Kaynak: Haberlink, 11 Ocak 2013
Kamuoyunda ‘Yurttaş Kazım’ olarak bilinen ve HES’lere karşı mücadele edebilmek için ahırında beslediği ineği satarak, banka kredisi kullanan 67 yaşındaki Kazım Delal’in, Rize’nin Salarha Vadisi üzerinde yapımı planlanan Ambarlık HES’e karşı açtığı davanın duruşması Rize İdare Mahkemesinde yapıldı.
Duruşmada Kazım Delal’e destek vermek için Rize Adliyesi önünde toplanan yaklaşık 70 kişi, duruşmayı izleyerek sonrasında yapılan basın açıklamasına katıldı.
Rize’nin Küçükçayır (Andon) Köyü’nde Kazım Delal’in ilk bilirkişi incelemesi ücreti için ineğini sattığı, ikincisi için de banka kredisi kullanmak zorunda kaldığı hidroelektrik santrali (HES) projesine karşı açtığı davanın duruşması Rize İdare Mahkemesi’nde görüldü.
Vatandaş Mustafa’dan Yurttaş Kazım’a Destek!
Rize İdare Mahkemesinde görülen duruşmaya Kazım Delal ve arkadaşlarının yanı sıra, davanın avukatlığını üstlenen Derelerin Kardeşliği Platformu’nun (DEKAP) gönüllü avukatlarından Remzi Kazmaz ile Yakup Okumuşoğlu da katıldı. Başta DEKAP olmak üzere, Fındıklı Derelerini Koruma Platformu, TEMA Vakfı Rize Temsilciliği, ÖDP Rize il örgütü ve bazı CHP üyeleri, Güneysu Çevre Platformu, Senoz Vadisi Koruma Platformu, Çay Üreticileri Sendikası, Salarha Deresi Çevre Koruma Derneği, Fırtına Vadisi Platformu, Hemşin ve Çamlıhemşin Platformları, Vatandaş Mustafa olarak bilenen Mustafa Yıldızdoğan da katıldı.
Rize’nin kent merkezi ile birlikte 10 ilçede yaşayan 300 bin kişinin ihtiyacını karşılayan içme suyu tesislerinin de bulunduğu Salarha Vadisi üzerindeki Küçükçayır Köyü’nde yapımı planlanan 9,9 megavat kurulu gücündeki Ambarlık 1-2 Regülatörü ve HES projesi için dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı, “Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir” kararı verdi. Bu karar üzerine köyde yaşayan 67 yaşındaki Kazım Delal, kararın iptali istemiyle Rize İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Delal, dava kapsamında yapılacak bilirkişi incelemesi için mahkemenin talep ettiği 4 bin 500 lira masrafı ise ahırındaki ineğini satarak ödedi. Rize İdare Mahkemesi, bölgede yaptığı bilirkişi incelemesinin ardından Bakanlığın verdiği “ÇED gerekli değildir” kararını iptal etti.
İkincisinde Bankadan Kredi Çekti
Ancak ilk mahkeme sonuçlanmadan önce, dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı aynı proje için ‘ÇED gerekli’ kararı verdi. Önceki dava sonuçlanmadan devam eden ÇED sürecinin ardından Bakanlık, firmanın hazırlattığı ÇED raporunu onayladı. Kazım Delal bu kez de bakanlığın verdiği bu kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle yeniden dava açtı. Davada yürütmeyi durdurma kararı veren mahkeme, Kazım Delal’den yeniden yapılacak bilirkişi incelemesi için 4 bin 500 lira ödemesini istedi. Delal, paranın bir kısmını eşinin birikimlerinden sağladı, biraz da banka kredisi çekerek bilirkişi harcını yatırdı. Yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda mahkeme “yürütmenin durdurulması” kararını kaldırdı.
Rize İdare Mahkemesi’nde davanın bugün görülen duruşmasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri savunmalarını yaptı, projenin içme suyu membasında bulunmadığını öne sürerek davanın reddini talep etti.
Rüşvetin Belgesi Mahkemede!
