Kaynak: Wired, Frederick Kaufman, sayı: 490, 25 Ekim 2012, Dünyada Himalayalar’dan Büyük Ovalar’a kadar, temiz su tükenmeye başladı. Bu durum 21. yüzyılın en büyük çevre ve insanlık sorunu olma yolunda ilerliyor: İnsanlar suyu doğanın yenileyebileceğinden daha hızlı tüketiyor.
Bazı insanlar su krizine çözüm olarak özelleştirmeyi gösteriyor. Ama gıda gazetecisi Frederick Kaufman’ın da aralarında bulunduğu diğerleri, bu çözüm önerisinin felaketin reçetesi olduğunu söylüyor. Ekim ayında Wiley tarafından yayınlanan Bet the Farm: How Food Stopped Being Food kitabının yazarı Kaufman gıda fiyatlarının yakın geçmişini modern finans tarafından yaratılan sorunlara bir örnek olarak gösteriyor.
Çiftçilerin ve riskleri engellemeye çalışan tarım endüstrisi üyelerinin onayıyla, gıda pazarları 1990lı yıllarda finans endüstrisine açıldı. Kısa süre sonra pazar beklendiği şekilde çalışmayı bıraktı. Kaufman “Gıda fiyatlarının son beş yılda normalden üç kat daha pahalı hale geldiğini gördük. Normalde bu üç kat fiyat artışını ancak bir yüzyılda görürdük” dedi. “Ve bunun nedeninin bir parçası da gıda pazarlarındaki yeni çeşit meta spekülasyonu.”
Son beş yılda gıda fiyatları çıldırdı; üç kere yaşanan ani artışın yanı sıra gıda fiyatları sürekli yükselmeye devam ederek, küresel gıda kıtlığına ve toplumsal huzursuzluğa yol açtı. Çok sayıda ekonomist ve bazı bilim insanları gıda fiyatlarının suçunu spekülasyonlara attılar.
Frederick Kaufman Harper Dergisi, the New Yorker, the New York Times Dergisi ve Wired için yazılar yazdı. En yeni kitabı Bet the Farm: How Food Stopped Being Food Ekim ayında yayımlandı.
24 Ekim’de Nature dergisinde yayınlanan bir makalede Kaufman “Wall Street’in suya susuzluğu” adını verdiği olguyu şöyle tanımlıyor: İpoteğe dayalı mortgage sisteminin çöküşü ve 2008 finans krizine neden olan aynı araçları kullanarak suyu da gıda gibi bir metaya dönüştürmeye çalışma çabası.
Kaufman, insanlığın %80’inin ve yaşamın temel bileşeni olarak bütçeye uygun ve istikrarlı su arzına bağlı yaşayan herkesin risk altında bulunduğunu söylüyor.
Wired, Kaufman ile korkuları hakkında bir söyleşi gerçekleştirdi.
Wired: Gıda türevleri ilk olarak 2008’de icat edilmedi. Fiyat artışları neden şimdi yaşanıyor?
Kaufman: 2008’de dünya tarihindeki en iyi buğday hasadını yaptık. Aynı zamanda fiyatı da her zamankinden daha yüksekti. Tacirler biyoyakıtın bu artışa neden olduğunu söyledi. 2010’da ve 2012’de ise durumun tamamen kuraklıkla ilgili olduğunu söylediler.
Ancak vadeli işlemler piyasasına bakarsanız yeni bir dengesizlik görüyorsunuz. Spekülasyon ve fiyat riskinden korunmak isteyen yatırımcılar arasında daha eşit bir dağılım vardı. 1990’lar boyunca yeni gıda türevleri üretildi, ve 2008’deki finans krizinden sonra ne yapılacağı bilinmeyen çok miktarda nakit para vardı. Hisse senetlerine, nakde, bonoya, dövize ve ipoteğe dayalı menkul kıymetlere güvenmeyi bıraktık. Büyük fonlar parayı oraya yatırdı ve aynı zamanda yüksek hızlı ticaret, anlık ticaret, bilgisayarlı ticaret gibi başka tekniklerin de uygulamaya konulduğunu gördünüz.
Wired: Ve bu, gıda piyasalarının işleyiş şeklini mi değiştirdi?
Kaufman: Şu anda %80’i spekülasyon olan bir pazara bakıyorsunuz, Pazar teknik olarak yalnızca birkaç insan tarafından anlaşılabilmiş durumda ve ürün pazarlarında içerden bir ticaret yasası yok. Bu da gıda spekülasyonu üzerinde bütün çılgın etkilerini gösteriyor. 1990 normlarının iki standart sapma üzerinde fiyat dalgalanmaları görüyoruz.
Sanırım çoğu insan gıda sisteminin tamamen endüstrileştiğini anlıyor. Bunun arkasında tamamen başka bir adım var. Gıdanın endüstrileşmesi şimdi finansal hale getirildi.
Wired: Su konusuna etkileri nelerdir?
Kaufman: Su değerli bir şey haline geliyor ve pek çok şekilde net bir ürün seçimi olarak görülüyor. Senegal’den, Volga’dan ya da Mississippi’den geliyor olması önemli değil: önemli olan mübadele edilebilir, parayla değiştirilebilir olması.
