Amazonlardaki yıkım Sao Paulo’yu susuzlukla tehdit ediyor: Brezilya’nın 21 milyon nüfuslu şehri Amazon ormanlarının hem tarım arazisine dönüştürülmesi hem de barajlarla tahrip edilmesi sonucu susuzluk tehdidi altında. Kente sağlanan su Amazonlardan geldiği için kuraklık kentte milyonları susuz bırakabilir. İklim değişikliği ve Amazonlardaki ekolojik yıkım yağmur miktarını da olumsuz etkiliyor. 2014-2015 yılında yaşanan kuraklıkta şehirde “felaket” ilan edilmiş ve ordu birlikleri şehre gelmişti. Kentin özellikle yoksul semtlerinde su tankerleri yağmalanmış, isyanlar yaşanmıştı. Musluklardan her dört günde bir sadece birkaç saat su akıtılıyordu. Susuzluk nedeniyle lüks restaurantlar plastik tabakta servis yapıyordu çünkü bulaşık için su yoktu. Starbucks su olmadığı için sadece şişe bira ve kola satabiliyordu. Belediye yetkilileri 2015’ten bu yana altyapıya yatırım yaptıklarını söyleseler de bu durum çevre aktivistlerini endişelendiriyor çünkü şehir büyümeye devam ediyor, ormanlar da azalmaya devam ediyor. Aktivistler, ekolojik korumayı dikkate almayan bir su hizmetleri anlayışının yeni bir kuraklığa yol açmasının kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.
Kaynak: Amazon
Zimbabve’de aktarlık bitkiler tükeniyor: Kuraklık Zimbabve’de miğde hastalıklarına, cinsel hastalıklara, tansiyon hastalıklarına iyi gelen bitki türlerinin yok olmasına neden oluyor. Zimbabveliler için bu bitkiler çok önemli çünkü milyonlarca insan eczanelere çok uzak yerlerde yaşıyor. Üstelik ekonomik sıkıntılar nedeniyle hem eczanelerde yeteri kadar ilaç yok hem de halkın önemli bir bölümünün ilaç alacak parası yok. Doğal bitkileri toplayarak hastalıkları tedavi etmek hayati öneme sahip.
Kaynak: Reuters
Libya’da silahlı gruplarla devlet arasında su pazarlığı: Libya’nın başkenti Trablus’un suyu ikinci kez silahlı gruplar tarafından kesildi. Hükümetle müzakere eden örgüt, tutuklu militanların serbest bırakılmasını talep ediyor. Kente su sağlayan şebekeleri kontrol altında alan örgüt, yaklaşık bir haftadır kentin suyunu keserek suyu bir şantaj aracı olarak kullanıyor. Libya’nın eski diktatörü Kaddafi yanlısı grup The Great Man Made River (Muhteşem İnsan Yapımı Nehir) sistemini daha önce de ele geçirerek kenti ve çevre bölgeleri iki hafta susuz bırakmıştı. Kaddafi döneminde yapılan bu büyük sistem yer altından borularla çölü geçerek birçok deniz kenarı bölgeye su sağlıyor.
Kaynak: Reuters
Bangladeş’te şiddetten kaçan Rohingyalıları göçmen kampında da su kirliliği bekliyor: Bangladeş yönetiminin Rohingyalı Müslümanlara yönelik şiddetinden kaçan göçmenler yerleştirildikleri kamplarda da su kirliliği ile karşı karşıya. UNICEF yetkilileri su kirliliği nedeniyle 25 Ağustos-15 Kasım tarihleri arasında 36.000 hastalık vakası yaşandığını ve bunlardan 10’unda ölüm yaşandığını ortaya koyuyor. Hastalıkların %42’sini ise beş yaşın altındaki çocuklar oluşturuyor.
Kaynak: Birleşmiş Milletler
Fukuşima’da bir milyon ton radyoaktif su ile ne yapılacağı bilinemiyor: Tam altı yıl önce Japoya’yı vuran deprem Fukuşima nükleer santralini yıkmıştı. O günden bu yana reaktörlerde dolanan ve radyoaktif sızıntı nedeniyle kirlenen bir milyon ton su çevredeki 900 kadar özel depoda tutuluyor. Ancak bu depoların da büyük bir fırtına veya deprem nedeniyle yıkılması halinde yeni bir felaket yaşanabilir. Uzmanlar radyoaktif elementlerden arıtılan suların azar azar okyanusa verilmesini savunuyor. Sularda sadece trityum kaldığını, bunun da az miktarının zarara yol açmayacağını söylüyorlar. Eğer depolar biranda yıkılır ise büyük bir felaket olabilir diyorlar. Ancak balıkçılar buna karşı çıkıyor. Balıkçılar, bu sular ne kadar temiz denirse densin tüketiciler tarafından güvenilmez bulunuyor diyorlar. Eğer sular okyanusa boşaltılırsa balık tüketiminin düşeceğini söylüyorlar. Ayrıca her şeye rağmen oldukça hassas bir dengede bulunan okyanuslara böyle bir müdahalenin ölümcül sonuçlara yol açabileceğini söylüyorlar.
Kaynak: Japan Times