Duruşmada konuşan davanın avukatlarından Remzi Kazmaz, Bilirkişi İncelemesinin sağlıksız hava koşullarında ve bölgenin tam anlamıyla incelenmeden yapıldığını, raporun eksik ve hatalarla dolu olduğunu belirterek; ÇED Olumlu Raporu veren bakanlığın kendi karar ve çalışmalarından, diğer bakanlıkların uygulama ve kararlarından habersiz olduğunu belirterek mahkemeye çeşitli belgeler sundu. Bölgenin içme suyu havzası olduğunu ve vadi üzerinde 12 ayrı HES projesi bulunduğunu kaydeden Kazmaz, Rize Belediyesi ile bölgeden içme suyu temin eden diğer belediyelerin de davaya müdahil veya tanık olarak katılması gerektiğini vurguladı. Kazmaz ayrıca, daha önce kamuoyunda geniş yankı uyandıran ‘Rüşvet Protokolü’ belgesi ile Bakanlar Kurulu’nun bölgedeki heyelanla ilgili rapor ve kararını da mahkemeye sundu.
“Aya Merdiven Bile Yaparlar!”
Davanın avukatlarından Yakup Şekip Okumuşoğlu ise savunmasında HES projeleri ile ilgili sınırlı bir alanda çevresel değerlendirme yapıldığını oysaki Danıştay kararlarında da görüldüğü üzere havzanın bütüncül ekolojik değerlendirilmesinin yapılmasının gerekli olduğuna vurgu yaparak şunları söyledi: “Hazırlanan HES projeleri ve verilen “ÇED olumlu” raporları ile bu ülkede artık her şeyin yapılabileceğine kanaat getirdim. Öyle ki “aya merdiven, Niagara şelalesine santral hatta Karadeniz’in ortasından deniz dolgusu ile Romanya’ya yol bile yapabilirler. Ama bu projelerin ne gibi bir çevresel etkileri olacağı derinlemesine incelenmiyor. Sınırlı bir değerlendirme içeriyor. Havza bazında ekosistem değerlendirmesi şart! Google Earth üzerinden dere tespit edip gelip üzerine HES inşaatına başlanıyor. Bu vadide yaşayan, havasını soluyan, ağacını sevenlere sorulmuyor. Vadide yaşayan Kazım Delal’e fikrini soran yok. Ortaçağ döneminde derebeyleri vardı. Şimdi bunların yerini çok uluslu şirketler yani su efendileri aldı.”
Duruşma, davaya müdahil olan HES firmasının avukatları ile bakanlık yetkililerinin çeşitli savunmaları ve Delal’in avukatları Kazmaz ile Okumuoğlu’nun mahkemeye sunduğu belgelerle ilgili değerlendirmeleri ile devam ederken; yaklaşık 2 saat süren duruşma, Mahkeme Başkanı’nın duruşmayı bitirdiği ve kararın önümüzdeki günlerde açıklanacağı uyarısı ile sona erdi.
İçme Suyu Havzasında 12 Ayrı HES Projesi!
Salonun tıka basa dolu mahkeme sonrasında yapılan bir basın açıklaması yapan davanın avukatlarından Remzi Kazmaz, davanın HES’lere karşı yapılan mücadele için örnek bir dava olduğunu vurgulayarak; “Burada asıl olan su mücadelesidir. Rize’nin içme suyunun sağlandığı Salarha Vadisinde 12 ayrı HES projesi var. İçme sularına dahi göz koyanlar, buradaki yurttaşların direnişini ve kararlılığını göz ardı etmiş. Ayrıca ilgili bakanlıklar burada kendi aldıkları kararları ve diğer bakanlıkların kararlarını da görmezden gelmiş. Söz konusu bölgede Bakanlar Kurulu’nun heyelan kararı var, çeşitli bakanlıkların raporları var. Bölgede Andon içme suyu projesi var ve ayrıca turizm bölgesi olarak da ilan edilen Andon Ilıcaları da bu bölgede. Ambarlık HES projesi için daha önce de bakanlığı vermiş olduğu ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararına dava açmıştık. Mahkeme bu kararı iptal etti. Ardından bu dava sürerken bakanlık bu kez firma değişikliğine gidilen proje için ÇED gerekli kararı verdi ve projeyi alan yeni firmanın hazırladığı ÇED Raporunu onayladı. Biz bu ÇED Olumlu Raporuna da dava açtık. Mahkeme önce yürütmeyi durdurdu, sonra da Bilirkişi İncelemesinin ardından, firmanın eksiklerini tamamladığı gerekçesiyle bu durdurma kararını kaldırdı. Şimdi de davanın duruşması yapıldı. Bu davanın başından itibaren hukuk anlamında çok ilginç gelişmeler yaşadık” dedi.
