Barajın kapağını ‘örgüt’ler açmış

Kaynak: Birgün, 2 Mart 2012
Adana’nın Kozan ilçesindeki Gökdere Köprü Barajı’nda 24 Şubat’ta gerçekleşen patlamada 3 işçi yaşamını yitirmiş, 7 işçi ise sel sularına kapılarak kaybolmuştu. 7 işçiyi halen bulamayan devlet sorumluları buldu.

Orman ve Su İşleri Bakanı ile DSİ, Adana Kozan’da Sabancı Holding’e bağlı Enerjisa’nın yaptığı barajda meydana gelen patlamanın sorumlusu, suyun özelleştirilmesine karşı çıktığı için Danıştay’da dava açan TMMOB ve Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası.

Cuma günü Adana’nın Kozan ilçesindeki baraj inşaatında gerçekleşen patlamada şu ana kadar 3 işçinin cesedi bulundu. 7 işçi ise halen kayıp. Enerji sektöründeki özelleştirmeler sonrasında, özel sektör tarafından yürütülen santral ve baraj inşaatlarında son yıllarda çok sayıda benzer olay meydana geldi. Adana’da yaşanan olayın ardından basına demeç veren Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu da Gökdere Köprü Barajı’nın bir özel sektör firması tarafından yapıldığını ve bu tür firmaların denetlenmesi gerektiğini söyledi.

ÖZELLEŞTİRMELERDEN BAHSEDİLMEDİ

Eroğlu’nun basına yaptığı açıklamalarda özelleştirme politikalarının vahim sonuçlarına hiç değinmeyerek, kamunun işlevini “denetim”le sınırlandırması bir yana, bu işlevin dahi yerine getirilmemiş olmasının suçunu Danıştay’a ve emek örgütlerine atması dikkat çekti. Eroğlu, Kozan’da gerçekleşen olaydan sonra şöyle konuştu:

“Biz bu konuda dedik ki; bu inşaatların DSİ bir denetlemelik hazırlayarak denetlemesi veya mühendislik, müşavirlik firmaları tarafına denettirmesi lazım. Çünkü geçtiğimiz yıllarda da Kahramanmaraş’ta yanlış bir vananın kullanılması neticesinde vananın patlamasıyla 2 işçi hayatını kaybetti. O da özel sektördü. Biz bunların mutlaka denetlenmesi şart dedik ama hangi gerekçe ile bilmiyorum bu düzenlemeyi Danıştay iptal etti. Dolayısıyla bu su yapılarının denetlenmesi şart diye düşünüyorum. Allah’a şükür DSİ’de şimdiye kadar böyle bir kaza olmadı. Çünkü çok sıkı denetleniyor. Kontrol mühendisi var, müşavirler var, bölge müdürlüğü, genel müdürlük var, yani üçlü bir denetim mekanizması çalışıyor. Ama bu tür kazalar da olabiliyor, geçmiş olsun.”

Eroğlu sözlerini “Bizim düşüncemiz şuydu; HES, baraj, gölet ya da sulama tesis yapan firma bir mühendislik mimarlık denetim şirketi ile çalışsın, o da biz denetleyelim diye bir çalışma yapmıştık. Ama maalesef bir dernek itiraz etti, İdare Mahkemesine dava açtı, Danıştay’da görüldü ve yönetmelik iptal edildi” diye sürdürdü.

Dün konuyla ilgili kuruma yöneltilen eleştirilere yanıt veren bir açıklama yapan Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü de Bakan Veysel Eroğlu’nun izinden giderek, denetim görevinin yerine getirilmemesini Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliği’nin yürürlüğünün durdurulmasına bağladı.

TEK DERTLERİ KENDİLERİNİ AKLAMAK

Açıklamada 1954 yılından beri 706 baraj inşa eden DSİ’nin yaptığı inşaatlarda buna benzer bir kazanın gerçekleşmediği belirtildikten sonra, şu ifadelere yer verildi:

“2003 yılında ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik koşullar ve su potansiyelimiz dikkate alınarak Su Kullanım Hakkı Anlaşması Yönetmeliği yürürlüğe sokulmuş ve hidroelektrik enerji projelerinde özel sektörün önü açılmıştır. Böylelikle özel sektör firmaları hidroelektrik santraller inşa etmeye başlamış ve bunun sonucunda inşa edilen su yapılarının denetlenmesi zorunluluğu ortaya çıkmıştır.”

