Yayınlarımız

Teoriden Mücadeleye Müşterekler Siyaseti

Yazarlar: Doç. Dr. Bülent Duru, Prof. Dr. Aykut Çoban, Doç. Dr. Ümit Akçay, Doç. Dr. Begüm Özden Fırat, Dr. Fırat Genç, Can Irmak Özinanır, Dr. Lülüfer Körükmez, Umut Kocagöz, Dr. Özdeş Özbay, Luke Stobart
Yayına Hazırlayanlar: Erkin Erdoğan, Nuran Yüce, Dr. Özdeş Özbay / Kasım 2018

Müşterekler son yıllarda toplumsal hareketler içerisinde giderek yaygın olarak tartışılan bir kavram. Türkiye’de de Gezi Direnişi sonrasında daha büyük bir ilgi çektiğini görüyoruz. 2010 yılından beri Su Hakkı Kampanyası sırasında biriktirdiğimiz deneyimlerden yola çıkarak bu yıl Müşterekler siyaseti üzerinde derleme bir yayın hazırladık. Kitaba PDF olarak yazının devamında ulaşabilirsiniz. Bu yayının Türkiye’de müşterekler siyasetine ilgi duyanlar için hem toplumsal hareketlere odaklanan bir yayın olması hem de antikapitalist mücadeleyi öne çıkarması açılarından faydalı olacağını umuyoruz.

application-pdf Teoriden Mücadeleye Müşterekler Siyaseti (PDF, 6 MB)

Müşterekler kavramı ilk kez ortaya atıldığı 1968’den bu yana hem etkilediği kesimler açısından hem de kavramsal içeriği açısından büyük değişim gösterdi. Sosyal refah devletinin sonuna yaklaşıldığı ve 68 hareketinin yükseldiği bir dönemde Garret Hardin’in kaleme aldığı Müştereklerin Trajedisi başlıklı makale, esas olarak 1980 sonrası yaşanan neoliberal dönemde daha bir anlam kazandı. Bu, müştereklerin mülkiyet ilişkilerinin dışında bırakılmasının onları yok edeceği iddiasına dayanıyordu. Hardin, 1978’de yazdığı Political Requirements for Preserving our Common Heritage makalesinde de zaten açıkça ‘kalabalıklaşan dünyada bir dış baskı gücüne’ ihtiyaç olduğunu yazıyordu. Dolayısıyla Müştereklerin Trajedisi’nde de bahsettiği üzere esas meseleyi dünya nüfusunun artışında görüyor ve müşterekleri korumanın yolunun nüfus artışını zorla sınırlandırmaktan ve müşterekleri özel veya kamu mülkiyeti içerisine almaktan geçtiğini söylüyordu. Hardin’in bu yorumuna en önemli itiraz, 2009 yılında Nobel İktisat Ödülü’nü kazanan Elinor Ostrom’un çalışmalarıydı. Ostrom önemli bir itiraz dile getirmişse de bu tartışma esas olarak akademik bir düzlemde sürüyordu. Devamı için tıklayınız…

Türkiye’de ve Dünyada Su Krizi ve Su Hakkı Mücadeleleri

Yazarlar: Dr. Akgün İlhan, Dr. Ayman Rabi, Efe Baysal, Ercan Ayboğa, Maude Barlow, Prof. Dr. Murat Güvenç, Dr. Özdeş Özbay, Doç. Dr. Pınar Uyan Semerci / Eylül 2017

Suyun ve su mücadelelerinin tüm dünyadaki çevre veya ekoloji hareketleri içerisinde özel bir yeri var. Su, bütün bir yaşamın kaynağı olması dolayısıyla ekolojik sistemin en temel maddesi. Başta küresel ısınma olmak üzere çevre sorunları dediğimiz hemen her şey bir şekilde su sorununa bağlanıyor. Ancak Türkiye’de su sorunu ve su mücadeleleri dediğimizde yaygın bir apolitik tutum söz konusu. Genel olarak su meselesi sınıfsal ve sosyolojik yönleri ile değil de siyaset üstü bir çevre mücadelesi olarak görülüyor.

application-pdf Türkiye’de ve Dünyada Su Krizi ve Su Hakkı Mücadeleleri (PDF, 9 MB)

İnsanlık ve tüm canlı yaşamını tahminlerimizin ötesinde olumsuz etkileyebilecek ekolojik krizin bir an önce önüne geçmeliyiz. Bunun için bir yandan mücadele ederken bir yandan da insanın ve doğanın çıkarlarını nasıl savunacağımızı, hangi taleplerle doğanın hakkını savunabileceğimizi tartışmak önem taşıyor. Bu kitapta su meselesini çeşitli yönleriyle irdeleyerek bu tartışmaya bir katkı sunmaya çalıştık. Umarız bu konuda çalışmak isteyen kişi ve grupların yararlanabileceği bir çalışma ortaya koymayı başarabilmişizdir.