Dava sürecinde İdare Mahkemesi heyetinin tamamen değiştirildiğini ve davayı açan başta Kazım Delal olmak üzere diğer yurttaşlara çeşitli baskı ve tekliflerde bulunulduğunu anlatan Avukat Kazmaz, HES projeleri için mutlaka bir araştırma komisyonu kurulması gerektiğini de vurguladı.
Kazmaz, zamanın Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilen ÇED Gerekli Değildir kararının iptali için açılan ilk dava sürecinin sonuna yaklaşırken; söz konusu HES projesinde firma değişikliğine gidildiği ve aynı zamanda ÇED süreci başlatıldığına dikkat çekerek; “Bakanlık, yargı süreci devam eden bir proje için yeniden işlem tesis etti ve süreç başlattı. Ayrıca hukukun arkasından dolaşılarak firma değişikliğine gidildi. Bakanlığın bu kararı mahkeme tarafından iptal edilirken; Bakanlık bu kez aynı proje için ÇED Olumlu Raporu verdi. Açtığımız dava sonrasında Mahkeme bu kez ÇED Olumlu Raporunun yürütmesini durdurdu. Bilirkişi incelemesi olumsuz hava koşulları nedeniyle 2 kez ertelenirken, baskın gibi bir Bilirkişi İncelemesi yapıldı ve yaşananları bütün kamuoyu gördü. Kaldı ki hazırlanan Bilirkişi Raporunda bölgenin bütün özellikleri neredeyse görmezden gelindi. Formalite olsun diye hazırlanmış bir raporla Mahkeme, ‘Yürütmeyi Durdurma Kararını’ kaldırdı. İtirazlarımız ve itirazlarımızdaki gerekçeler hiç dikkate alınmadı. Ortada hukuku geri plana iten gelişmeler var. Biz yine de hukukun üstünlüğüne ve yargının bağımsızlığına olan inancımızla çalışmalarımızı sürdürüyoruz! Mahkemenin vereceği karar önemli sorumluluklar doğuracak! Hem mahkeme heyeti, hem bilirkişi heyeti ve hem de bizler için” diye konuştu.
Özellikle Bilirkişi Raporu’nun eksik ve noksanlıklarla, hata ve kusurlarla dolu olduğunu, adeta gelişigüzel hazırlandığına dikkat çeken Kazmaz, Rize kent merkezi ile birlikte 26 köy ve 9 belediyenin içme suyu bu vadiden sağlandığını ve ayrıca bölgede başka içme suyu projeleri de bulunduğunu ve bunların dikkate alınmadığına vurgu yaptı.
Gerekirse AİHM’ye Kadar Gideceğiz!
HES projesinin yapılacağı bölgenin aynı zamanda heyelan bölgesi olduğunu, bunun da Bakanlar Kurulu Kararları ve bilimsel raporlarla ortaya konulduğunu, Ayrıca Andon İçmelerinin bulunduğu bölgenin Turizm Alanı ilan edildiğini anlatan Avukat Kazmaz, “Düşünün bir kere, devletin kurumlarının birbirinden haberi yok! Birinin yaptığından diğerinin haberi yok. En ilginç olanı ise bunların bilimsel raporlarla ortaya konulmasına ve belgelerle mahkemeye sunulmasına karşın mahkeme heyetinin de aynı iletişimsizlikle hareket etmesidir. Dava sürecine bakıldığında bu durum açıkça görülmektedir. Bu nedenle bu dava bizim ve aynı zamanda HES projelerindeki hukuksuzluklar açısından önemli bir davadır! Biz de bunları anlatacağız. Bu süreçte ne kadar hukuksuzluk ve kurum ve kuruluşlarda görevi ihmal ve suiistimal eden herkesi ve gelişmeleri kamuoyuna anlatacağız. Bunun vebal ve sorumluluğunu kimse kaldıramaz. Biz buradan beklediğimiz yönde bir sonuç alamazsak AİHM’ye kadar gideceğiz. Ama biz hukukun üstünlüğüne ve ülkemizdeki yargının bağımsızlığına hala güveniyor ve inanıyoruz” dedi.
“Cennetimizi Cehenneme Çeviriyorlar!..”
