Kaynak: Sami Özçelik, o8haber, 18 Kasım 2011
Artvin’de akıllı su sayacı takanlar yavaş yavaş seslerini çıkarmaya başladılar.
Bu sayacın adını kim “akıllı” takmışsa o kişinin aklından şüphe etmek gerekiyor! Ne demek akıllı?
Paran kadar su mu? Ya yoksa parası, o zaman ne olacak?
Artvin’de belediye ‘Akıllı Su Sayaçlarını’ mecbur kılamadı.
Çünkü bu sayaçlar hukuk yönünden, insan hakları yönünden, yaşam hakkı yönünden nerden bakarsanız bakın aykırıdır.
Cep telefonundaki kontör yüzünden çok sıkıntı çektiğiniz olmuştur.
Çok önemli bir anda kontör bitmiş ve siz ulaşmak istediğiniz yere ulaşamıyorsunuz. Olsun.
Ama su öyle mi? Suyun yaşam ile hayati birebir ilişkisi var.
Onun için suyun ulaşmasını engellemeye yönelik her çalışma cinayetle eş bir durum arz eder.
Bu konuda Artvin’de önümüzdeki aylarda büyük sıkıntı yaşanabilir.
Buradan ben Belediye yetkililerini uyarmak istiyorum.
Gazetemize gelen akıllı sayaç mağdurları seslerini çıkaracaklarını açıkça ifade ediyorlar. Bu insanlar haksız da değiller hani.
Suyu ticari meta olarak görüp en tepeden fiyata ulaştırmaya çalışmak doğru değildir.
Kimse suyun bedava olmasını istemez.
Neden? Çünkü bu suyu evlere taşıyabilmek için alt yapıya, bakıma, elektriğe, arıza işlerini yürütebilmek için kaynağa her zaman ihtiyaç var.
Suyun ticari hale gelmiş en kötü örneği 500 miligramlık küçük sulardır. Bu suları iyi hesap ettiğiniz de bir ton suyun bin TL’ye geldiğini görürsünüz!
Bu korkunç bir şeydir. Su şirketlerinin gözü kararıyor, başı dönüyor!..
Bir tarafta Artvin’de Kafkasya’da, Karadeniz’de, Munzur’da köpük gibi akan sular, diğer yandan susuzluktan ölen 100 milyonlarca insan!
İşte bu kaynaklara göz dikenler bu gerçeği gören, tek derdi daha çok para kazanmak olan su holdingleridir.
Benim korkum ne biliyor musunuz?
Bu şirketler gün gelecek şehirlerdeki suları da “Özelleştirme” yutturmacısıyla elimizden alıp
fahiş fiyata halka satmanın projelerini yürütüyorlar.
Bu akıllı sayaçlar bu yolda atılan büyük ve tehlikeli adımdır!
Suyu adeta petrol istasyonlarındaki sayaçtan geçiren makinelerden esinlenmiş.
Bu makinelerde duygu yoktur.
Bu makinelerde insaf, üzülme, utanma, arlanma gibi insanı duygular bulunmaz.
Kontur bitti mi pilin bitiyor. Paran yoksa su da gelmiyor.
Bu saatin Artvin’e hiç takılmaması gerekiyor.
Hele CHP’li bir belediye bunu asla yapmamalıdır.
Bakın çok değil, 2005 yılında Ankara’da su sayaçları ile ilgili ciddi problemler yaşanmış, konu mahkemeye taşınmıştır.
İşte o yazıdan bazı bölümler;
“2005 yılı bütçe kararnamesince kartlı sayaçların satış ve montaj işleri ile ilgili bazı esaslar getiren ve bu konuda Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi’ni yetkilendiren Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 23.11.2004 tarih ve 1466 sayılı Belediye Meclis Kararı ile
bu karar ile yetkilendirilen ASKİ’nin 18.05.2005 tarih ve 219 sayılı “Borcundan dolayı sökülen su sayaçlarının yerine Kartlı Su Sayacı takılması”na ilişkin 2 numara ile numaralandırılan Yönetim Kurulu Kararı’nın Anayasa’ya, insan ve yaşam haklarına,
temel hak ve özgürlüklere kamu yararı ve hizmet gerekleri ile hukuka aykırı olduğundan yürütmelerinin ayrı ayrı durdurulması ve takiben iptallerine karar verilmesi istemi ile açılan davada
26.11.2008 tarihinde verilen yürütmeyi durdurma kararı Belediye Seçimleri’nin yaklaştığı şu günlerde Ankara sakinleri için bir ışık oldu.
Eski su sayacının borcundan dolayı sökülmesi üzerine, eski sayacın yerine kartlı su sayacının takılacağını öğrenen Mustafa TANŞİ isimli vatandaş bu işlemin iptali için dava açmış ve açılan davada idare mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.
Söz konusu davada, davacının “Belediyeler, belediye halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını
karşılamak üzere kurulmuşlardır. (Anayasa md.127)
Belediyelerin temel ve öncelikli amacı kamunun ihtiyaçlarını karşılamak ve kamuya hizmet sunmaktır.
