Kaynak: Güven Eken, CNTNurk.com, 10 Kasım 2011
Solaklı direnişi bize bir şeyi gösterdi. HES’ler sadece çevrecilerin değil, tüm sivil toplumun meselesidir.
Duydunuz mu? Geçtiğimiz hafta HES şirketlerinden biri işini görmek için Trabzon, Solaklı Vadisi’nin Karaçam ve Köknar köylerine gitmiş. Ne var ki köy halkı şirketi pek hoş karşılamamış. Makinelerin karşısına dikilmiş.“Bu köye giremezsiniz” demiş. “Burası bizim toprağımız, tek zenginliğimiz.”
Para hırsı dinler mi? Dinlemez. Yavuz hırsız ev sahibini bastırmaya kalkmış. Şirket arkasına jandarmayı, polisi toplamış, basmış yaygarayı. “Yasal hakkımı engelliyorlar” demiş. Sonra da aradan çekilivermiş.
Solaklı’nın kadını, genci, yaşlısı, kendi evlatlarıyla karşı karşıya gelmiş. Bir yanda bu ülkenin sade vatandaşları, öte yanda devletin memurları. Olacak iş mi? Jandarma işi gücü bırakmış, köylü kadınları tartaklıyor. Niye? Vali öyle emir vermiş. Neden? HES şirketçiği çok para kazanacak.
Ey demokrasiyi sandık başında mühür basmaktan ibaret sananlar. Alın size tarihi bir imtihan. Geçebilecek misiniz? Trabzon’un Karaçam ve Köknar halkı “satılık deremiz yok” diyor. “HES şirketi deremizi elimizden alamaz” diyor. Bunu anlatmak için HES’e karşı dava açıyor. Yetmiyor, göğsünü iş makinelerine, çevik kuvvete siper ediyor. Var mı bunun başka izanı?
Peki ya demokrasi nedir? Açın ilkokul kitaplarını okuyun. Halkın ülkenin yönetimine katılmasıdır. Halk, her ölçekte ve her an devletin politikalarına yön verme hakkına sahiptir. Karaçam ve Köknar köylülerinin yapmaya çalıştığı gibi. Gerzeliler gibi. Tortumlular gibi. Hasankeyf ve Yuvarlakçay halkları ve Anadolu’nun dört bir yanındaki doğa yıkımına karşı direnen insanlar gibi.
Peki halkı dinleyen var mı? Yok. Ya ne yapıyorlar? HES fiyaskosunun üstünü kapatıp kapatıp konuyu dağıtıyorlar. Mesela birkaç ay önce HES’lerin Bakanı Veysel Eroğlu ne demişti? “Solaklı Vadisi’ni örnek yapacağız. HES’ler ile vadi daha da güzelleşececek.” Alın size güzellik! HES nedeniyle devletin memurları tarafından tartaklanan kadınlar.
Bir de bu işin içindeki ahlaki yıkımı görmezden gelip HES’leri hararetle savunanlar var. Diyorlar ki, “HES’ler güzeldir, hoştur. Hem de yeşil enerjidir. Tezek mi yakalım?” Ben de diyorum ki tabii tabii… Tüm savaşlar “size barış getireceğiz” diye yapılır zaten.
Solaklı direnişi bize bir şeyi gösterdi. HES ve doğa tartışması sadece çevrecilerin değil, kadın, eğitim, sağlık, insan hakları ve tüm konularda çalışan sivil toplumun meselesidir. Türkiye’nin HES tartışması büyümedikçe, demokrasi seviyesi de güdük kalacaktır.
Geçen hafta Solaklı’da birşey daha oldu. HES’lerin takkesi düştü. Kel göründü. HES işi bir darbedir. Halkın iradesine yapılan açık bir darbe. Bu saaten sonra dileyenler kendini “yeşi enerji” fantazisiyle avutmaya devam edebilir. Önemi yok. Zira bu dünyaya kadınları dövmektense, tezek yakmayı tercih eden insanlar lazım.