Dava sonrasında basın açıklaması yapan Yurttaş Kazım, Kazım Delal ise öncelikle davanın başından itibaren kendisine destek veren başta DEKAP olmak üzere davanın avukatları Kazmaz ve Okumuşoğlu ile yaşam mücadelesinde her zaman yanında yer alan çevrecilere ve çevre örgütlerine teşekkür etti.
Delal, davanın sadece kendisini ilgilendirmediğini, bütün yaşam mücadelesini ve HES’lere karşı yapılan mücadeleyi ilgilendirdiğini vurgulayarak, “Bu dava HES’lere karşı verilen mücadelenin en önemli davalarından biridir. Bu dava sadece benim ve arkadaşlarımın davası değil, bütün Rize’nin ve hatta ülkemizin davasıdır. Bu dava artık bizim için namus meselesi olmuştur. Bu vadi yüzbinlerce nüfusun içme suyu ihtiyacını karşılıyor. Andon İçmeleri ile bütün dünyada adını duyurmuş ve Bakanlar Kurulu tarafından turizm bölgesi ilan edilmiş bir bölge burası. Derelerimizde zaten su kalmadı, kalanı da tünellere alınarak hayat damarlarımız kesiliyor. Bu sular olmasa bizler buralarda yaşayamayız. Topraklarımız elimizden zorla alınmak isteniyor. Bu projelerle cennetimizi cehenneme çevirmek isteyenlere izin vermeyeceğiz. Eğer buna yatırım ve kalkınma diyorlarsa biz bunu istemiyoruz. Vadilerimizi katletmesinler. Bu dava sadece bizim için değil, ülkemizin her köşesinde HES’lere karşı verilen mücadele için de önemli bir davadır! O nedenle duyarlı olan herkes bize destek olsun istiyoruz. Artık yetkililer de bu HES’lerden vaz geçsinler, bizi ve derelerimizi öldürmesinler” diye konuştu.
Duruşma sonrasında bir açıklamada DEKAP Sözcüsü Ömer Şan yaptı. Şan, açıklamasında, Yurttaş Kazım’ın verdiği HES mücadelesinin, yaşam mücadelesi adına örnek alınacak bir çaba olduğunu vurgulayarak, “Bu dava aynı zamanda yaşam mücadelesi için Garp Cephesi olmuştur. Kazım Delal 67 yaşında olmasına karşın ahırındaki ineğini satmış, eşinin biriktirdiği harçlıkları almış yetmemiş bankadan kredi kullanarak açtığı davaların masraflarını karşılamaya çalışmıştır. Yaşam mücadelesi içerisindeki birçok duyarlı yurttaşımız da bu süreçte kendine destek vermiştir. Aynı zamanda Askoroz Deresi olarak bilinen Taşlıdere havzasında yer alan Salarha Vadisi DSİ tarafından ‘İçme Suyu Havzası’ olarak tescillenmiştir. Vadi üzerindeki Andon İçme Suyu Tesisleri ile 9 Belediye ve 26 köyün içme suyu ihtiyacı karşılanmaktadır. HES yapılacak bölge için Bakanlar Kurulu’nun ‘Heyelan Bölgesi’ kararı vardır. Aynı zamanda bölge turizm bölgesidir. Endemik türlerin ve koruma öncelikli alanların yer aldığı bir bölgedir. Burada bu projeye izin vermek, katliama göz yummaktır. Yaşam alanlarımızın katledilmesine izin vermeyeceğiz. HES’lere karşı mücadelemiz, bütün bu projeler iptal edilinceye, Su Kullanım Anlaşmaları ve Üretim Lisansları iptal edilinceye kadar aynı kararlılıkla devam edecektir. Oluşturmak istedikleri Su Efendilerine, Derebeyliklerine ve HES baronlarına izin vermeyeceğiz” dedi.
Ambarlık 1-2 Regülatörleri ve HES Projesi Dava Süreci
Askoroz Havzasındaki Salarha Vadisinin Ambarlık ve Küçükçayır köyleri ile civar köylerini de içerisinde alan kısmında REDAŞ Enerji şirketi tarafından projelendirilen Ambarlık 1 ve 2 Regülatörleri ve HES projesi için Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 15.10.2009 tarihinde ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verildi
Bakanlık tarafından verilen ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’, bu yöndeki son bakanlık kararı idi. Bundan sonra ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’ yetkisi, Valiliklere devredildi.