Aslında DSİ yaptığı açıklamayla sorunun kaynağına işaret etmiş oldu: Barajlar kamu tarafından yapıldığında, yani kâr hırsıyla hareket eden deneyimsiz firmalara yetki verilmediğinde 24 Şubat’taki gibi kazalar gerçekleşmiyor. Ancak DSİ açıklamasında itiraf edilen bu gerçeğin üzerinden atlanarak, 2003’te başlatılan özelleştirme uygulamasının karmaşıklaştırdığı denetim gereksinimiyle ilgili bir yönetmelik hazırlandığı, ancak TMMOB ve Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası’nın başvurusu sonucunda Danıştay’ın yönetmeliğin yürütmesini durdurduğu belirtiliyor:

DENETİMSİZLİK APAÇIK ORTADA

“Bunun üzerine 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun’un 2. maddesiyle 6111 Sayılı Kanunla 4628 Sayılı Kanun’un Geçici 14. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (f) bendine istinaden ve Danıştay’ın ara kararları göz önünde bulundurularak ilgili bakanlıklarla EPDK’nın görüşleri alınarak hazırlanan yeni ‘Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliği’, 13.05.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.”

“Ancak bu yönetmeliğin yürütmesini durdurulması ve iptali talebiyle Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği Derneği ve Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri sendikası tarafından Danıştay’a açılan davalar neticesinde yönetmeliğin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Söz konusu ara kararlar 09.01.2012 ve 12.01.2012 tarihlerinde Genel Müdürlüğümüze tebliğ edilmiştir.”

Yönetmeliğe neden itiraz edildiğine ve Danıştay’ın yürütmeyi neden durdurduğuna değinilmeyen açıklamada, Enerjisa tarafından yürütülen köprü barajı inşaatının da herhangi bir şekilde denetlenmediği şu sözlerle söyleniyor:

“Enerjisa Enerji Üretim A.Ş. projenin denetimi için 13.05.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelik uyarınca ‘Su Yapı’ Su Yapıları Denetim Hizmetleri Ltd. Şti. ile anlaşma imzalamıştır. Fakat yukarıda belirtildiği üzere anılan yönetmeliğin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin ara karar, 09.01.2012 tarihinde Genel Müdürlüğümüze tebliğ edilmiştir.”

“HES projelerinin ve inşaatlarının devam etmesine rağmen yürütmenin durdurulması kararlarıyla HES’lerin inşaatları Su Yapıları Denetim firmalarınca denetlenememektedir. Köprü Barajı ve HES de meydana gelen elim kaza HES inşaatlarının Su Yapıları Denetim firmaları tarafından denetlenmesinin ne kadar önemli olduğunun açık göstergesidir.”

KİM NE DEDİ?

‘Bakan işi bilene bıraksın’

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı tarafından konuya ilişkin olarak yapılan açıklamada, ‘Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliği’nin özel sektöre devrilmesi kararını TMMOB olarak Yargıtay’a taşıdıklarına değinildi.

Danıştay’ın yönetmeliğin yürütmesini durdurarak, yönetmeliğin dayanağını oluşturan Elektrik Piyasası Kanunu’nu Anayasa’ya aykırılık gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne gönderildiği belirtilen açıklamada, “Bir hukuk devletinde iktidar, devletin yürütme fonksiyonunu yerine getirir ve bu fonksiyonu yerine getirirken sınırsız yetkiler kullanamaz” denildi.

Yayınlanan açıklamada bireyin en temel haklarından olan yaşama, çalışma, iş güvenliği ve işçi sağlığını korumakla yükümlü olan devletin, bu hizmetleri kamu eliyle yürütmesi gerektiğine, temel kamu hizmetleri “maliyet” gerekçe gösterilerek özel kesimlere havale edilemeyeceği vurgulanırken, bu durumun Anayasa’ya rağmen yapıldığı ifade edildi.

TMMOB tarafından Eroğlu’na şu şekilde yanıt verildi: “Anayasa ve yasalara aykırı olarak denetim görevini piyasa koşullarına terk eden Bakanlık, “TMMOB dava açtı o nedenle denetimsiz kaldı” diyebilir mi? Ülkemiz hukuk devleti ilkesine bağlı olarak yönetiliyor ise herkesten önce hukuka bağlı olması gereken yöneticiler, dava açma hakkını kullananlara karşı böyle bir ithamda ve eleştiride bulunamaz. Aksine, görevlerini yerine getirmedikleri için kamuoyuna hesap vermekle yükümlüdürler.

Bakana ve DSİ Genel Müdürüne tavsiyemiz; ölümlerin ve yanlışlıkların sorumluğunu üzerlerine alıp, görevini bu işi yapabilecek olanlara bırakmalarıdır.”