit meyve, sebze yetişsin. Geniş meralarında besi hayvanları büyüsün. Dünyanın en ilginç jeolojik oluşumlarını barındırsın. Kuraklığa dayanıklı bitkilerin zenginliği ile insanlığı vuracak iklim değişikliği için umut olsun. Bahsettiğimiz yer, Konya-Karaman Ovası. Türkiye’nin orta yerindeki bu büyük havzadaki tüm değerler ne yazık ki hükümetin ısrarla sürdürdüğü enerji politikasının tehdidi altında. Ovanın tam ortasına devasa büyüklükte bir termik santral, santrali beslemek için ovaya yayılan açık kömür ocakları planlanıyor.
Termik santrallerin çok yönlü zararları Soma’nın Yırca köyündeki proje ile gündeme geldi. Soma sadece tekil bir örnekti. Hükümet, termik santralleri Türkiye’nin dört bir yanında kurmak için çaba gösteriyor. Şu ana kadar kamuoyunun haber aldığı 46 civarında benzer proje yürütülüyor. Türkiye’nin termik projelerinin en büyüklerinden biri Karaman’da hayata geçirilecek. Santralin gücü 5 bin 870 megavat (Mw) olacak. Şu anda Türkiye’de faaliyette olan tüm termik santrallerin (12.500 Mw) yaklaşık yarısı kadar elektrik üretecek. Havzada yeni bulunan 1,8 milyar tonluk oldukça düşük kaliteli linyitin bu santralde 30 sene içinde yakılması öngörülüyor. Aksiyon, gıda güvenliğinin teminatı olan bu havzada yapılmak istenenleri “Türkiye’nin tarım ambarında karabasan” başlığı ile 9 Aralık 2013’te haberleştirmişti. Geçimini tarımla sağlayan yöre halkı ve sivil toplum kuruluşlarının uyarılarına rağmen termik santral projesi inatla sürdürülüyor.
Son olarak Ege Makine ve Elektrik Üretim Sanayii A.Ş. adlı şirket, termik santral kurma niyetini de gizlemeden yöredeki 3 kömür sahası için ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) raporu hazırladı. Maden Tetkik Arama Enstitüsü ileride termik santrali besleyecek büyük kömür alanlarının ruhsatını hâlen elinde tutuyor. Bu ruhsatların kime gideceğini konunun içinde olanlar az çok tahmin edebiliyor!
Bölgede daha önce çalışmalar yapan Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA), santral projesine bölgenin tüm doğal yapısını bozacağı gerekçesiyle şiddetle karşı çıkıyor. Bu karşı çıkışı da konusunda uzman bilim adamlarına hazırlattığı raporlarla ortaya koyuyor. Vakıf, konuyla ilgili kamuoyunu aydınlatmak için toplantılar düzenliyor. ‘Kömür mü Ömür mü’ adı verilen son toplantıyı Karaman Yunus Emre Kongre Salonu’nda Karaman Çevre Gönüllüleri Derneği (KAÇEG) işbirliği ile 25 Aralık 2014’te düzenledi. Toplantıda termik santrallerin ağır baskısı altında bulunan Zonguldak Çatalağazı ve Kahramanmaraş Elbistan’da yaşananlar anlatıldı. Zonguldak TEMA Vakfı Temsilcisi Berran Aydan ve Elbistan TEMA Temsilcisi Hüseyin Alp Aslan’ın yörelerindeki termik santrallerin zararlarını anlatan sunumları, Karaman’ın başına geleceklerin habercisi gibiydi.
Yüksek Jeoloji Mühendisi Tahir Öngür, yöre halkının bu projeye alıştırılmaya çalışıldığı tespitinde bulunarak taliplilerin yavaş yavaş ortaya çıktığı değerlendirmesinde bulundu. Kömürle daha önce ilgilenmemiş Ege Makine’nin Akçaşehir yakınlarında kömür ocağı kurmak için verdiği 3 ÇED başvuru dosyasının verildiği gün onaylandığına dikkat çekti.