Kararın ardından Küçükçayır Köyü sakinlerinden Kazım Delal ve 5 arkadaşının (Sabri Delal, Ayşe Delal, Nazım Delal, İsmail Ülger ve Rızvan Sukas) başvurusu ile Rize İdare Mahkemesinde, ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’ için ‘yürütmenin durdurulması ve iptali’ istemiyle dava açıldı. Avukatlığını Av. Remzi Kazmaz’ın üstlendiği dava süreci devam ederken; Rize İdare Mahkemesi, 20.04.2010 tarihinde, ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararlar doğabileceğinden ‘Yürütmenin Durdurulmasına’ karar verdi. Mahkeme kararlarının ilgili firmaya tebliğ edilmesinin ardından kolluk kuvvetleri tarafından HES projesindeki çalışmalar tamamen durduruldu.
Bu kararın ardından, Salarha Vadisi üzerindeki Salarha Deresinin Andon bölgesinde REDAŞ Enerji firması tarafından kurulması planlanan Ambarlık 1-2 Regülatörleri ve HES projesi için, gönüllü avukatlarımız Remzi Kazmaz ile Ümit Örüntaş tarafından 14.05.2010 tarihinde bu kez yine Rize İdare Mahkemesi’nde ‘projenin iptali’ yönünde başka bir dava daha açıldı.
Bu dava sürecinde de Rize İdare Mahkemesi, 31 Mayıs 2010 tarihinde bölgede Bilirkişi İncelemesi yapılmasına karar verdi. Bu karar doğrultusunda bölgede Eylül 2010’da Bilirkişi İncelemesi yapıldı.
Can Suyunun Can Suyu
Bu süreç içerisinde, söz konusu projenin Andon İçme Suyu projesi kapsamında Salarha Deresine bırakılan ‘can suyu’ miktarının hemen 200 metre ilerisinden su alınma çalışması yapıldığı; aynı zamanda HES projesi için yine aynı bölgede bulunan Paşaçukur Deresi üzerinden de su iletim tünelleri ile su alınacağı bilinmektedir. Bölgede bulunan, 9 belediye ile 26 köyün ve yaklaşık 300 bin nüfusun içme suyunun sağlandığı Andon İçme Suyu Tesisleri, söz konusu proje için yapılan su iletim tünellerindeki dinamitlemeler sonucu zararlar oluştuğu, çatlak ve çökmelerin meydana geldiği açıklandı. Rize Belediyesi, bu gelişme üzerine söz konusu firma ve proje hakkında suç duyurusunda bulundu.
4 Ayrı İçme Suyu Projesi Var
Söz konusu Paşaçukur Deresi üzerinde Rize Belediyesi tarafından Andon İçme Suyuna destek için su alınması projesi yapılmış ve onaylanmıştır. Bunun yanında bölgedeki Muradiye Belde Belediyesi tarafından da aynı dere üzerinde ‘Muradiye Gurup Suyu’ adı altında bir başka proje geliştirilerek onaylatılmış; Rize İl Özel İdaresi tarafından yapılan başka bir proje ile Küçükçayır Köyü İçme Suyu Projesi yapılarak çalışmaları tamamlanmış; Güneysu Belediyesi tarafından da başka bir içme suyu projesi geliştirilmiştir.
Rüşvet Protokolü
Bütün bu gelişmelerle birlikte, söz konusu proje sahibi firma yetkilileri ile civar köylerin muhtarlıkları arasında yıllık 25 bin ABD doları içerikli bir ödeneğin, ‘Protokol’ başlığı altında firma çalışmalarına yardımcı olunması ve buna benzer koşulları içeren bir protokolün 26.02.2007 tarihinde imzalandığı öğrenildi. Bu protokolün hukuka aykırılığı ile rüşvet içeriği ve yasalardaki yeri tartışılırken; Rize Cumhuriyet Başsavcılığı, konunun kamuoyunda yer almasının ardından soruşturma başlattı. Soruşturmanın akıbeti henüz belli değil!
Firma Değişti, Üretim Lisansı Devredildi!