Belediyeler sundukları kamu hizmetlerinde kamu yararını sağlamak zorundadırlar.
Bu nedenle Belediyeler, her türlü idari işlerde eşitlik ve süreklilik ilkelerini, kamu hizmetinin
yürütülmesinde de kamu yararı esas almalıdır.
ASKİ, davacının borcunun ödenmesini yeterli görmeyip, kartlı sayaç bedelinin de ödenmesi halinde tekrar su hizmeti verebileceğini beyan etmişti.
Bu işlemler Belediye’nin öncelikli olarak su sağlama hizmetini arka plana itmektedir.
Suyun insan ve canlı yaşamındaki önemi ve hayatiliği son derece açıktır.
Söz konusu karar davacının iddiası uyarınca kamu yararına aykırıdır.
Bir insan hakkı olarak su hakkı, insanlık onuruna uygun bir hayat sürdürülebilmesi için zaruridir.
Herkesin yeterli, güvenli, kabul edilebilir, fiziksel olarak erişilebilir suya hakkı vardır.
Yeterli miktarda güvenli su, susuzluktan kaynaklanan ölümleri önlemek, su ile ilgili hastalıkların riskini azaltmak ve her türlü tüketim, yemek pişirme, kişisel veya ev içi sağlık gereksinimlerini karşılamak için gereklidir.
Su hakkı başta antlaşmalar, bildirgeler olmak üzere pek çok uluslararası belgede tanınmıştır.
1994 Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Programında herkesin yeterli standartlarda yaşama hakkı içinde su ve sağlığın koruması da yer almıştır.1999’da Genel Toplantı Kararı temiz suyu temel insan haklarından biri olarak tanımıştır.
Su hakkının yasal temeli olabilecek en açık uluslararası belge 2002’de BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi tarafından yayınlanan Genel Açıklama 15’tir.
Komite’ye göre herkesin kişisel ve evsel kullanım için yeterli, güvenli, fizikî olarak ulaşılabilir suya erişme hakkı vardır.
Su vazgeçilmesi mümkün olmayan temel bir ihtiyaçtır.
Gerekçesi ne olursa olsun İNSAN’ın susuz bırakılması kabul edilemez.
Söz konusu kararlarla maddi sıkıntısı olan vatandaşların susuz bırakılması mümkün hale getirilmektedir.
Sayaç uygulaması ile parası olan suyu kullanma hakkını elde edecek, parası olmayan ise susuz kalacaktır.
İdarelerce dayatılan önce para sonra su (hizmet) anlayışı, vatandaşların sahibi oldukları su hakkı karşısında müşteri olarak algılanmalarının önünü açmaktadır.
Bahse konu uygulamanın Anayasa ile güvence altına alınmış Sosyal Hukuk Devleti olan ülkemizde varlığını sürdürmesi fahiş bir hatadır, ivedilikle iptali gerekmektedir.
Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. (Anayasa md. 13)
Somut olayda temel hak ve özgürlüklerin kullanılması şarta bağlanmış, sınırlandırılmıştır.
Üstelik bu sınırın kanuni bir dayanağı yoktur.
Bu nedenle Davalı idarelerin söz konusu kararları Anayasa’ya aykırılık teşkil etmektedir.”
İddialarını mahkeme haklı bulmuştur.
İdare mahkemesi: “Belediyeleri, belde halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan tüzel kişiler olarak tanımlayan Anayasal anlayış, içme ve kullanma suyu hizmetlerinin belde sakinlerinde sunulmasını düzenleten mevzuata da yansımış ve hizmetin karşılığının alınması, hizmetin sunulmasından sonra
gerçekleşecek bir aşama olarak belirlenmiştir.
Olayda, davalı ASKİ Yönetim Kurulu’nun 18.05.2005 tarih ve 210 sayılı kararının 2. bendi ile borcundan dolayı sökülen su sayaçlarının takılmasını zorunlu kılan karar alındığı,
dolayısıyla kamu hizmetlerinin sunumu peşin ödemeye bağlanarak anılan anayasal ve yasal kamu hizmeti anlayışına uymayan ticari niteliği ağır basan yeni bir ilişki biçimi oluşturulmak istendiği görülmektedir.
Bu durumda, ASKİ Yönetim Kurulu’nun 18.05.2005 tarih ve 219 sayılı kararının ‘Borcundan dolayı sökülen su sayaçlarının yerine kartlı su sayacı takılması’ kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”
Gerekçesi ile dava konusu kararın yürütmesini durdurmuştur.
Daha önce de Ankara Barosu Başkanlığınca 2005 senesinde açılan davada, Ankara 7. İdare Mahkemesinin kararı ile ASKİ İdaresinin 10 yılını doldurmuş su sayaçlarının ön ödemeli elektronik kartlı sayaçla değiştirilmesine yönelik kararı ile sayaç bedeli olarak
200, montaj bedeli olarak 100 YTL alınmasına yönelik kararı iptal edilmişti.