Her gün daha fazla insanın su için, su hakkı için pazarlık ettiğini görüyoruz. Ayrıca temiz su için talebin çok arttığını ve arzın düştüğünü görüyoruz. Himalaya boşaltma havzası eskiden olduğu gibi çalışmıyor. Musonlar her zaman olduğundan daha düzensiz. Gerçek bir kıtlık sorunu var ve çok büyük bir talep var. Su için birbiri ile yarışacak, daha fazla para verecek pek çok insan var.
Wired: Suyun ticareti yapılan bir metaya dönüşmesine ne kadar kaldı?
Kaufman:Henüz değil, ancak model hazır. Avustralya Menkul Kıymetler Borsası’nda suyun ticaretine yönelik tam bir sistem var ve uygulamaya koymaya hazır. Bu sistem Tayland Mekul Kıymetler ve Borsalar Komisyonu ve Delhi Borsası’nda da projelendirildi. Teksas’ta da Rio Grande için yapılması düşünülüyor.
Bunun gibi pek çok sistem var, ancak henüz hiçbiri uygulamaya konulmuş değil. Bu nedenle bu makaleyi yazdım. Su fiyatları konusunda küresel bir arbitraj olursa, gıda fiyatlarında da gördüğümüz gibi ciddi bir tahribat ya da daha fazlası olabilir. Türevlerde küresel piyasalarda 648 trilyon dolar var. Bu bir canavar. Buna suyun da katılmasını istiyor muyuz? Türevlerin ipoteğe dayalı mortgage sistemine ne yaptığını gördük. Aynı şeyi su için de yapmalarını istemiyoruz.
Wired: Bunun olmasını nasıl engelleyebiliriz?
Kaufman:Bu yasama ya da düzenleme ile ilgili bir durum. Şöyle diyeceksiniz: “Bunun gerçekleşmesine izin vermeyeceğiz.” İşte bu kadar basit. İnsanlar pazarların insanlar tarafından yaratıldığını ve sıkı düzenlemeler yapıldığında en iyi çalıştığını unutuyorlar. Görünmez bir elin varlığı sadece kurgu.
Wired: Makalede, iyi su yönetimine örnek olarak Almanya’daki Ruhr Bölgesel Derneği’nden (Ruhr Regional Association) bahsediyorsunuz. Ne yapıyorlar?
Kaufman: Bir su parlamentosu var; paydaşlar burada biraraya geliyor, bu konuda konuşuyorlar. Bu verimsiz olabilir mi? Evet. Çirkin olabilir mi? Evet. Siyasette olabilecek suistimaller var mıdır? Evet. Ama bu demokrasinin kendisi. Bu suyun bundan sonra önündeki yol. Bunu parlamenter bir sürece dönüştürebiliriz. “Pazar bunun çaresine bakar.” demek yerine, asıl paydaşlara gitmeli ve o kirli sözcüğü kullanmalıyız: siyaset.
Wired: Bu sorunda bilimin rolü nedir?
Kaufman: Bilimin su verimi ve su kullanımı konularında bir rolü var. Tarım suyun en çok kullanıldığı alan ve bilim damla başı ürün oranını keşif için mükemmel bir araç: o iklimde, o günde, o miktarda buharlaşmada, bitkilerimiz için ne kadar kullanmaya ihtiyacımız olduğunu hesaplayabiliriz. Ayrıca genel koruma, kuyu, rezervuar ve baraj teknolojileri var. Adil ve eşit dağılımı artırmak için bilimi kullanabileceğimiz yollar var. Ruhr’da işlerin nasıl yürüyeceğini hesaplayan bir grup su uzmanı var.
Ayrıca bilim insanları için de “Bu gezegende ne kadar gıda kaldığını, bu gıdanın nasıl hareket ettiğini, insanların bu gıdayı nasıl tükettiklerini, bunu kimin işlemeye ihtiyacı olduğunu” söyleyebilmek iyi bir şey. Bu oldukça karışık bir sorun. Kaliforniya ve Avrupa’da, yaşam döngüsü analizleri yapan ve gerçek maliyetleri anlamaya çalışan bilim insanlarının olduğunu görüyoruz.
Ayrıca bilimin pazarları anlama konusunda da rolü var. Eğer Yaneer-Bar-Yam ve New England Karmaşık Sistemler Enstitüsü’ne (New England Complex Systems Institute) bakarsanız, yapmaya çalıştıkları şey bu ekonomik sorunları karmaşık sistemler bağlamında algılamaktır.
Bir karmaşık sistem modeli yaşayan bir organizmadır. Yaşayan bir organizma için ideal durum dengedir. Eğer 19. ve 20. yüzyıllarda gıda ürün pazarlarına bakarsak, denge görürüz. Ama şimdi gördüğümüz şey dengeden tamamen uzak. Bilim insanları “Burada formu bozulmuş bir karmaşık sistem var. Bunu ne etkiledi?” diyebilir. Ve bu durumda bu para.
Çeviren: Emel Türker