24 Haziran seçimleri sonrası derinleşen ekonomik krizin piyasaya ve kamu harcamalarına çok yönlü bir etkisi olduğu biliniyor. Üretimde kullanılan birçok hammaddenin ve girdi malzemesinin fiyatı döviz üzerinden belirlenirken, yatırımların geri dönüşüne dair yapılan hesaplar çoğunlukla TL bazlı. Haliyle döviz kurundaki artış bu sistem üzerinde ciddi bir basınç yaratıyor. Peki bu durum kamu ve özel firmalar eliyle yürütülen baraj ve HES inşaatlarına nasıl bir etki yapıyor? Konkordato ilan eden diğer inşaat şirketleri gibi baraj şirketlerinde de işler durma noktasına mı geldi?
Ekonomik krizi savuşturmak maksadıyla hükümetin bir tasarruf paketi hazırladığı konuşuluyordu. Hatta krizin derinleşmeye başladığı Temmuz ayından beri uygulanmakta olan bir dizi tedbirden bahsedebiliriz. Öncelikle hükümet kaynakları lüks harcamalara dönük belirli kısıntılara gittiklerini açıkladılar. Ardından bu kriz süreci, bir süredir hazırlandığını tahmin edebileceğimiz kısmi bir yeniden yönetim yapılanmasının gerekçesi haline geldi. Belediyelerde ve diğer yönetim kademelerinde şube müdürlüklerinin, daire başkanlıklarının yeniden düzenleneceği konuşulmaya başlandı.
2017’de açıklanan üç yıllık mali plana göre devletin mal ve hizmet alımlarında frene basması öngörülüyor ve üç yılda 6 milyar TL’lik bir tasarruf hedefleniyordu. Son olarak Ağustos ayında Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan tasarruf tedbirlerinde ise bu kez 35 milyar TL’lik bir kesinti planlandı. Plan kapsamında yeni bina yapım ihaleleri durduruldu, kamulaştırmalarla ilgili yürürlükte olan mevzuatın gözden geçirilmesi gündeme alındı ve verimliliği düşük harcama programlarının kaldırılacağı ifade edildi.
Ekonomideki yavaşlamanın baraj inşaatlarına ve HES’lerdeki elektrik üretimine etki ettiği bir süredir basına yansıyordu. Geçen yıl Devlet Su İşleri’ne bağlı çeşitli şantiyelerde nakit ödeme sıkıntısı nedeniyle inşaatlar durma noktasına geldi ve bazı yerlerde işçiler çıkarılarak faaliyetler durduruldu. Geçen yılın sonunda yaşanan bu süreçte DSİ’ye bağlı şantiyelerin yüzde 70’inin ödenek eksikliği nedeniyle durdurulduğu konuşuluyordu.
İçinde olduğumuz ekonomik kriz ortamında ise durum DSİ açısından çok daha kötü. Dövizin yükselmesi, başka bir ifadeyle TL’nin yüzde 40’lara varan değer kaybı inşaatlarda girdi maliyetlerini yükseltti ve inşaat malzemelerinin temin edilmesini zorlaştırdı. Son bir yıl içinde demire yüzde 125, kablo ve alüminyuma yüzde 50 oranında zam geldi. İnşaat Müteahhitleri Konfederasyou Genel Başkanı Tahir Tellioğlu özel sektörde döviz kurlarındaki artış nedeniyle firmaların yüzde 70’sinin projelerini durdurduğunu ifade ediyor. Onun da ötesinde var olan döviz TL dengesinde birçok projenin fizibilitesi ortadan kalktı. Özel şirketler içerisinde karlılığını yitirdiği için projeleri durduranlar var.
Maliyeti ilk öngörüldüğünün çok üzerine çıkan Melen Barajı gibi projeler de ödenek sıkıntısından etkilenip durma noktasına gelecek migöreceğiz. Şimdilik bu veriler ışığında doğal varlıklarımızın kısa süre için deolsa rahat bir soluk aldığını söyleyebiliriz.
Foto: Hoover Dam by Si B