Kaynak: Haberler.com, 5 Kasım 2010
‘Su Hakları Sempozyumu’na Katılan Bolivyalı Aktivist Oscar Olivera, Bolivya’da Kürtlerin Varlığından Haberdar Olduklarını ve Verdikleri Mücadeleyi Bildiklerini Söyledi.Diyarbakır’da ‘Su Hakları Sempozyumu’na katılan Bolivyalı aktivist Oscar Olivera, Bolivya’da Kürtlerin varlığından haberdar olduklarını ve verdikleri mücadeleyi bildiklerini söyledi. Olivere, “Suyun özelleştirilmesi demek, kimliğimize, tarihimize, değerlerimize el konulması demektir. Kürdistan’daki durum da böyledir. Sorunlarımız birbirine benzediği için, birbirimize daha çok yakınlaşıyoruz” dedi.
Sosyal Değişim Derneği, Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi, Küresel Eylem Grubu ve Sosyal Demokrasi Vakfı tarafından, Diyarbakır’da ‘Su Hakları Sempozyumu’ düzenlendi. Sempozyuma Siirt Bağımsız Belediye Başkanı Selim Sadak, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanvekili Metin Kılavuz, suyun özelleştirilmesine karşı yürüttüğü mücadele ile tanınan Bolivyalı aktivist Oscar Olivera katıldı.
Dünyada ve Türkiye’de su kaynakları ve iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkilerinin değerlendirildiği sempozyumda konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Metin Kılavuz, suyun kentteki önemini anlattı. Ekolojik dengenin bozulmaması ve doğanın doğal yaşam içerisinde sürmesi için suya müdahale edilmemesi gerektiğini belirten Kılavuz, “Su ve temel gıdalar özelleştirilmemelidir. Bunlara ulaşımın önü açılmalıdır” dedi.
Bolivyalı su kampanyaları aktivisti Oscar Olivera, suyun özelleştirilmesi konusunda ülkelerinde verdikleri mücadele deneyimlerini anlattı. Suyun özelleştirilmesi ve baraj sistemlerine karşı 1 milyon kişi ile uluslararası holdinglere karşı örgütlendiklerini belirten Olivera, yaşanan birçok olaya karşı mücadelelerine karşı kazandıklarını söyledi. Olivera, şöyle dedi:
“Bizler Bolivya’da, Kürtlerin var olduğundan, onların kimlik, kültür mücadelesinin farkındayız. Aslında biz ile Kürtler arasında benzerlikler var. Biz de sizler gibi geçmişte düşmanlara karşı mücadele ettik. Suyu özelleştirmek isteyen gruplara karşı geldik. Su bize Allah’ın verdiği bir hediyedir. Onun için para vermememiz gerekmiyor. Böyle düşündüğümüz için aralarında Dünya Bankası dahil bir çok büyük düşmanla mücadele ettik. Nehirlerimizi, ırmaklarımızı satın almak istiyorlar. Hatta Yağan yağmuru ve bulutlarımızı satın almaya çalışıyorlar. Suyun özelleştirilmesi demek, kimliğimize, tarihimize, değerlerimize el konulması demektir. Kürdistan’daki durum da böyledir. Sorunlarımız birbirine benzediği için, birbirimize daha çok yakınlaşıyoruz. Buradaki yerli insanların mücadeleleri, Meksika’daki yerli insanların özerklik mücadeleleri bizi yakınlaştırıyor. Onurumuz ve saygınlığımız için, kimliğimizi ve kültürümüzü korumak için ortak mücadele etmeliyiz. Su aslında geçmişte sürekli önemli olmuştur. Su doğanındır. İnsan, hayvanlar, dağlar, ovalar su ile sulanmıştır. Bunların hepsi canlı varlıklardır. Su da canlı bir varlıktır. Su özelleştirilmesine bizler karşı çıktık. Bu tekelleşme ve özelleştirmeye karşı, su gibi hareket edelim, mücadelemizi yükseltelim. Suya ilişkin kararları halkların almasını sağlayalım.”
(Doğan Haber Ajansı) 05.11.2010 15:07 [2353785]