Ambarlık HES projesinin diğer bir ilginç yönü ise ‘Yürütmenin Durdurulması ve İptali’ yönünde açılan davaların süreci devam etmesine, bölgede Bilirkişi İncelemesine karar verilmesi sürecinde, söz konusu proje için firma değişikliğine gidilmesi oldu. Proje için çoğunluk hissesi İspanyol menşeli Essentium Grupo SL şirketine ait ‘Ambarlık Elektrik Üretim A.Ş.’ adında başka bir şirket kurularak, yeniden bir süreç başlatıldı. Daha önce aynı proje için ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı veren Çevre ve Orman Bakanlığı bu kez, Ambarlık 1-2 Regülatörü ve HES projesi için ‘ÇED Gerekli’ kararı vererek, ÇED sürecini başlattı. Yeni firma, proje için DSİ ile yeniden ‘Su Kullanım Anlaşması’ imzalanırken; REDAŞ firmasına ait ‘Enerji Üretim Lisansı’ da EPDK tarafından bu firmaya devredildi. Söz konusu firmanın kurucusunun ise İspanyol Essentium Grupo S.L. şirketinin olması diğer bir dikkat çekici noktaydı. Proje için başlatılan ÇED süreci işlemleri sürdürülürken; Rize Valiliğinden Mart 2011’de yapılan açıklamaya göre, firmanın hazırlatmış olduğu ‘ÇED Raporu’ nihai olarak kabul edildi. Onaylanma süreci devam eden ÇED Raporu’na süresi içerisinde itiraz edilerek, bu sürecin yasalara, mevzuata ve hukuka uygun olmadığı belirtildi.
Yargı Sürecinde İşlem Tesis Edildi
Yargı süreci devam ederken, bu süreç içerisinde yeni kurulan firma, Rize İl Özel İdaresi’ne başvuruda bulunarak, Ambarlık 1-2 Regülatörü ve HES projesi için Mevzi İmar Planı ve Uygulama İmar Planı hazırlanmasını talep etti. Rize İl Özel İdaresi’nin hazırladığı İmar Planları Rize İl Genel Meclisi’nin 9.12.2010 tarihli oturumunda onaylandı. İl Genel Meclisi’nin bu kararına da süresi içerisinde itiraz edildi. Rize İl Özel İdaresi, söz konusu projeye ilişkin yargı sürecinin devam ettiği bilgileri olmadığı yönünde yanıt vererek, bu yöndeki çalışmalarını durdurduklarını bildirdi.
Bu Süre zarfında, Rize İdare Mahkemesi, hazırlanan Bilirkişi Raporu’nu da değerlendirerek, söz konusu Ambarlık 1-2 Regülatörü ve HES projesi için, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilen ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’nın, ‘kamu yararına ve hukuka uygunluk’ bulunmadığı gerekçesiyle ‘Yürütmesinin Durdurulmasına’ karar verdi. Mahkeme daha sonra Bakanlığın bu kararını tamamen iptal etti.
Yargı Sürecinde ÇED Olumlu Raporu
Bu sürecin sona doğru ise Çevre ve Orman Bakanlığı, aynı HES projesi için hazırlanan ÇED Raporunu, bütün itirazlara karşın ‘Olumlu’ bularak onayladı.
Kazım Delal ve arkadaşları bu kez, Av. Remzi Kazmaz aracılığıyla Bakanlığın verdiği ÇED Olumlu Raporu için Rize İdare Mahkemesi’nde ‘yürütmeyi durdurma ve iptal’ istemiyle dava açtı. Mahkeme verdiği ilk kararda, Bakanlığın verdiği ÇED Olumlu Raporunun yürütmesini 2’ye 1 oyla durdurdu ve Bilirkişi incelemesine karar verdi. Yoğun kış koşulları, kar yağışı ve yaklaşık 1 metrelik kar kalınlığı nedeniyle 2 kez ertelenen Bilirkişi İncelemesi, yine aynı hava koşullarına karşın yapıldı ve hazırlanan Bilirkişi Raporuna yapılan itirazlar kabul edilmedi ve sonrasında Mahkeme, verdiği ‘yürütmeyi durdurma kararını’ kaldırdı.
Mahkemenin ‘Yürütmeyi durdurma kararını’ kaldırmasına yapılan itirazlar reddedilirken; dava 11 Ocak 2013 Cuma günü Rize İdare Mahkemesi’nde duruşmalı olarak görüldü.
Haber: Ömer Şan – Rize