HDK,”Su Gaspını Durdurun, Su Bir Yaşam Hakkıdır”

Kaynak: Gazate Balıkesir, 24 Mart 2012
Yeni Anayasa’da “Suyun bir yaşam hakkı” olduğu yer almalıdır.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 3. Bölge Genel Meclis Üyesi İkbal Polat tarafından verilen yazılı basın açıklamasında, “Bilim insanları her geçen gün İklim değişikliği ile ilgili rakamları devletlerin ve toplumların bilgisine sunuyorlar. Yerkürede 1 derecelik artışın nelere yol açacağı, ekosistemi nasıl etkileyeceği anlatılıyor. Eriyen buzulların yol açacağı tuzlu sulardaki artış tatlı suların hem yer altı hem de yerüstü kaynaklarını etkileyecek. Önümüzdeki yüzyılın en önemli yaşam varlığı su olacak.” denildi.

Konu üzerine ne küresel ne de yerel boyutta hiçbir önlem alınmadığını belirtilen açıklamada, “Suyun ticarete konu olabilecek bir ihtiyaç değil doğrudan ekosistemi ilgilendiren bir yaşam hakkı olduğuna dair bilinç gelişmiyor.” şeklinde görüş bildirildi.

Bursa, Yalova, Çanakkale, Balıkesir illerinden oluşan 3. Bölgenin de , su kaynakları açısından oldukça zengin olduğu ayrıca bölgenin termal su kaynakları önem arz ettiği ve Türkiye’nin önemli sulak alanlarının bu bölgede yer aldığının ifade edildiği açıklamada, “İznik, Uluabat, Manyas, Susurluk gibi, Bursa’da Uludağ’da, Balıkesir ve Çanakkale’de Kaz Dağları’nda, Yalova’da Samanlı Dağları’nda çok önemli içme su kaynakları bulunuyor.

Bölgemiz, merkezi idare ile yerel yönetimlerin mevcut su ve kentleşme politikaları yüzünden kuraklaşmakta ve su gaspı yaşanmaktadır. İşsizlerin, işçilerin, çiftçilerin, kadınların, çocukların, yoksulların, yerel halkların suya erişim hakları gittikçe daha zorlaşmaktadır.

Sanayide kullanılmak üzere fabrikalar içinde kaçak kuyular açılırken, üretimde kullanılarak kimyasal atıklarla kirletilen su da aynı kuyulardan yeraltına boca ediliyor. Yasalardaki ceza hükümlerine karşın dere ve deniz gibi su kaynakları herkesin gözü önünde kirletiliyor, yetkili makamlar üzerine düşen görevi yerine getirmiyor.

Özel Su şirketleri başta Uludağ olmak üzere bölgedeki dağlık ve ova alanlarındaki su kaynaklarını kontrolsüzce çekerek ekosistemi tehlike altına sokuyor. Çanakkale ve Balıkesir’deki Kaz dağları’nda maden aramalarında kullanılan siyanür su kaynaklarımıza zarar veriyor.

Bölgemizdeki derelerimiz üzerine yapılan HES’ler ve su kullanım anlaşmaları ile suyun yönü değiştirilerek toprağın ve çiftçinin geleceği ile oynanarak doğal çevreye zarar veriliyor. Ayrıca yapılması planlanan Gebze-İzmir otoban yolu bölgenin sulak alanları üzerinde ciddi tehdittir.

Via Campasina bu yıl yayınladıkları Su Deklerasyon’unda şöyle diyor: “Toprak gaspı süreci, su gaspı ile yakından ilişkilidir. Su gaspı, yerüstü ve yeraltı sularının akış yönünü değiştirir ve su arzının monopolizasyonuna yol açar.

Su sistemleri hakkında bütün ekosistemi dikkate alan yerel ve geleneksel bilgiler binlerce yıldır varolmuştur. Devlet politikaları ve su yasalarının bu bilgileri tanıması ve onlara saygı göstermesi gerektiğine inanıyoruz.”

Su; köylüleri, çiftçileri, balıkçıları, işçileri, göçmenleri, orman köylülerini, kadınları, gençleri, tüketicileri, kentlileri kısacası toplumun her kesimini yakından ilgilendirdiği kadar doğadaki diğer canlıları ve de toprak anayı da ilgilendiriyor.

Halkların Demokratik Kongresi olarak sizleri, toprak ana ve tüm canlıların su hakkının gaspını durdurmak üzere birlikte “Su Adaletini ve Demokrasisini” kurmaya çağırıyoruz.”denildi.

DERYA TİTİZ