Kaynak: Bestanuce
Devletin yüksek rant için ellerini çekmediği Diyarbakır’daki Dicle Vadisi’nin talan edilmesi için bu kez farklı bir yola başvuruldu. Vadiden geçen Dicle Nehri’nin çıkış noktasından Bismil ilçe sınırlarına kadar olan kısmı, üzerine kurulan barajların su debisini düşürmesi nedeniyle “nehir” statüsünde “dere” statüsüne alındı.
Bu değişiklik ile nehrin kıyı kenar çizgisine 50 metre mesafeye kadar yapı inşa edilebilinecek. Türkülere, efsanelere konu olsa da şimdilerde daha çok ranta açılmak istenmesine dönük alınan kararlarla gündeme gelen Diyarbakır’daki Dicle Vadisi’ne dönük tehditlerin başka bir biçimi ortaya çıktı. Yeni tehdit, vadiden geçen Dicle Nehri’nin statüsünün değiştirilmesi. Kağıt üzerinde Dicle’nin “nehir” olan statüsünü “dere”ye dönüştüren devlet, bu kararla vadinin talana açılmasının da önünü açtı.
Nehrin çıkış noktasına kurulu bulunan Kralkızı ve Dicle hidroelektrik barajlarının nehrin debisinin düşürmesinden kaynaklı, Diyarbakır kent merkezinden geçen bölümünü de kapsayan yaklaşık 60 kilometrelik kısmı, nehir statüsünden çıkarılarak dere sayıldı. Kıyı şeridi talana açıldı Bu statü değişikliği de Dicle’nin şehir içinde kalan bölgesi olan Dicle Vadisi’nin “kıyı hakkı”ndan mahrum bırakılmasına yol açıyor. Yani nehrin dereye dönüştürülerek, “kıyı hakkı”ndan mahrum bırakılmasıyla nehrin 60 kilometrelik bu bölümünün kıyı şeridinde 50 metreye kadar yapı inşa edilebilecek. Böylelikle de nehrin çevresi yasal olarak da talana açılmış oldu.
Nehrin “dere” statüsünde olduğu Devlet Su İşleri (DSİ) 10. Bölge Müdürlüğü’nün konuya dair Orman ve Su İşleri Bakanlığı DSİ Etüt, Planlama ve Tahsisler Dairesi Başkanlığı’na yazdığı yazıya verilen yanıtla ortaya çıktı. Bakanlığın verdiği yanıtta ortaya çıktı DSİ 10. Bölge Müdürlüğü, 12 Aralık 2014 tarihinde Bakanlığı yazılan yazı ile Dicle Nehri’nin Diyarbakır-Bismil ilçesi ile nehrin çıkış noktasında kalan yaklaşık 60 kilometrelik bölümünün resmi statüsü ve isminin ne olduğunu sordu. Bakanlığa bağlı Müdürlükçe 3 Şubat 2015 tarihinde verilen yanıtta, konu ile ilgili yapılan incelemeler sonucunda nehrin söz konusu bölümün “Kıyı Kanunu Uygulanmasına Dair Yönetmelik” ekindeki akarsuların “nehir” tanımına girmediği dolayısıyla “dere” statüsünde sayıldığı kaydedildi.
Barajlar kuruldu, nehrin suyunu kuruttu Nehrin Dicle Vadisi’nin de içine bu kısmının “dere” statüsüne almasının nedeni hiç kuşkusuz devlet tarafından nehrin çıkış noktasına yaptırılan Maden Çayı üzerinde kurulan Kralkızı Barajı ve Hidroelektrik Santrali ile birlikte nehrin diğer ana kolu olan Dibni Çayı üzerinde kurulan Dicle Barajı ve Hidroelektrik Santrali. Her iki baraj ve santralin nehrin su debisini düşürmesinden dolayı statüsü değiştirilen nehir, Bismil ilçesi sınırlarından itibaren besleyen kaynaklarla debisinin yükselmesiyle yeniden yasal olarak nehir statüsüne sahip. Üstelik bu sınır Basra Körfezi’ne kadar geçerliliğini koruyor. Ancak nehir üzerinde yapımı devam eden Ilısu Barajı inşaatının tamamlanarak su tutmasıyla birlikte su debisindeki yaşanacak düşüşle birlikte nehrin bu kısmının da dere statüsüne alınması tehlikesi mevcut.
Devlet vadinin talanı için boş durmadı Ortaya çıkan bu durum vadiyle ilgili olarak devlet kurumlarınca alınan kararın neye istinaden alındığını da ortaya koyuyor. Vadi üzerinde 3 HES projesinin hayata geçirilmesiyle vadinin yok edilmesi için kollar sıvanırken, bu kararı 2013 yılında, bölgenin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayıyla “Yapı Rezerv Alanı” ilan edilerek, yapılaşmanın önünün açılmak istenmesi izlemişti. Bu iki karara kamuoyundaki tepkiler devam ettiği sırada ise İl Toprak Koruma Kurulu’nun vadideki 7 bin dönümlük alanı “tarımsal” nitelikten çıkardığı yönündeki karar eklenmişti. Ancak HES projeleri durdurulup, mahkeme tarafından da “Yapı Rezerv Alanı” kararına ilişkin de iptal kararı verilirken, İl Toprak Koruma Kurulu’nun alanın tarım arazisi niteliğinden çıkarılması yönündeki kararı hala Bakanlıkta beklemekte.