Rapor – Su Hakkımız: BM’nin Suya ve Hıfzıssıhhaya Dair İnsan Haklarını tanımasının beş yıl ardından gelişmelerin değerlendirilmesi

Yazar: Maude Barlow / Nisan 2016

MaudeBarlow-SuHakkimiz-tr_kapak-150

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 28 Temmuz 2010’da suyu ve hıfzıssıhhayı insan hakkı olarak tanıyan ve bunu “yaşam hakkının tam olarak yerine getirilebilmesi için zorunlu” haklar olarak tanımlayan tarihi bir kararı kabul etti. Bu karar ayrıca devletleri ve uluslararası örgütleri, özellikle gelişmekte olan ülkelerin herkese güvenli, temiz, erişilebilir ve ucuz içme suyu ve hıfzıssıhha sağlayabilmesi için uluslararası yardım ve işbirliği yoluyla bu ülkelere mali kaynak, kapasite geliştirme ve teknoloji transferi yardımında bulunmaya çağırdı.

application-pdf Su Hakkımız: BM’nin Suya ve Hıfzıssıhhaya Dair İnsan Haklarını tanımasının beş yıl ardından gelişmelerin değerlendirilmesi (PDF, 3 MB)

Maude Barlow, bu raporunda BM’nin Suya ve Hıfzıssıhhaya Dair İnsan Haklarını tanımasının üzerinden geçen beş yıl içinde neler yapıldığını ve daha nelerin yapılması gerektiğini inceliyor.

Rapor – Suyumuzdan para kazanıyorlar!

Suyumuzdan-para-kazaniyorlar-kapak-150Temel bir insan hakkı olan suya, herkesin ekonomik olarak erişiminin sağlanması, toplumsal adaletin ön koşullarından biridir. Oysa Türkiye’de özellikle büyükşehirlerde görülen uygulamalar suyun bir hak olarak görülmediğini ve suyu kamu hizmeti olarak gören yönetim anlayışından hızla uzaklaşıldığını gösteriyor.

application-pdf Rapor: Suyumuzdan para kazanıyorlar! (PDF, 2 MB)

Suyun tam maliyet prensibiyle ücretlendirilmesi, su hizmetlerinin tüm yükünün vatandaşların omuzlarına yüklenmesi ve sudan kâr elde edilmesi toplumsal adalet açısından asla kabul edilebilir bir durum değildir.

Su Hakkı Kampanyası olarak başlattığımız “Susarak yaşanmaz, susuz hiç yaşanmaz” adlı imza kampanyası çerçevesinde su üzerindeki artan ekonomik baskıları da ayrıntılı olarak ortaya koyduğumuz “Suyumuzdan para kazanıyorlar!” raporunu 13 Ocak 2016’da Cezayir toplantı salonunda 24.dönem İstanbul milletvekili Melda Onur’un katılımıyla yaptığımız basın toplantısında medya ile paylaştık.

İstanbul’un Su Krizi ve Kolektif Çözüm Önerileri

Yazarlar: Dr. Akgün İlhan, Dursun Yıldız, Fatma Zişan Tokaç, Prof. Dr. Mehmet Levent Kurnaz, Prof. Dr. Murat Türkeş / Aralık 2014, İstanbul

istanbulda-su-krizi-kapakSu krizini çözmek için su varlıklarını mutlaka korumamız gerekiyor. “İstanbul’un su krizi ve kolektif çözüm önerileri” başlıklı yeni çalışmamız bu doğrultuda bir dizi öneri geliştiriyor.

application-pdf İstanbul’un su krizi ve kolektif çözüm önerileri (PDF, 2,8 MB)

Kentlerimiz ekolojik limitlerini gözeterek gelişmeli. Su tüketimini azaltmak için suyun fiyatını arttıran, yani yoksulları cezalandıran değil, daha az kullananı ödüllendiren bir yöntem belirlemeliyiz. Bunun için, temel ihtiyaçlara yetecek miktarda su ücretsiz olarak şebeke üzerinden sağlanmalı. Suyun tasarruflu kullanımını sağlayacak bir dizi teknik çözümü hayata geçirmek için derhal finans mekanizmaları yaratılmalı. Bu önerilerin hayat bulabilmesi için ise bir paradigma değişimine ihtiyacımız var: Su bir ihtiyaç maddesi değil, temel bir insan hakkıdır. Su hizmetleri özelleştirilemez, ticarileştirilemez. Su hizmetlerinin tekrar kamunun sorumluluk alanına dâhil edilmesi ve demokratik, katılımcı bir su yönetiminin gelişmesi,  su krizinin çözümü için atılacak başlıca adımlar.

