Kaynak: Radikal, 13 Mart 2012
Yarın ‘Dünya nehirleri eylem günü.’ ‘Nehirler özgür aksın’ sloganıyla bu yıl 15’incisi kutlanacak olan günün amacı nehirlerin önemine dikkat çekmek.Bu kapsamda en az 30 ülkede 50’den fazla etkinlik gerçekleşecek. Etkinliklerden biri Fransa’daki Dünya Su Forumu’nda. Farklı bölgelerden gelen eylemciler geleneksel giysileri ve nehirlerle olan bağlarını gösteren objelerle akan bir nehri canlandıracak. Nehrin önüne sembolik bir baraj geçmesi ve sonra da barajları ‘yeşil’ enerji ve iklim değişikliği için çözüm olarak sunan anlayışa tepki olarak baraj yeşile boyanacak. Türkiye’de ise Hasankeyf’te bir basın toplantısı gerçekleştirecek, Hasankeyfliler neden Hasankeyf’ten gitmek istemediklerini açıklayacak.
Nehirlerin de kökleri vardır. Bir nehrin kökleri, dağların zirvelerinden süzülen küçük derelerdir. Kar ve yağmur suları, eğimin etkisiyle, dağlardan süzülür ve küçük dereleri oluşturur, dereler buluşur, büyür. İçindeki su ve çevresindeki hayat artar. Derken, dereler birleşerek nehri oluşturur. Nehir, dağlardan topladığı suyu ve tortuları denize taşır. Tatlı su ve tortularla, nehrin döküldüğü deniz ya da gölde de hayat yeşerir. Nihayetinde, denizdeki ya da göldeki su buharlaşır, kar ve yağmur şeklinde dağlara düşer. Ve nehir, yeniden doğmuş olur.
Nehirler, bu varoluşları nedeniyle kusursuzdur. Yarattıkları şey, yaşamın ta kendisidir. Derelerin akmadığı dünyada yaşam da durur. Bugün Türkiye’de nehirlerle ilgili yaşananlar dünyada nehirlere yönelik katliamın en dramatik örneklerini teşkil ediyor… Biyolojik çeşitlilik ve zenginlik bakımından en şanslı coğrafyalardan olan Anadolu, nehirler üzerindeki baskı ve şirketlere para kazandırmaktan başka amacı olmayan politikalar yüzünden bu zenginliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.
Türkiye’de, 2023’e kadar 1738 adet baraj ve HES, ilaveten 2000 sulama ve içme suyu barajı yapılması planlanıyor. Türkiye’de HES veya baraja dönüşecek nehir uzunluğu 10 bin kilometre. 2023’te Türkiye’de özgür akan tek akarsu dahi kalmayacak. Bu akarsuların hemen hepsi şirketlerin malı olacak ve yaşamın kaynağı olma özelliklerini kaybetmiş olacaklar. Türkiye’de biyolojik çeşitliliğin (İnsan dahil tüm canlılar) yüzde 90’ına yakınını barındıran 305 Önemli Doğa Alanı’ndan 185’i HES ve barajların tehdidi altında. Bu alanlar dönüşü olmayacak şekilde yok olmak üzere. Yanlışların dayanağı “Su boşa akıyor” sözü. Oysaki nehirlerin, derelerin boşa aktığını söylemek, balıkların boşa yaşadığını, suyun aktığı yerden bitkiler boşuna filizlendiğini, canlıların boşuna hayat bulduğunu, milyonlarca yıldır doğanın işleyişinin boşuna olduğunu söylemekle aynı şey.
Nerede, ne kadar su var?
Dünya su varlığı 1,4 milyar km³’tür. Bu suyun yüzde 97.5’i tuzlu sudur. Toplam su varlığının sadece yüzde 2.5’i tatlı sudur. Bu suyun yüzde 68,9’u kutuplarda ve yüksek bölgelerde sürekli don olarak, yüzde 30,8’i ise toprak nemi ve yer altı suyu olarak bulunur. Dünya su varlığının sadece yüzde 0.3’ü nehirlerde ve göllerde bulunur (UN, 2000)