Proje için ilk adımı atan şirket, ÇED raporuna göre 1,8 milyar ton linyitten sadece 350 milyon tonunu çıkarmaya talip. Rezervin yaklaşık yüzde 2’sini çıkarmak için yörede yaşanacak tahribat dudak uçuklatacak cinsten. Konya-Karaman Ovası’nın altında bugünkü su kullanımı sebebiyle giderek kuruyan su rezervi mevcut. Su ortalama -20 metrede. Ovaya can veren de bu gizli hazine. Kömürü çıkarmak için bu suyun boşaltılması gerekiyor. Şirket hazırladığı ÇED raporunda yeraltı suyunu kurutmak için farklı senaryoları art arda eklemiş. İlk alternatif 177 kuyu ile günde 765 bin metreküp su çekilerek yer altı suyunun kurutulması. Bu yöntemin uygulanması hâlinde bölgedeki tüm kuyuların kuruyacağı itiraf edilmiş. Bölgede 4 kooperatif 120 su kuyusu ile yaklaşık 58 bin dekar araziyi suluyor. Şahıs kuyuları da hesaba dâhil edildiğinde tablonun ürkütücülüğü ortaya çıkıyor. Raporda diğer bir yöntem, ocakları geçirimsiz beton perde ile çevirmek. Bu durumda da 94 kilometre perde ile 8,4 milyon metreküp hacminde duvar oluşturulacak. Tahir Öngür, dünyanın hiçbir yerinde yerin 110 metre altına inen böyle bir perde yapısının olmadığını söylüyor.
Çıkacak su da şirketin başına bela olmuş. Raporda suyun, 10 kilometrelik kanal ile bugün kurumuş olan Akgöl’e, dünyanın nazar boncuğu olarak anılan 20 kilometre mesafedeki Meke Gölü’ne, İnoba Obruğu’na ya da kurulacak bir baraja boşaltılması planlanmış. Hotamış Zirai Sulaması’na vermek de akıllara gelmiş. Raporda bu göllerin kimyasal yapısının bozulabileceği ifade edilmiş. Asıl bomba ise ileride devletin ihale ederek sahanın tamamının işletmeye geçmesi durumunda tüm sahada susuzlaştırma çalışması yapılacağının itirafı. Bu durumda Ege Makine’nin münferit bir çalışma yapmayarak tüm sahada yapılacak susuzlaştırmaya katılacağı belirtilmiş. ÇED raporunda kömür çıkarılacak sahanın tapulu 1. ve 2. sınıf tarım arazisi olduğu, kamulaştırmayla araziyi sahiplenileceği de yazılı.
Kâğıt üzerinde bu tarım havzasını kuruttuktan sonra şirket, bu çalışmalar için yaklaşık 950-1000 lira vererek sadece 56 kişiyi çalıştırmayı planlıyor. Şirket ayrıca, ilk etapta çıkardığı 20 bin ton kömürün 15 binini yurtdışında bir yakma tesisine göndererek analiz edecek. Proje çerçevesinde 110 metre toprak kaldırılacak, 33 milyon ton atık çıkacak. 100 hektar alanda bu atıklar depolanacak. 13 metrelik kömür damarından 350 milyon ton kömür çıkarılacak. Kömür, 32 hektarda depolanacak. Tahir Öngür, kömürün aşırı nemli olduğu için ÇED raporunda belirtilen eğimlerle işletilip depolanamayacağını, aksi hâlde büyük kazalara yol açılacağını belirtiyor.
İTÜ Metalürji Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Duman da önemli uyarılarda bulunuyor. Duman’a göre, yüzde 47’si su olan, 1375 kalorilik bu kömüre kömür demek zor. Çünkü kuru odun yakıldığında alınacak kalori 3 bin civarında. Buradaki kömürün gerçekten oluşumunu tamamlaması için daha 1 milyon yıla ihtiyaç var. 1 metreküp kömür çıkarmak için yaklaşık 9,4 metreküp hafriyat gerekiyor. Buna göre tüm proje dâhilinde nakledilmesi gereken hafriyat miktarı 11,5 milyar metreküp hacme, 22 milyar ton gibi bir ağırlığa ulaşacak. Bu toprağın binde 1’inin bile havaya karışmasının senede 700 milyon, 30 senede 22 milyon ton tozun uçması anlamına gelecek. Daha hiçbir şey yakmadan Orta Anadolu’dan Toroslar’a kadar toz yağacak. Santral faaliyete geçtiğinde yakılan kömür ağırlığının yüzde 9’u yakıcı sülfürik aside dönüşecek. Yöre, yüz milyonlarca ton asitle yıkanacak. Tarım, doğa ve halk sağlığı olumsuz etkilenecek. Bu hiçbir filtre ile tutulamayacak.