Bu çalışmamız ile egemen olan neoliberal politikaların su krizini çözmek noktasında iddia edildiği gibi bir alternatif oluşturmadığını, aksine krizi yaratan faktörlerden biri olduğunu ifade ediyoruz. Çalışmayı İstanbul özelinde hazırlamamızın bir dizi nedeni bulunuyor. Türkiye’deki bütün büyükşehir belediyelerinin tabi olduğu 2560 sayılı İSKİ Kanunu’nun ilk olarak İstanbul için hazırlanmış olması, su politikaları açısından İstanbul’un ne ifade ettiğinin bir göstergesi. İstanbul’da atılacak her adım, hem politik olarak hem de doğuracağı sonuçlar açısından büyük bir öneme sahip.

Geri Dönüş Yok: Küresel bir eğilim olarak suyun yeniden belediyelerin yönetimine geçmesi

Yazarlar: Emanuele Lobina, Satoko Kishimoto, Olivier Petitjean / Ocak 2015

yeniden-belediyelestirme-kapakSon 15 yılda, hem Kuzey hem de Güney’de bulunan 35 ülkede, en az 180 adet suyun yeniden belediyeleştirilmesi olayı gerçekleşti. Bunların arasında Avrupa, Amerika, Asya ve Afrika’dan kamuoyu tarafından da iyi bilinen örnekler yer alıyor.

application-pdf Geri dönüş yok: Küresel bir eğilim olarak suyun yeniden belediyelerin yönetimine geçmesi (PDF, 1,2 MB)

Dünya çapında şehirler, bölgeler ve ülkeler suyun özelleştirilmesi meselesine artık bir son vermeyi ve su ve hıfzıssıhha yönetimi üzerindeki kontrolü geri alarak bu hizmetleri “yeniden belediyeleştirmeyi” seçiyorlar. Birçok durumda bu, özel işletmecilerin vaatlerini yerine getirmemelerine ve önceliklerinin insan değil kâr olmasına verilen bir yanıt olma niteliği taşıyor.

“Su Kanunu Tasarısı”
Eleştirisi ve Alternatif Su Kanunu Tasarısı

İçeriğe katkıda bulunanlar: Dr. Akgün İlhan, Av. Arif Nihat Alpsoy, Nuran Yüce, Erkin Erdoğan, Dr. Tolga Şirin / 2014, İstanbul

sukanunuelestirisi-kapak-150

Su Hakkı Kampanyası, bu çalışmayla 2012 yılında gündeme gelen “Su Kanunu Tasarısı” hukuksal metnin eleştirisini, tüm insan ve canlıların suya erişim hakkının ve su varlıklarının korunarak gelecek nesillere aktarılması gerekliliğinden yola çıkarak yapıyor.

application-pdf Eleştirisi ve Alternatif Su Kanunu Tasarısı (PDF, 1,6 MB)

İncelediğimiz Tasarı’da 2012’den bu yana bir takım değişiklikler yapılmış olması muhtemeldir. Ancak bunlar kamuoyuyla paylaşılmadığı için ele aldığımız konular 2012 senesinde paylaşılan metinle sınırlıdır. Ayrıca Su Hakkı Kampanyası tarafından hazırlanan Su Kanunu Tasarısı eleştirisi, Ekolojik Anayasa çalışmasından bağımsız değildir ve onun su mecrasındaki daha detaylı bir incelemesi olarak kabul edilmelidir.

Su varlıkları, su hakkı ve suyun yönetimi, sadece Türkiye’yi değil tüm dünyayı ilgilendiren su meselesinin sacayaklarıdır. Su Hakkı Kampanyası, yaptığı çalışma ile Su Kanunu Tasarısı’nda da bulunması gereken bu üç sacayağını incelemiştir.

