Kaynak: Vatan, 27 Mart 2012
Bakan Veysel Eroğlu, Başbakan Erdoğan’ın talimatını verdiği Kıbrıs’a su taşınmasını sağlayacak projenin bitiş tarihini açıkladıBaşbakan’dan ‘asrın projesi’ talimatı! Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu AHaber Ankara Temsilcisi Murat Akgün’ün sorularını yanıtladı…
TAŞKIN VE SEL RİSKİ İÇİN GEREKLİ ÖNLEMLER ALINDI
Bu kış ocak ayından itibaren kar ve yağmur yağışları geçen yıllara göre büyük bir atış gösterdi. Bazı bölgelerde kar yükseklikleri 2-6 metreye kadar çıktı. Bu barajlar ve sulama için fevkalade memnuniyet verici ama özellikle sıcaklığın artması ile birlikte karların erimesi ve Bir de nisan yağmurları gelirse sel baskınına maruz bırakması söz konusu olabilir. Bu bakımdan tedbirli olunması lazım. Bunlarla ilgili biz bazı tedbirler aldık. Evvela Devlet Su İşleri, Orman Genel Müdürlüğü gibi bakanlığa bağlı kuvvetli birimleri bu konuda seferber ettik. Bütün dere yatakları şu anda ilgili bölge müdürlükleri tarafından inceleniyor. Riskli olan bölgeler tespit ediyor. Hatta bu konuda bir de genelge yayınladık. Bütün valiliklere ve birimlere gönderdik. Bazı bölgelerde gerçekten taşkınların olabileceğini ifade ettik ve gerekli tedbirleri almak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler, özel idareler ilgili bütün kurumların bu konuda hazırlıklı olması gerekiyor. Hazırlık yapılması talimatını da valilikler kanalıyla verdik.
400 DEREYİ ISLAH ETTİK
Tahminlerimiz var. Artık meteorolojinin tahminleri %90’ın üzerinde bir isabet kaydediyor Ben bu sene aralık ayında, bazı gazetelerin bu sene çok kurak geçecek, barajlarda su olmayacak diye ifade edince, bunu böyle yazmayın ocak hatta şubat ayında çok büyük kar ve yağmur yağışı geliyor diye ifade etmiştim. Biz bu tahminleri yaptığımız için özellikle tarım ve yerleşim alanlarını taşkınlardan koruma amacıyla 2010 ve 2011 yılını DSİ’de taşkınla mücadelede hamle yılı ilan ettik. 400’den fazla dereyi ıslah ettik. Bu yeterli değil. Geçmişte bunlara hiç bakılmamış. Nerede bir taşkın oldu orada paliatik bir takım tedbirler alınmış. Hatta Basit bir derenin ıslahı bile 10 yıl sürmüş. Biz bunları yasakladık. Temel attığımız zaman Ne zaman biteceğini ilan ediyoruz
Bu konuda belediyelere çok önemli görevler düşüyor. Bir defa dere yataklarında kati suretle DSİ’den izin almadan hiçbir yapı yapmamaları lazım. Dere yataklarının boş olması lazım, bazı bölgeler maalesef nasıl olsa su gelmiyor diye bu derelerin kenarlarına daraltıcı menfezler yapıyor. Esasen derelerdeki risk onlardan kaynaklanıyor. %90’ı yanlış yapılan menfez köprü yoldan kaynaklanıyor. Çünkü o bölgeler şişe ağzı gibi derelerin daralmasına ve gerideki alanların su altında kalmasına sebep oluyor.