Karaman’da geniş ilgi uyandıran konferanstan sonra proje sahasını gezdik. Kömür ocağından ilk olarak etkilenecek Akçaşehir kasabasının ekonomisi tamamen tarıma dayalı. Yörede kısa bir geçmişi olan elma üretimi oldukça yaygın. Proje sahasında 10 milyona yakın elma ağacı yeni bir gelir kapısı olmuş. Büyüklüğü 900 dekara varan modern elma üretim tesisleri ve soğuk hava depoları bulunuyor.
Akçaşehir Belediye Başkanı Ramazan Küçük, kömür ocakları ve termik santrale karşı. İlçelerinde tarım ve hayvancılığın yanı sıra meyveciliğin de büyük aşama kaydettiğini anlatıyor. Yörelerinde en ufak miktarda atık olmayan toprakların bulunduğuna dikkat çeken Küçük, hedeflerinin organik tarımı geliştirerek daha fazla gelir elde etmek olduğunu söylüyor. İsrail’in çölde tarım yaparak stratejik ürünleri tüm dünyaya sattığını hatırlatan Ramazan Küçük, Akçaşehir’in de içinde bulunduğu tarım havzasında devletin devasa bir termik santral kurmak istemesine bir anlam veremiyor. Akçaşehirliler enerji kaynağı olarak güneşi tercih ediyor. Karaman’da güneş enerjisi ihtisas bölgelerinin kurulduğuna dikkat çeken Küçük, beldelerinde güneş enerjisi yatırımı yapacaklara arazi hibe etmeye hazır olduklarını dile getiriyor.
Arazisi planlanan kömür ocağı sahasında kalan çiftçi Rıza Güzelant (45), yörede en küçük arazi sahiplerinden biri. Genellikle arpa ektiği 2,5 dönüm tarlası bulunuyor. 80 baş koyunu olan Güzelant, ayrıca çobanlık yapıyor. 3 çocuğu için hayat mücadelesi veren Güzelant, bu küçük arazinin hayvanları için yaptığı yem harcamasına büyük katkıda bulunduğunu söylüyor. Arazinin elinden alınması hâlinde besiciliğe devam edemeyeceğini belirtiyor.
Aşir Kızıl’ın da Akçaşehir’de kahvehanesi var. Mesleği açısından kömür ocakları ve termik santral kurulması daha fazla gelir demek. Ancak o, termik santralin İç Anadolu’yu bitireceğini düşünüyor. “Bizim tarımımız yer altındaki kömürden daha değerli. Proje yapılırsa 4-5 tane patrona kul oluruz.” diyor.
Akçeşehir’in hatırı sayılır büyüklükteki arazi sahiplerinden Sami Tuncel, 70’lerin sonunda alçak uçuş için NATO’nun Kanada ve Karaman’da üs kurmasının gündeme geldiği günleri hatırlıyor. Kanada, Ren geyikleri için üs kurma teklifini reddetmiş. Tuncel ve arkadaşları da “Geyikler mi, Konya Ovası’nın insanları mı daha değerli?” diye yürüyüş yapmış. Tuncel, kömür ve termik santral projesini, eski üs girişimine benzetiyor. Sami Tuncel, yaklaşık 1100 dönüm arazisinden elde ettiği gelirle 8 çocuklu ailesini geçindiriyor. Arazisinin istimlaki hâlinde alacağı paranın birkaç yılda biteceğini söyleyen Tuncel, eskiden buharlı lokomotiflerden dökülen kömürleri toplayan garibanların olduğunu, arazilerinin elinden alınması hâlinde aynı duruma düşeceklerini ifade ediyor.
ÇED’e karşı TEMA Vakfı’nın yanı sıra Karaman’daki duyarlı vatandaşlar ile Akçaşehirli çiftçilerin açtığı 3 ayrı dava bulunuyor. Sami Tuncel’in de aralarında bulunduğu 30 çiftçinin açtığı davada yakında bilirkişi incelemesi yapılacak. Davalarda, tarım topraklarında ÇED raporu hazırlamanın, Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’na aykırı olduğu belirtilmiş. Ayrıca ÇED raporunun yetersiz olduğu savunularak teknik hatalara vurgu yapılarak iptali istenmiş.