Türkiye’de Suyun Özelleştirilmesi ve Su Hakkı

Derleyenler: Nuran Yüce, Carolin Hasenpusch, Erkin Erdoğan / Mart 2012, İstanbul

tsovsk-kapak-on-150

Su Hakkı Kampanyası olarak suyun temel insan hakkı olduğunu ve kamusal bir varlık olarak ele alınması gerektiğini savunuyoruz.
application-pdf Türkiye’de Suyun Özelleştirilmesi ve Su Hakkı (PDF, 1,6 MB)
Herkesin yeterli miktar ve kalitede suya erişebilmesi, temel insani ihtiyaçların karşılanması için gerekli olan miktar ve kalitede suyun ücretsiz sağlanması, su yönetiminin şeffaflaşması ve demokratikleşmesi gibi önemli adımlar ancak suyu piyasa mekanizmaları dışında tanımlayan ve temel hak olarak gören bir yaklaşımla mümkün olabilir.
“Türkiye’de Suyun Özelleştirilmesi ve Su Hakkı” adlı bu broşürde, hâlihazırda web sitemizde yayınlamış olduğumuz bazı makaleleri bir araya getiriyoruz. Bu makaleler, su hakkının ulusal ve uluslararası yasal düzenlemeler içindeki tarihsel gelişimi, suyun neden temel insan hakları arasında sayılması gerektiği, bu hakkın gaspına yönelik uygulamaların neler olduğu, hayatımıza giren ambalajlı su ile suyumuzun nasıl özelleştiği, kültürel ve tarihsel mirası ortadan kaldıran barajların yıkıcı etkileri gibi konuları ele alıyor.
Su, gezegenimizdeki tüm canlılar için yaşamsal özelliğe sahip doğal bir varlık. Suyun korunabilmesi, adil ve eşit kullanımı için öncellikle yaşamsal öneminin kavranması gerekiyor. Suyun temel insan hakları arasında sayılması mücadelesi, suyun özelleştirilmesi ve neoliberal politikaların bir nesnesi haline getirilmesi karşısında bir duruştur. Kâr için değil, yaşam için su!

Yeni bir su politikasına doğru – Türkiye’de Su Yönetimi, Alternatifler ve Öneriler

Yazar: Akgün İlhan / Aralık 2011, İstanbul

suez

Bizler için su; en temel insan hakkı ve tüm canlılar için yaşam kaynağı. Bu vazgeçilemez varlığın eşit, adil  bir biçimde kullanımı ve kendi sürdürülebilirliğini devam ettirebilmesi için de: Herkesin yeterli miktar ve  kalitede suya fiziksel ve ekonomik olarak eşit biçimde erişmesinin sağlanması, su yönetimlerinde kamu  yararını gözeten, demokrasiyi ve katılımcılığı temel alan, su hakkını koruyan ve güvence altına alan,  ekolojik sistemi koruyan yönetim modellerinin oluşturulması gerektiğini savunuyoruz.

application-pdf Yeni bir su politikasına doğru – Türkiye’de Su Yönetimi, Alternatifler ve Öneriler (PDF, 3,4 MB)

Bütün canlılar açısından hayati öneme sahip suyun özelleştirilmesine ve neoliberal politikaların bir nesnesi haline getirilmesine itiraz eden kitabın; Türkiye’de sürmekte olan su hakkı mücadelelerine katkı sağlamasını ve su konusundaki bütünlüklü yaklaşımların gelişmesinde bir adım olmasını umuyoruz.

Uluslararası Su Hakkı Sempozyumu

Ocak 2011, İstanbul

Su Hakkı Kampanyası’nın Güney Doğu Anadolu Belediyeler Birliği (GABB), Diyarbakır Su ve Kanalizasyon İdaresi (DİSKİ) ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ile birlikte 5-6 Kasım 2010 tarihlerinde Diyarbakır’da düzenlediği “Uluslararası Su Hakkı Sempozyumu”nda yapılan sunumlar, katkılar, sorular, tartışmalar ve Sempozyum Sonuç Deklarasyonunu içeren kitap yayınlandı.

application-pdf Uluslararası Su Hakkı Sempozyumu (PDF, 2,4 MB)

Yaşam Hakkı Olarak Su

Yazar: Ercan Ayboğa / Ağustos 2010, İstanbul

komur-icin-degil-yasam-icin-su-665

Gezegenimizde suyun yaşamın temel kaynağı olduğu yönünde haklı bir genel kabul vardır. Su her ortamdadır, atmosferin her bölümünde, toprağın üstünde ve altındadır. Su, tüm bu düzeyler arasında aynı zamanda bir döngü içindedir.

application-pdf Yaşam Hakkı Olarak Su (PDF, 2,1 MB)

Su tüm canlı yaşamının başlıca gıdası olduğu kadar her gıdada da hayati unsurdur. Bu yönüyle su, ekosistemlerin en belirleyici elementidir ve aynı zamanda iklim sisteminin en belirleyici aracıdır. İnsan topluluklarının tarih boyunca bütün faaliyetleri suyun varlığına bağlıydı, ilk yerleşim yerlerinin yeterli su kaynaklarının olduğu bölgelere kurulduğunu da burada hatırlatalım. Suya erişim ve suyun kullanımı elektrik enerjisinden daha önemlidir; su olmadan canlı yaşamından söz edilemez, ama elektrik enerjisi olmadan tüm zorluklarına rağmen yaşam mümkündür. Suyun tasarruflu ve adaletli kullanımını ele alınca toplumdaki tüm alan ve faaliyetlerle ilişkiyi dikkate almak zorundayız: Tarım çoğu zaman sulamayla mümkün oluyor, elektrik enerjisinin üretilmesinde su olmazsa olmazdır, endüstriyel üretimde suyun yine bolca bulunması şarttır, kentlerin büyümesi yeterince içme suyunun sağlanmasına bağlıdır, su olmaksızın hijyenik bir ortam düşünülemez.