İstanbul ASF’de düzenlediğimiz su etkinlikleri

Su Hakkı Kampanyası olarak, Türkiye’den ve yurtdışından çeşitli kuruluşlarla 1-4 Temmuz 2010’da düzenlenen Avrupa Sosyal Forumu çerçevesinde 3 toplantı gerçekleştirdik.

Moderatörlüğünü Sosyal Demokrasi Vakfı’ndan Atilla Aydemir’in yaptığı, “Baraj Politikaları; Enerji Sektöründe Özelleştirme ve Su Hegemonyası” seminerinde konuşmacılardan Küresel Eylem Grubu’ndan İlker karayılan Türkiye’nin enerji politikasında hidro enerjinin durumunu değerlendirirken,  Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’nden Ercan ayboğa ise ağırlıklı olarak su hegemonyası üzerinde durdu. Su kaynaklarının kontrol altına alınmasının hegemonya kaynaklı olduğunu belirten ve bu çerçevede GAP’ı değerlendiren Ayboğa,  bu hegemonyanın doğayı ve insanı kontrol etme, sömürme amacı taşıdığını vurguladı. Brezilya’daki baraj karşıtı mücadeleden gelen Kostis Damianakis ise dünyanın en çok baraj inşa eden ülkelerinden biri olan Brezilya’nın enerji politikasını aktarırken, bu politikanın yol açtığı sosyal ve ekonomik yıkımı da aktardı. İktidarda sol bir hükümetin bulunduğu Brezilya’da ulusal ve uluslar arası büyük sermayenin baraj yapımı konusundaki etkisine değinen Damianakis, uygulanan baraj ve enerji politikasının tropik ormanların yok edilmesinin yanı sıra nasıl bir yoksullaşmaya yol açtığına da değinerek bunun “sol” politikalar açısından eleştirel bir değerlendirmesini yaptı. Diğer konuşmacı BDP İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel ise ani program değişikliği nedeniyle toplantıya katılamadı.

Moderatörlüğünü Rosa Luxemburg Vakfı’ndan Wasilis Von Rauch’un yaptığı “Mücadeleler, Stratejiler ve Alternatifler – Özel Şirketleri Su Hizmetleri Dışında Nasıl Tutacağız?” başlıklı seminerin konuşmacılarından, ABSA-Arjantin’den katılan Guillermo Amorebitea, 1980 ve 90’lı yıllarda aşırı neoliberal politikalar uygulanan Arjantin’de su hizmetlerinin özelleştirilmesinden sonra yaşanan değişimi ele aldı. Özelleştirmeden sonra su fiyatlarının yükselmesi ve hizmet kalitesinin düşmesi ile birlikte protestoların başladığını belirten Amorebitea, 2001 ekonomik krizinden sonra Buenos Aires bölgesinde özelleştirmelerin iptal edildiğini ve yereldeki su yönetiminin şeffaf hale getirildiğini söyledi. Sendikaların su yönetiminde söz söyleme hakkına sahip olduğunu, dahası bu süreçten sonra başkent Buenos Aires’in kamusal su şirketini ülkenin geri kalan diğer belediyeleri ile Latin Amerika’nın diğer bazı belediyelerine kamu-kamu işbirliği çerçevesinde su yönetimi alanında danışmanlık yapmaya başladığını belirtti. Diğer konuşmacı Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’nden Serhat Resul ise Osmanlı’dan günümüze su hizmetlerinin özelleştirilmesine değinirken, günümüzde yerel yönetimler için model olabilecek İzmir-Dikili Belediyesi ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin uyguladığı su yönetimi modelinden bahsetti. Moderatör Wasilis Von Rauch ise Avrupa’da, özellikle de Fransa’da su yönetimi alanında yapılan kamu-kamu işbirlikleri ile kamu-özel şirket işbirlikleri hakkında bilgi verirken, iki uygulamanın kıyaslamalı değerlendirmesini yaptı. Diğer konuşmacı olan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ise program yoğunluğu dolayısıyla etkinliğe katılmadı.

Moderatörlüğünü Rosa Luxemburg Vakfı’ndan Wasilis Von Rauch’un yaptığı  “Su Hakkı – Su Hizmetlerinin Özelleştirilmesinde Mevcut Durum” başlıklı seminerde ABSA-Arjantin’den katılan konuşmacı Guillermo Amorebitea, sendikaların su yönetiminde etkin hale gelmesinin su yönetiminin şirketlerin etkisinden çıkarılması açısından öneminden bahsetti. Diğer konuşmacı Yeşiller’den Ümit Şahin küresel ısınmanın yol açtığı su sorunlarına değinirken, suyun bir hak olarak algılanması ve kabul edilmesinin önemi üzerinde durdu. Su hakkı ihlalinin yalnızca su kaynaklarının özelleştirilmesinden ibaret olmadığını, HES’ler inşa edilmek suretiyle de su hakkının yoğun olarak ihlal edildiğini anlattı. Son konuşmacı Almanya Sol Parti milletvekili Annette Groth ise, suyun özelleştirilmesinin bir insan hakkı ihlali olduğunu ve bu boyutuyla çarpıcı insan hakkı ihlallerine yol açtığını, bu nedenle suyun bir “insan hakkı” olarak kabul edilmesinin temel alınması gerektiğini belirtti.

Su Hakkı Kampanyası’nın bir sonraki önemli etkinliği, 5-6 Kasım 2010’da Diyarbakır Belediyesi’yle birlikte düzenlenecek olan Su Sempozyumu olacak.

Toplantıların Haziran ayı başında duyurulduğu şekliyle isimleri ve konuşmacıları şunlardı:

1 Temmuz, Perşembe, saat: 16:00
Baraj Politikaları; Enerji Sektöründe Özelleştirme ve Su Hegemonyası
Konuşmacılar:
Sebahat Tuncel (İstanbul BDP Milletvekili)
İlker Karayılan ( Küresel Eylem Grubu)
Ercan Ayboğa ( Rosa Luxemburg Vakfı)
Moderatör: Atilla Aydemir (Sosyal Demokrasi Vakfı)

2- Temmuz, Cuma, saat : 09:00
Mücadeleler, Stratejiler ve Alternatifler- Özel Şirketleri Su Hizmetleri Dışında Nasıl Tutacağız?
Konuşmacılar;
Leslie Franke
Osman Baydemir ( Diyarbakır Büyük Şehir Belediye Başkanı)
Guillemo Amorebieta ( ABSA, Arjantin)
Moderatör: Serhat Resul ( Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi)

2 Temmuz, Cuma, saat: 13:00
Su Hakkı – Su Hizmetlerinin Özelleştirilmesinde Mevcut Durum
Konuşmacılar:
Guillemo Amorebieta (ABSA, Arjantin)
Annette Groth ( Alman Sol Parti Milletvekili)
Ümit Şahin (Yeşiller Partisi)
Moderatör: Wasilis von Rauch ( Rosa Luxemburg Vakfı)