TUNCA NEHRİ ÜZERİNE BARAJ İNŞA EDECEĞİZ
Meriç, Arda ve Tunca nehirleri bizim hudutlarımızın dışından geliyor. Bulgaristan ve Yunanistan ile defalarca görüştük. Geçen hafta malumunuz Bulgaristan başbakanı gelmişti. Yüksek Düzey Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı sonrasında Tunca’da taşkın olduğu, Arazilerin su altında kaldığını, Edirne’nin tehdit altında olduğunu ifade ettik. Ortak bir baraj yapılması lazım, Tunca Barajı. Bu konuda da arkadaşlar hazırlık yapıyor. Başbakanımız da özellikle Bulgaristan başbakanına ifade etti. Hakikaten bilhassa Bulgaristan tarafından büyük bir taşkın riski var. Orada da yağışlar fazla idi. Tunca Nehri üzerine baraj yapılması 10 yıl süren bir çalışmamız vardı. Son safhaya gelmişti. Ama hükümet değişti, yeni bakan konuyu tam bilmediği için… Bulgaristan ile ilgili görüşme yapacağız, önümüzdeki hafta heyet gidecek, gerekirse biz de gideceğiz. Gerek oralardaki barajların işletilmesi, taşkın için gerekli hacmin bırakılması gerekse Türkiye ile Bulgaristan arasında ortak bir takım tesislerin yapılması, erken uyarı sisteminin kurulması gibi çalışmalar yapıldı. Esasen biz sıkıtı olduğu için Bulgaristan ve Yunanistan’da üç tane otomatik debi ölçüm istasyonu kurmuştuk. Daha önceden gelen akımı 15-18 saat öncesinden Edirne’den görmek mümkün. Bu bakımdan Son yıllarda taşkın oldu ama herhangi bir can ve mal kaybı olmadı.
ÖNÜMÜZDEKİ YIL KKTC’YE SUYU ULAŞTIRACAĞIZ
KKTC’ne yılda 75 milyon m³ su götürülmesine sayın başbakanımız tarafından karar verildi. Biz de hemen projeyi başlattık, neticede bu çok büyük bir proje. Asrın projesi dev bir proje Yaklaşık 500-600 milyon dolarlık bir proje. Anamur’da Alaköprü barajını yapıyoruz, büyük dev bir baraj. Oradan Anamur Alaköprü civarını sulayacağız, aynı zamanda bu barajdan yılda 75 milyon m³ suyu karadan daha sonra denizden 80 km ve tekrar Güzelyalı’da bir pompa istasyonu kuruyoruz oradaki Geçitköy Barajı’na basacağız. Türkiye tarafında Alaköprü Barajı, Kıbrıs tarafında Geçitköy Barajı. Alaköprü barajının temeli geçen yıl sayın başbakanımız ve KKTC devlet başkanının da katılımıyla 7 Mart 2011 tarihinde atıldı. Şu anda çok hızlı ilerliyor. İkinci öncelik Geçitköy Barajı’nda idi. Bununda ihalesi yapıldı. 30 Martta orada saat 15:30 da Geçitköy Barajı’nda Girne de KKTC, Sayın Derviş Eroğlu, Sayın İrsen Küçük ve Başbakan Yardımcımız Beşir Atalay ve benim katılımımla bir temel atma merasimi gerçekleştirilecek. En geç önümüzdeki yıl bitirmek istiyoruz. Başbakanımızın 7 Mart 2014 tarihinde saat 13.00’de Kuzey Kıbrıs’a suyu akıtın diye talimatı var. Zor bir proje, gece gündüz çalışıyoruz. Bizim rüyamıza giriyor. Benim şahsen rüyama giriyor. Şu ana kadar gidişat iyi. İki barajı ihale ettik, birisinin inşaatı devam ediyor, diğerinin temelini atacağız. Arkasından önümüzdeki ay da 80 km.lik deniz yapısın yapacağız. Dünyada ilk defa boruyu askıda götüreceğiz.
