Kaynak: Haberx, 27 Kasım 2011
Isparta’nın Sütçüler ilçesindeki Yukarı Köprüçay Havzası’nda özel bir şirket tarafından projelendirilen Kasımlar Barajı ve Hidroelektrik Santrali’nin (HES) inşaatı için hazırlıklar devam ediyor.
Su altında kalacak olan Darıbükü köyünde endişeli bekleyiş sürerken havzanın değerlerine dikkat çekmek amacıyla yöre halkı tarafından platform kuruldu.
Baraj projesinin yörenin biyolojik zenginliği ve kültürel dokusunu olumsuz yönde etkileyeceği görüşünü savunan Yukarı Köprüçay Havzası Koruma Platformu Sözcüsü Mahmut Leventoğlu, projenin hayata geçmesiyle bölgede yaşayan insanların da yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalacağını dile getirdi. Türkiye’nin dört bir yanındaki HES projelerinin büyük çoğunun vadilerde yaşayan insanların tepkilerine rağmen inşa edildiğini kaydeden Leventoğlu, ülkenin su kaynaklarının ‘Su Kullanım Hakkı Anlaşmaları’
kapsamında özel sektörün denetimine geçtiğini belirterek, “Zaten giderek azalan su kaynakları üzerinde inşa edilen HES’ler temel insan hakkı olan suyun adil bölüşümünü engelliyor” diye konuştu.
“BÖLGE İNSANSIZLAŞACAK”
Yukarı Köprüçay havzasındaki köylerin büyük çoğunun dokumacılık ve keçi yetiştiriciliğinin tükenmesinin ardından büyük kentlere göç ettiğini anımsatan Leventoğlu, şunları söyledi: “Bölgenin en önemli geçim kaynağı olan küçükbaş hayvancılığın ve orman altı üretimin sona ermesiyle uzun süredir can çekişen bölge insanı, baraj projesiyle birlikte istimlak bedeli karşılığında yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalacak bölge insansızlaşacaktır. Bir yandan yörenin yoksulluğunun ortadan kaldırılması için
havzanın ekolojik zenginliğinden yararlanacak projeler geliştiriliyor, diğer yandan da bu zenginliği tehdit eden adımlar atılıyor.”
“EKONOMİK ÖMRÜ KISA”
HES’lerin Türkiye’nin enerji açığını kapatmak için inşa edildiği görüşünün gerçeği yansıtmadığını öne süren Leventoğlu, ekonomik ömürleri kısa süreli olan bu tür yatırımların yarattığı sosyoekonomik maliyetin, ürettiği enerjiden çok daha fazla olduğunun uzman raporlarıyla da ortaya konulduğunu savundu.
ABD’nin son beş yılda ekonomik ömrünü dolduran yaklaşık 250 barajı yıktığını anımsatan Leventoğlu, “Nehirlerin büyük maliyetlerle yeniden rehabilite edilmeye çalışıldığı bir dönemde Türkiye’nin su kaynaklarını telafisi imkansız biçimde tahrip etmesi anlaşılır bir durum değildir” dedi.
“KÖYÜ TERK ETMEK İSTEMİYORUZ”
Darıbükü köyü Muhtarı Mehmet Avcu ise köylülerin su altında kalması beklenen evleriyle ilgili endişeleri olduğunu belirterek şunları söyledi: “Buradaki yaşlı insanlar başka yere gitmek istemiyor. Su altında kalan evlerimizin yerine köyün yakınlarındaki düzlük araziye yenilerinin yapılmasını istiyoruz. İnsanlar kendi topraklarında huzur içinde ölmek istiyorlar.”