Kaynak: Deutsche Welle Türkçe, 22 Mart 2012
Bugün, Dünya Su Günü. Dünyada bir milyar insan temiz içme suyundan yoksun iken içme suyu ve enerji temini için kurulan barajlar da çevreciler tarafından eleştiriliyor. En çok eleştirlenlerden biri ise Ilısu Barajı.
Birleşmiş Milletler tarafından kısa bir süre önce açıklanan rapora göre yaklaşık bir milyar kişi, temiz içme suyundan yoksun. Her yıl 1,5 milyon çocuk kirli ve mikroplu suyla bulaşan hastalıklar sonucu can veriyor. İklim değişikliği, dünya nüfusunun hızla artması ve sanayi tesisleri gibi faktörler nedeniyle suların giderek daha da kirlenmesi, yakın gelecekte dünyadaki temiz su ihtiyacının had safhaya ulaşması anlamına geliyor. Diğer yandan insanların içme suyu ve enerji ihtiyacını karşılamak için kurulan devasa barajlar ise çevreciler tarafından sert bir biçimde eleştiriliyor.
‘Ilısu’yu durdur’ kampanyası
Yaklaşık 6 bin yıllık bir kültürel miras niteliğindeki Hasankeyf’i sular altında bırakacak olan Ilısu Barajı’na karşı yapılan yoğun protestoların ardından, Almanya, İsviçre gibi ülkelerin yanısıra Avrupa’dan çok sayıda banka ve firma, projeye verdikleri desteği geri çekti. Ancak Türkiye bir süre sonra baraj inşatına tek başına devam etmeye başladı.
“Stop Ilısu – Ilısu’yu durdur” kampanyasının Avusturya sözcüsü Ulrich Eichelmann, bu barajla Dicle nehrinin yaklaşık 400 kilometresinin ve birçok nehir kolunun tahrip edileceğini ifade ediyor. Eichelmann, Hasankeyf’in yanı sıra yaklaşık 200 arkeolojik buluntunun da sular altında kalacağını ve 100’e yakın balık türünün yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacağını kaydediyor. Eichelmann, Ilısu projesini “Pervasız bir kibirlilik saplantısı” olarak değerlendiriyor ve “Bu projeyi durdurmak için yeni standartlara ihtiyaç yok, zira Dünya Baraj Komisyonu (WCD) 1990’ların sonunda gerekli önerilerini yaptı” diye konuşuyor ve ekliyor: “Öneriler harikaydı. Toplam 10 öneri geldi. Bir baraj inşa edilmek isteniyorsa 5 sosyal, 5 de çevre faktörünün dikkate alınması gerekiyor. Bunlardan ilki, ‘Bu bölgede mutlaka bir baraj yapılmalı mı ya da bunun alternafi yok mu?’ diye düşünmek gerek. Eğer yapılacaksa bundan olumsuz etkilenen çevre sakinleri de projeye dâhil edilmeli. Bu Ilısu’da sanki yapılıyormuş gibi gösteriliyor ancak gerçekler çok daha farklı. Bu proje, en eski standartlara göre inşa ediliyor ve idda ediyorum ki bu standartlar 1990’ların standartlarından bile çok daha kötü. Çünkü o yıllara kıyasla, baraj projeleri giderek büyüyor.”
“Nehirler yaşam için var, barajlar için değil”
Türkiye’den geçiyoruz Fransa’ya… “Nehirler yaşam için var, barajlar için değil” diye slogan atıyor göstericiler… Fransa’nın Marsiya kentindeki ana tren garının önünde toplanan çevreci protestocular, ardından garın önündeki merdivenlerden yuvarlanıp, kendi kurdukları baraj setinin önünde ölü gibi uzanıyorlar. Baraj karşıtı protestocular bu devasa projerin yeşil enerji üretmediğini öne sürüyor. Birçok çevreci aktiviste göre, baraj projeleri ormanların katledilmesine, nehirlerdeki suyun azalmasına ve buna bağlı olarak da birçok balık ve canlı türünün yok olmasına neden oluyor. Ayrıca çevre örgütleri, dünya çapında 80 milyona yakın kişinin baraj kurulacak bölgelerden göçe zorlandığını öne sürüyor.
Çevre örgütleri, baraj ve bentleri daha çevre dostu inşa etmek için yapılan son girişimleri de yetersiz buluyor. Örneğin 2011 yılında hükümetler, çeşitli sivil toplum ve kalkınma örgütleri ile su sektöründeki bazı işletmelerin ortak kararlaştırdığı Hidro-enerji Sürdürülebilirlik Değerlendirmesi Protokolü (HSAP) gibi. Uluslararası Hidro-enerji Birliği’nin (IHA) girşimi ile düzenlenen ve yasal bağlayıcılığı olmayan bu protokol, küresel baraj standartlarını belirliyor.
Fransız çevre örgütü Les Ami de la Terre’in sözcüsü Rancon Monabay, bu protokolü sert bir biçimde eleştirenlerden biri. Monabay “Öncelikle bunlar çok zayıf standartlar. İkinci olarak ise baraj projelerine not verenler zaten bu barajları inşa edenlerin kendisi. Ve üçüncü olarak da zaten var olan bazı standartları daha da düşürmeye gerek yok. Yani önümüzde muazzam büyük sorunlar bizi beklerken, bu standartlar kesinlikle yetersiz kalıyor” diye konuşuyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Michaela Hoegen / Çeviren: Başak Demir
Editör: Murat Çelikkafa