Kaynak: Evrensel, 08 Eylül 2016
Kazanılan pek çok davanın çeşitli yollarla iptal ettirildiği, Bakanlığın “ÇED Gerekli Değildir” kararlarının, yandaş bilirkişi raporlarının, verdikleri kararlar yüzünden sürgüne gönderilen mahkeme heyetleri ile zaten bir çıkmazda olan hukuk sisteminin 80. Madde ile artık yok hükmünde olduğu vurgulanan açıklamada: “Madde 80, varoluşun şarkısına, börtü böceğin hayvanın mahremine, insanın hafızasına ve nefesine yapılan nobranca bir darbedir; doğaya, kentlere, yaşama karşı açık bir savaş ilanıdır. Madde 80, yurttaşların kendi vergileriyle Türkiye’nin yarınlarına ipotek koyulması demektir. Madde 80, hukukun üstünlüğü kavramının ‘şirketlerin üstünlüğü’ olarak değiştirilmesidir. Madde 80, Bakanlar Kurulu’nun toplumun ve hukukun üstüne geçirilmesi demektir. Madde 80, bildiğimiz anlamda hukukun ortadan kaldırılması, tüm varlıkların tek kaynağı olan doğa üzerinde cirit atacak akıl almaz bir sermaye tahakkümünün yeni düzen olarak tanımlanmasıdır” denildi.
Yaşam alanlarını savunan doğa ve kent örgütlerinin ve hukukçuların Madde 80’e karşı tavrının çok net zeminlere sahip olduğu vurgulanan açıklamada şöyle denildi: “Bu yıkım aracı madde, hayatın akışını bir şirket faaliyetine dönüştürmekte, ülkenin tüm doğal varlıklarını itirazsız meta hâline getirmektedir.
’80. MADDE İLE PROJELERE MUAFİYETLER SAĞLANACAK’
80. Madde ile şirketlere Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş teşvikler verilerek, projelere muafiyetler sağlanacaktır.
* Maddenin 4. fıkrasıyla (80/4); mevcut pek çok mevzuatla işletilen idarî prosedürler ve bunların sonucu olarak tesis edilen idarî işlemlerin ortadan kaldırılmasına, bu madde ile yeni getirilen çeşitli mevzuatlar sayesinde kısıtlayıcı hükümlerin devreden çıkartılmasına, hatta yasal ve idarî süreçlerde düzenleme yapabilmesine dair Bakanlar Kurulu’na yetki verilmektedir.
* Bu yetkilerle, yatırımlar için alınması gereken her türlü idarî izin ve olur mekanizması ve bunlara dair idarî süreçler devreden çıkmış olacaktır. Kıra ve kente telafisi imkânsız ekolojik yıkımlar getirecek olan, plan ve şehircilik ilkelerine aykırı projelere; ruhsatsız, imar izinsiz, ÇED’siz ve yargı yolu önden kapatılmış olarak başlanabilecektir.
* Madde 80 ile ticarî yatırımların ‘stratejik gerekliliği ve aciliyeti’ bağlamında, Türkiye’nin dereleri, kıyıları, denizleri, ormanları, ovaları, yaylaları, Bakanlar Kurulu’nun keyfine, her şeye para gözüyle bakanların insafına terk edilecektir. Nükleer santraller, İstanbul’a ve Antalya’ya 3. havalimanları, Kanal İstanbul, termik santraller, Yeşil Yol, gibi mega talan projelerinin önüne kırmızı halı serilecektir. Devam eden ve tamamlanan benzer projelerde, daha önce defalarca örneklerini gördüğümüz üzere, doğayla birlikte kent ekosisteminin de olmazsa olmaz unsurlarından olan yaban hayvanlarının yaşam alanları, taraf olunan uluslararası sözleşmelere ve ulusal mevzuata rağmen talan edilecek; zorunlu göce tâbi tutulan yaban hayvanlarına verilen tüm zararlar, hem kırda hem kentte telafisi mümkün olmayan bozulmalara neden olacaktır. Hâlihazırda kentsel dönüşüm kılıfı altındaki kent yağması hızlanacak; parklardan deprem toplanma alanlarına, sahillerden kültürel ve tarihî eserlere, müştereklerimiz yine bu madde ışığında rahatlıkla ranta açılacaktır.
* Talan, bu kabus tablosuyla da sınırlı kalmayacaktır. Torba yasadaki stratejik yatırımların sınırını 500 milyon TL’den, 50 milyon TL’ye çeken kanunla, bizlerden alınan vergiler ve kamu arazilerinin ücretsiz tahsisi ile ekolojik yıkıma küçük yatırımcılar da ortak edilmiştir.
* Madde 80 ile ‘ülkemizin mevcut veya gelecekte ortaya çıkabilecek ihtiyaçlarını karşılama, arz güvenliğini sağlama, dışa bağımlılığını azaltma, teknolojik dönüşümünü sağlama’ gibi millî değerler gerekçe gösterilerek, hukuksuzluk meşrulaştırılacak; talan “stratejik yatırım” adıyla put haline getirilecektir.”
