Geçtiğimiz hafta tanınmış 55 su firmasına ait damacana suların analizi yapıldı ve ortaya skandal sonuçlar çıktı.
En ünlü 55 firmanın 41 tanesinin suları sağlığımızı tehdit eder nitelikte. Temiz, güvenilir olduğunu düşünerek, çeşme sularından 300-500 kat fazla para ödenip alınan ambalajlı sular söylendiğinin aksine ne temiz ne de güvenilir.
Araştırmanın sonuçları geçen hafta açıklandı ama sağlığımızı tehdit eden suları satan şirketlerin isimleri hala kamuoyuna açıklanmadı. Sağlık Bakanlığı yetkilileri suları kirli olan firmaların isimlerini biliyor. Hatta kendileri de su firmalarını denetlediklerini, kendilerinin yaptıkları denetimlerde yüzde üç oranında sağlığa zararlı damacana sular tespit ettiklerini de ifade ediyorlar.
Sağlık Bakanlığı bugüne kadar bu yüzde üç oranındaki şirketlerin de isimlerini açıklamadı. 11 farklı laboratuarda denetlenen suların sonuçlarıyla Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı denetimler arasında nasıl bu kadar fark olabiliyor? Bu sular bugün kirlenmediğine göre Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı denetimlerde de aynı bulgulara ulaşmış olması gerekirdi. Sağlık Bakanlığı, şirketlerin ticari itibarını kollamak için değil halkın sağlığını korumakla görevlidir. Bu vahim durumu kamuoyu ile paylaşmayan, şirketlerin isimlerini açıklamayan, insan sağlığı için zararlı suların satılmasına izin veren Sağlık Bakanlığı sorumludur. Sağlık Bakanlığı’ndan bir an önce bu şirketlerin isimlerini açıklanmasını ve bu şirketlerin su satışlarını yasaklanmasını talep ediyoruz.
Bu talebimizi Sağlık Bakanlığı’na iletmek için dün telefonla bakanlığa ulaştık. Bakanlık sorularımızı, taleplerimizi kendilerine yazılı olarak iletmemiz istedi. Bunun üzerine aşağıdaki soruları [email protected] adresine gönderdik.
Sağlık Bakanlığı’na,
20 Temmuz 2012 tarihinde A Haber kanalında yayınlanan Deşifre programında 19 Litrelik polikarbon damacana sular konu edildi. TÜRKLAB tarafından, 55 firmaya ait damacana sulardan alınan örneklerin 11 ayrı laboratuarda incelenmesi sonucu elde edilen bulgular kamuoyuyla paylaşıldı. Çıkan sonuçlara göre; 55 numunenin 41’inde insan ve hayvan dışkılarında bulunan bakterilerin olduğu, insan sağlığını tehdit eder nitelikte sular olduğu ifade edildi.
41 firmanın ismi programda açıklanmadı. Programa Sağlık Bakanlığı adına katılan Yrd. Doç. Dr Mustafa Aksoy’a ilgili firmaların isimlerinin iletildiği söylendi. Mustafa Aksoy araştırma sonuçlarını ihbar olarak kabul ettiklerini, gerekli analizleri kendilerinin de yapacaklarını ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşacaklarını belirtti. Ayrıca, Aksoy, Sağlık Bakanlığı tarafından denetimler yapıldığını, 2012 yılında yapılan denetimde doğrudan ruhsat iptalini gerektirmeyecek nitelikte yüzde 3 oranında sağlığa uygun olmayan su tespit ettiklerini ifade etti.
Biz, programda yapılan konuşmalara ve araştırma sonuçlarına istinaden, Sağlık Bakanlığı’nın aşağıdaki sorularımıza ivedilikle yanıt vermesini istiyoruz.
– Sağlık Bakanlığı, konu olan firmaların sularının mikrobiyolojik analizini, vatandaşların suları satın aldığı satış noktalarındaki damacanalar üzerinde mi yapmaktadır?
– Yapılan mikrobiyolojik analizlerin sonuçları Bakanlık tarafından ne zaman açıklanacak?
– 2006 yılından İSKİ’nin laboratuarlarında, İl Sağlık Müdürlüğü’nün topladığı numunelerin analizleri sonucunda da damacana suların yüzde 55’i içilemez nitelikte çıkmıştı. Bu raporun sonucuna göre Bakanlık ne tür tedbirler aldı? Halk sağlığını tehdit eden firmalara yönelik yaptırımları ne oldu? İsimlerini kamuoyu ile paylaştı mı?
– 2012 yılında Bakanlık tarafından yapılan denetimlerde “doğrudan ruhsat iptali gerektirmeyen” yüzde 3 oranında sularda uygunsuzluk bulunduğu ifade edildi. Sularda tespit edilen uygunsuz durumları ve bunları üreten şirketlerin isimlerini Bakanlığın açıklamasını istiyoruz. Açıklamaması durumunda ise açıklamamasının gerekçesini öğrenmek istiyoruz.
Su şirketlerinin iddia ettikleri gibi, şişelenmiş su, olmazsa olmaz bir ürün değildir. Kimi sular bildiğiniz şebeke sularının işlenmiş halidir. Ambalajlı suların etiketinde yazan işlenmiş su ibaresinin anlamı; belediye suyunun tekrar işlenerek şişelendiğini ifade etmektedir. İnsanlar musluklardan içebilecekleri nitelikteki suya 300-500 kat fazla para ödemekte ve karşılında temiz olmayan su içmekle baş başa bırakılmaktadırlar.
Biz Su Hakkı Kampanyası olarak, su altyapılarına yatırım yapılmasını, çeşme sularının güvenilir hale getirilmesini, ekonomik ve çevresel etkileri en az olan musluktan temiz içme suyu hakkımız olduğunu savunuyoruz. Yaşam kaynağımız suyun; temiz, kaliteli nitelikte ve içilebilir lezzette sunulması, denetlenmesi devletin görevleri arasındadır. Vatandaşın su güvenliği bireysel önlenmelere bırakılamaz. Bundan sorumlu olan ilgili bakanlıklardır. Sağlık Bakanlığı’ndan biran önce 41 su firmasının ismini açıklamasını talep ediyoruz. Bu konunun takipçisi olacağız.