Kaynak: Hasan Öymez, Beyaz Gazete, 2 Kasım 2011
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Manavgat Çayı’ndan elde edilecek arıtılmış suya Libya’nın talip olduğunu belirterek, “Libya yönetimi, Manavgat suyuna talip oldu. Biz hazırlıklarımızı tamamladık. Manavgat sahilinden suyu teslim edebilecek durumdayız” dedi.
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Libya’da Mustafa Abdulcelil liderliğindeki Geçici Ulusal Konseyinin (GUK) Manavgat suyu için kendileriyle irtibata geçtiğini ve ön mutabakatın sağlandığını bildirdi.
“Hatlar onarıldı su vermeye hazırız”
Manavgat Çayı’nın değerlendirilmesi için çalışmaların Turgut Özal döneminde başlatıldığını anlatan Eroğlu, şöyle konuştu: “Merhum Özal, Manavgat suyunun boşa akmaması için talimat vermiş. İçmesuyu arıtma tesisi kurulması ve bunun iki boru hattıyla sahile uzatılması için çalışma başlatılmış. Sahilde de ana yükleme depoları inşa edilmiş, hatta son kısmını da ben tamamladım. Çok az bir kısmı kalmıştı. Bu proje için 150 milyon dolar para harcanmış. Bu suyu satmak için çok uğraştık, fakat taşıma maliyetinin yüksekliği sebebiyle olmadı. Taşıma maliyeti ton başına 1,5 doları geçiyordu. Biz de ‘Madem bu tesisler yapıldı, Manavgat`ın 30 kilometre doğusunda ve 30 kilometre batısındaki bütün yerleşim yerlerine bu suyu verelim’ dedik.
Ama şu anda Libya`dan talep var; ‘bu suyu kullanalım’ dediler. Yeni yönetim, su ihtiyacını karşılamak için talepte bulundu. Hazırlıklarımızı tamamladık. Bu hat zaman içinde eskimiş bazı arızalar meydana gelmiş. Bunları giderdik hazırlıklarımızı tamamladık. Taşıma maliyetlerini onlar üstlenecek. Talep ettikleri anda suyu vermeye hazırız.”
İsrail’e satış askıya alınmıştı
Manavgat suyu için Türkiye ile İsrail arasında yıllarca süren görüşmelerin ardından 57’inci hükümet döneminde anlaşma sağlanmıştı. 2001 yılında dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan tarafından yapılan anlaşma çerçevesinde 20 yıl süreyle yılda 50 milyon metreküp suyun İsrail’e satışı kararlaştırılmıştı. Ancak İsrail’in Gazze’de sivilleri hedef alan hava operasyonları sonrası gerilen Türkiye-İsrail ilişkileri, İsrail askerlerinin Mavi Marmara gemisine yönelik saldırısı sonrasında birçok alanda dururken, Manavgat suyunun İsrail’e satılması yönündeki proje, Türkiye tarafından askıya alınmıştı.
“Barajlarımız depreme dayanıklı”
Bakan Eroğlu, Van’da meydana gelen deprem sonrasında bölgedeki barajlarda hasar oluşmadığını belirterek, “Fay hatları üzerinde deprem inşa edilmiyor. Son dönemde birçok deprem oldu, ama barajlarımızda hasara yol açmadı. Van depreminin olduğu gün hemen Devlet Su İşlerinden (DSİ) bir heyeti deprem bölgesine gönderdik ve o bölgedeki tüm barajları incelettik. Barajlarımızın depreme karşı emniyetli durumda olduğu tespit edildi” diye konuştu
Barajlar inşa edilmeden önce deprem risk analizleri yapıldığını dile getiren Eroğlu, şunları kaydetti: “Bakın depremler oluyor koskoca barajlar ayakta kalıyor, ama küçücük binalar yıkılıyor. Vatandaşlarımızın sağlam zemine sağlam bina yapması gerekiyor. Ayrıca bunun denetimi şart. Bina yapıldıktan sonra da bunun aynı şekilde kalmasını sağlamak lazım. 1999 depreminde İstanbul Avcılar’da yıkılan bir binanın altına otopark yapmak için kolonların kesildiğini görmüştük. Şimdi aynı tablo Van’da yaşandı. Bunlar acı tecrübeler. Vatandaşlarımızın bu mevzuda hassas olması lazım”
“Binanın kolonu kesiliyor vatandaşın sesi çıkmıyor”
Binaların depreme karşı dayanıklılığı konusunda idare, denetçi ve mühendislerin yanı sıra vatandaşların da görevlerini yapması gerektiğini ifade eden Bakan Eroğlu, şunları söyledi: “Vatandaşlarımızın, kendi canlarını mallarını korumak için oturdukları binanın, satın aldıkları dairenin depreme uygun şekilde yapıldığını kontrol etmeleri gerekiyor. Binanın altında kolonlar kesiliyor, ama hiç kimsenin sesi çıkmıyor. Böyle şey olur mu? Kolonlar, kirişler binanın ana taşıyıcılarıdır. Bunlarda tahribat olmaması gerekir. Van’da gördük. Kolon masrafı yapmamak için binanın kolonlarını yandaki binanın kolonlarına bindiriyor. Başbakanımız, vatandaşımızın canını malını korumak için siyasi risk alıp, büyük bir proje başlatıyor. Bunu vatandaşlarımızın da takdir etmesi gerekiyor.”
Coğrafi bilgi sistemi
Eroğlu, depreme karşı kentsel dönüşüm projesinin koordinasyonunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yürütüleceğini belirterek, şöyle devam etti: “Şehirlerimizin tamamını kentsel dönüşüme tabi tutmak için hükümetin tamamının bu hedefe kilitlenmesi gerekiyor. Türkiye’nin tamamına ilişkin coğrafi bilgi sistemleri bizde. Yeni imar alanları açılması gerektiğinde, yeni yerleşim alanı açılması durumu söz konusu olduğunda, söz konusu bölgenin coğrafi olarak uygun olup olmadığı konusunda görüş bildireceğiz. Türkiye`deki bütün arazi kullanım haritaları bilgisayar ortamında elimizde mevcut.”
“Van`da şebeke suyu temiz”
Depremler sebebiyle şebeke suyuna kanalizasyon ve yer altı sularının karışmasının söz konusu olabileceğini dile getiren Eroğlu, “1999 depreminde İSKİ’den bir ekip kurup Marmara bölgesinde şebeke sularını kontrol edip; klorlamıştık. Aynı uygulamayı mayıs ayındaki depremde Simav’da da yaptık. Şimdi aynı ekibimiz, Van depremi olur olmaz Van’a gitti ve şebeke suyunu kontrol etti. Gerektiği miktarda klorladı. Deprem bölgesinde içmesuyu açısından anormal bir durum yok” dedi.