’80. MADDE DERHAL ANAYASA MAHKEMESİNE GÖNDERİLMELİDİR’
Bu katliam yasasının, yetki sahibi olan siyasî partiler tarafından, derhal, Anayasa Mahkemesi’ne götürülmeesi gerektiğinin altı çizilen açıklamada: “Halkın Meclisteki temsilcilerinin bu konuda vakit kaybetme lüksü olamaz, bu yıkım yasasına karşı sessiz kalmayı ise akıllarına dahi getirmemelidirler. Yaşam alanlarımızı şirketlere devreden, ve bunu hukuk eliyle veya hukuksuzca gerçekleştiren hiçbir adım kabul edilemez. Halkın meclisteki temsilcileri itiraz yöntemlerini gözden geçirmeli, ve Anayasa Mahkemesi üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Bu yasa doğaya ve kentlere darbedir, derhal iptal edilmelidir.
Anayasa Mahkemesi’nin de, bu yasa önüne geldiğinde yapması gereken açıktır: doğaya ve yaşam hakkına darbe niteliğindeki bu yasayı derhal iptal etmek. Eğer bu yasayı iptal etmezseniz, siz de hukuku yaşamın celladı haline getirecek bu çılgınlığa su taşımış ‘hukukçu’lar olarak hatırlanacak, bu talan çağına ortak olacaksınız. Türkiye’nin tüm yaşam savunucuları sizden hukukî görevlerinizi yerine getirmenizi, kısacası işinizi yapmanızı bekliyor.
‘YAŞAM İÇİN, UMUT İÇİN,GELECEK İÇİN DİRENCEĞİZ’
Bizler, doğa, hayvan ve kent örgütleri, duyarlı hukukçu ve siyasetçiler, yaşam savunucuları, kısacası yaşamın ta kendisi olarak, hayvanlar, çocuklar ve yaşanılabilir bir dünya için toprağı, suyu, havayı; çıkarsız bir şekilde doğayı savunuyoruz.
Kentleri, doğayı ve yarınları hiçe sayan iktidar, bürokrat ve şirketlere karşı, her türlü mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. Yaşam için, umut için, gelecek için direneceğiz!” denildi.
İMZACILAR:
Adalar Savunması, Alakır Nehri Kardeşliği, Arhavi Doğa Koruma Platformu, Artvin HOD Maden İzleme Grubu, Bakırtepe Çevre Platformu, Bursa Kayapa Çöp Depolama ve Yakma Tesisine Hayır Platformu,Bursa Kent Savunması, Çanakkale İDA Dayanışması, Çekerek Irmağı Özgür Akacak, Diren Büyükçekmece, Dört Ayaklı Şehir, Doğanın Çocukları, Don Kişot Bisiklet Kolektifi, Ereğli Cevre Platformu, Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), Fatsa Ünye Doğa Koruma Platformu, Fatih Tarihî Yarımadayı Koruma Dayanışma Ve Kültür Derneği, Faytona Binme Atlar Ölüyor Platformu, Fırtına İnisiyatifi, Gaziantep Barosu, Gaziosmanpaşa Barınma Hakkı Meclisi, Göztepe Dayanışması, Haliç Dayanışması, Haydarpaşa Dayanışması, HDK Ekoloji Meclisi, Hayvan Hakları İzleme Merkezi ve Komitesi, Hayvan Hakları ve Etiği Derneği, Hayvan Haklarını Koruma ve Geliştirme Derneği, Hayvanlara Adalet Platformu, Hayvan Hakları Federasyonu, Haziran Ekoloji ve Kent Grubu, İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, İstanbul Kent Savunması, Kadıköy Kent Dayanışması, Karadeniz İsyandadır Platformu, Kayseri Hayvanları Koruma Derneği, Kuzey Ormanları Savunması, Kuzdere Gönüllüleri,Kayseri Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, Loç Vadisi Koruma Platformu, Macka Parkı Forumu,Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Nilüfer Kent Konseyi, Ordu Doğal Çevreyi Koruma Derneği, Pangea Ekoloji, Phaselis İnisiyatifi , Politeknik, Saray Doğayı Koruma Derneği, Sarıyer Kent Dayanışması,Sultangazi Kent Savunması, Şişli Merkez Mahallesi Forumu, Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği, Temiz Ünye Çevre Platformu, Toplumcu Mimarlar ve Mühendisler Meclisi,Tonya Çevre Platformu İstanbul Yürütmesi, Validebağ Gönüllüleri, Validebağ Savunması, Yaylaların Kardeşliği, Yarımadayı Koruma Dayanışma Ve Kültür Derneği,
Yeşilırmak Tozanlı Çevre Platformu, Yeşil Sol Parti Doğanın Hakları Var Çalışma Gurubu, Yeşil Öfke Ekoloji Kolektifi, Yeryüzüne Özgürlük, Yunuslara Özgürlük Platformu