4-5 Temmuz tarihlerinde Van’da, 1-2 Ağustos tarihlerinde Batman’da yapılan “ Başka bir su politikası için kapasite geliştirme atölye”lerinin ortak sonuç deklarasyonunu yayınlıyoruz. Deklarasyonda savunduğumuz fikirlere siz de katılıyorsanız kurumunuzun, odanızın, stk’nızın ya da kampanyanızın deklarasyon destekçileri arasında yer almasını istiyorsanız [email protected] adresinden bize ulaşabilirsiniz. Deklarasyonun Kürtçesine şu bağlantıdan, İngilizcesine ise şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Su kaynaklarının ve su hizmetlerinin özelleştirilmesini savunan merkezi su politikalarına karşı katılımcı ve demokratik uygulamaların, alternatif modellerin, deneyim ve bilgilerinin paylaşılması için bir araya geldik. Yerel, ulusal, bölgesel ve uluslararası işbirliğine dönük ağlar oluşturmanın, bu ağların içinde yer almanın, katılımcı ve demokratik uygulama girişimleriyle öne çıkan yerel yönetim birimlerinin (kamu-kamu işbirliği çerçevesinde) yan yana gelmesinin daha güçlü ve uygulanabilir alternatif su politikaları oluşturabileceğine inanıyoruz. Suyun kamusal bir varlık olduğunu, insanlar ve tüm canlılar için, gelecek kuşaklar için bu yaşamsal önemdeki varlığa bütünlüklü bir biçimde yaklaşılması gerektiğini ve su kaynaklarının korunması gerektiğini savunuyoruz.
Van’da ve Batman’da yaptığımız iki atölye çalışmasının sonucunda, şu ilkelerin altını çizmek istiyoruz:
– Suyun en temel insan hakkı olduğu, kamusal niteliği göz önünde bulundurularak herkesin yeterli miktar ve kalitede suya fiziksel ve ekonomik olarak eşit biçimde erişmesinin sağlanması, dezavantajlı durumda olanlar lehine suya erişim noktasında pozitif ayrımcılık yapılması ve su ile ilgili her türlü bilgiye her vatandaşın ulaşabilmesi garanti altına alınmalıdır.
– Su yönetimlerinde kamu yararını gözeten, demokrasiyi ve katılımcılığı temel alan, suyu tüm canlılar için yaşam kaynağı olarak gören, su hakkını koruyan ve güvence altına alan, ekolojik sistemi koruyan yönetim modellerinin oluşturulması gerekmektedir.
– Su hakkı anayasada belirtilen temel haklar arasında yer almalıdır. Suya erişim hakkının sağlanması devletin en temel görevlerinden biri olmalıdır ve bir kamu hizmeti olarak kabul edilmelidir. Sosyal devlet ilkesi gereği, herkesin yeterli miktar ve kalitede suya ücretsiz ulaşması hedeflenmeli, erişim hakkını kısıtlayan her türlü yasal düzenlemelerden, uygulamalardan vazgeçilmelidir.
– Yerel yönetim birimlerini ticari bir işletme gibi çalışmaya zorlayan, su hizmetlerinden faydalanan vatandaşları müşteri konumuna iten, merkezi idare ve uluslararası kredi/mali kuruluşlarının su hizmetlerinin fiyatlandırılmasında etkin olmalarını olanaklı kılan “4736 Sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri Kanunu”, “2560 sayılı İSKİ Kanunu”nun 23.maddesindeki su tarifesinin belirlenmesinde kârı esas alan düzenleme ve benzeri kanunlar kaldırılmalıdır.
– Su yönetiminde birinci derecede yer alması gereken yerel yönetimlerin, suya erişim hakkının sağlanması konusundaki yetki ve sorumluluklarının arttırılması, demokratik özerk bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir.
– Yerel yönetimlere, su tesislerini işletmek için elektrik enerjisi üretme yetkisi verilmeli, bu imkândan yoksun olanlara su tesislerinin işletilmesi için gerekli olan enerji fiyatlarında indirim uygulanmalıdır.
– Su havzaları idari ve politik sınırlara göre değil, doğal sınırlarına göre belirlenmeli ve yönetilmelidir. Havza yönetimi ve planlaması, su kaynaklarının çevresel, sosyal, ekonomik boyutları göz önüne alınarak ekolojik bir bütünlük içerisinde oluşturulmalıdır. Su havzalarında yer alan yerel yönetimlerin, havza yönetimi için birlikler oluşturmalarına imkan sağlanmalıdır.
– Su kaynakları bölgesel ya da uluslararası ilişkilerde hegemonik bir güç unsuru olarak kullanılmamalıdır. İhtiyaç duyulan barış ortamını değil, çatışmayı ve düşmanlıkları güçlendiren baraj, HES vb projelerden vazgeçilmelidir.
– Su kullanım hakkını ticarileştiren, ekolojik, sosyal ve kültürel yıkımlara yol açan, havza planlaması ve bölge halkının onayı alınmadan verilmiş olan baraj ve HES lisansları iptal edilmelidir. Sürmekte olan projeler durdurulmalıdır. Enerji ihtiyacının karşılanması için enerji verimliliği ve enerji tasarrufu yapılmalıdır. Yenilenebilir enerji kaynakları olan güneş, rüzgar, jeotermal ve dalga enerjisi birincil enerji kaynakları olarak kullanılmalıdır.
– Su; ekolojik, demokratik ve sosyal politikalar çerçevesinde özelleştirmeden kamu eli ile yönetilmeli ve halkın doğrudan kararlara katılımını sağlayan mekanizmalar geliştirilmelidir.
Bu ilkelerle hareket eden biz aşağıdaki kurumlar, suyun özelleştirilmesinde özel bir konumu olan ve 2012 yılının Mart ayında Marsilya’da yapılacak 6. Dünya Su Forumu’na karşı oluşturulan Alternatif Dünya Su Forumu’nda yer alacağımızı bildiriyor ve tüm kurum, kuruluş ve bireyleri su hakkını korumak için harekete geçmeye çağırıyoruz.
Deklarasyon İmzacıları
Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği (GABB)
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (DİSKİ)
Batman Su ve Kanalizasyon İdaresi (BASKİ)
Hakkari Belediyesi Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü
Siirt Belediyesi
Dikili Belediyesi
Batman Belediyesi
Sur Belediyesi
Dargeçit Belediyesi
Derik Belediyesi
Kayapınar Belediyesi
Kızıltepe Belediyesi
Güroymak Belediyesi
Su Hakkı Kampanyası
Sosyal Değişim Derneği
Küresel Eylem Grubu
Hasankeyfi Yaşatma Girişimi
İnsan Hakları Derneği Elazığ Şubesi
İnşaat Mühendisleri Odası – Van Şubesi
Jeoloji Mühendisleri Odası- Batman Şubesi
Mimarlar Odası- Batman Şubesi
Sağlık Emekçileri Sendikası- Diyarbakır Şubesi
Diyarbakır Yerel Gündem 21 Kent Konseyi Gençlik Meclisi
Van Kent Konseyi