TÜRKİYE SU AÇISINDAN ZENGİN BİR ÜLKE DEĞİL
Türkiye yarı kurak iklim bölgesinde. Türkiye su açısından zengin bir ülke değil. Su fakiri değiliz ama su zengini de değiliz. Yılda yaklaşık 112 milyar m³ su kullanma imkânımız var, bunun %73’ünü sulamada kullanıyoruz. Geri kalan kısmı ise tamamen sanayi ve içme suyunda kullanılıyor. 32 milyar m³ sulamada, 7 milyar m³ içme suyunda, 5 milyar m³ de sanayide kullanıyor. 122 milyar m³ suyumuz var daha 44 milyar m³’ünü kullanıyorsunuz diyeceksiniz. Ama su istediğimiz yerde istediğimiz zamanda değil. Bazı bölgelerde Doğu Karadeniz gibi su ihtiyacı yok su fazlası var, bazı bölgelerde Konya da olduğu gibi Güneydoğu Anadolu’da olduğu gibi su eksikliği var. ikinci problem de yağış bölgelere göre çok büyük değişim gösteriyor. Karadeniz bölgesinde yılda 2,5 m³ yağış söz konusu iken, Konya Ovası’nda 250 mm düşüyor. Bazı mevsimlerde yağış olmuyor. Yaz aylarında Türkiye’de yağış olmaz. Demek ki biz kış aylarında akan suyu baraj ve göletlerde biriktirip hem içme suyu, hem sanayi suyu, hem de sulama suyunda kullanacağız. Başka çaresi yok onun için barajları lüks olsun keyfe keder olsun diye yapmıyoruz. Barajlar Türkiye’nin iklim ve coğrafi özellikleri nedeniyle bir zaruret. Şu anda bizim barajlarda biriktirme kapasitemiz yaklaşık 70 milyar m. Ama bunu en az 120 milyar m³ suyu biriktirecek hale getirip en az iki yıl kuraklığa dayanacak suyu barajlarda depolamalıyız
SUYUN % 73’Ü SULAMADA KULLANILIYOR
Sulamaya gelince. Bu suyun %73’ü sulamada kullanılıyor. Geçmişte sulama sistemleri oldukça iptidai idi. Açık sistem dediğimiz, kanallar, kanaletler gibi sulama sistemleri vardı. Biz 2003 yılından itibaren bu sistemleri terk ettik. Şimdi tüm projeleri, hatta ihale edilmiş projeleri dahi değiştiriyoruz Kapalı sisteme yani basınçlı veya yağmurlama sistemine dönüyoruz. Böylece damlamalı su olduğu zaman %40 %50 tasarruf oluyor, aynı su ile iki kat büyük arazi sulanabilecek. Az su ile sularsak tuzlanmayı da önlemiş oluyoruz.
DEVLET ÖZEL SEKTÖR FİRMASINI DENETLEYEMEZ
Özel sektörün yaptığı bir barajdı. Bir çevirme tünelinin giriş kapağı yırtılmış veya kopmuş, barajda biriken 80 milyon m³ suyun ani boşalması durumu ile karşı karşıya kalındı. Bereket versin ki orada hemen barajın akacağı kısımda yemekhane varmış, ibadet saati olduğu için Cuma vakti işçiler orada yoktu. Sadece orada çalışan 12 işçi maalesef hayatını kaybetti. Bir kısmı bulundu biliyorsunuz bir kısmı maalesef bulunamadı. Burada denetim çok önemli. Biz her zaman şunu ifade ettik. Dünyada pek çok ülkede mühendislik müşavirlik firmaları var. Bunlar çok köklü özel firmalar. Her şeyi devlet yapacak değil, böyle bir anlayış yok. 150-200 yıllık firmalar var. Amerika’da İngiltere’de Almanya’da hatta Avusturya’da. Şimdi maalesef Türkiye’de yeteri kadar mühendislik müşavirlik firmaları yok. Yeni yeni yetişiyor. Gerekirse yurtdışından hizmet alınıyor. Devlet Su İşleri kendi yaptığı tesisleri çok iyi denetliyor. Birkaç kademe denetim sistemi var. Arada şantiye şefi var, müdürü var, ayrıca bölge müdürü var, barajlar daire başkanı var, genel müdür var. Özel sektörün yaptıklarını devlet, sadece denetletip denetletmediği ve denetleyen firmanın buna uygun olup olmadığını kontrol etmekle mükellef. Devlet elemanı gönderip de özel sektörün yaptığı bir şeyi denetleyemez. Devlet prensip koyar. Bu konuda tüm dünyada böyle, bir yönetmelik çıkarmıştık ama bazı taraflar bu yönetmeliğe itiraz etti yürütmeyi durdurma kararı aldı. Özellikle üst denetim mekanizmamız devam ediyor. Daha da sağlam köklü bir şekilde yapmak için arkadaşlar bir kanun teklifi hazırladı. İnşallah buna uygun bir kanun çıkarsa, torba kanun hazırlanırsa bunun içine monte edeceğiz. Genel kurula bu yıl gelir diye düşünüyorum.