Barajlar ve Hesler Faaliyete Geçerse Eğer Munzur Vadisi Milli Parkı Yok Olacak

barajlarveheslerfaaliyetegecerseKaynak: Radikal, 14.02.2013, Sidar Eren
Tunceli-Ovacık arasında uzanan Munzur Vadisinde, 42.000 hektarlık alan yıllar önce milli park olarak ilan edilmişti. Türkiye’nin en büyük milli parklarından biri olan “Munzur Vadisi Milli Parkı, ” Tunceli kent merkezine 8 km. uzaklıkta başlayıp, vadi boyunca Munzur Dağlarına kadar uzanmaktadır. Kuzeyde 3300 metreye kadar yükselen Munzur Dağları, Mercan ve Munzur Suyu vadileri tarafından parçalanmıştır.

Bu bölgenin milli park olarak ilan edilmesinde etken olan veriler; başta akarsu kaynakları ve gözeler olmak üzere zengin doğal veriler, endemik bitki türleri ve yöreye özgü hayvan türleri ile zenginleşen bitki örtüsü ve yaban hayvan varlığıdır. Bu doğal zengin veriler, son yıllarda faaliyete geçen barajlardan ve hidroelektrik santrallerinden nasibini almaya başladı.

Munzur Suyu ve Mercan Deresinde yaygın ve yoğun olarak bulunan yöreye özgü nadir alabalık türleri ile çengel boynuzlu ve bezuvar adlarıyla bilinen iki tür dağ keçisi ile av kuşlarından ur kekliği yabanıl yaşamın yöreye özgü değerlerini oluşturuyor. Milli parkın kuzeyinde, Munzur Dağlarının üzerinde 2000-3000 metrelik zirvelerde yer alan krater gölleri, Ovacık düzlüğünde kaynayan gözeler ve kanyonlar ile vadi boyunca dökülen şelaleler parkın doğal değerlerini zenginleştirir hale geldi. Bu özellikleriyle Munzur Vadisi, gerek rekreasyonel etkinlikler, gerekse doğa araştırmaları için turizme yönelik çok önemli potansiyel taşıyor. Bitki örtüsü bakımından çok zengin olan Munzur Vadisi Milli Parkı florasında, 1518 çeşitli bitki kayıtlı olup, bunlardan 43 çeşidi Munzur Dağlarına, 227 çeşidi Türkiye’ye endemik türlerden oluşuyor. Munzur Vadisi Milli Parkında doğal çevre yaban hayvanları için elverişli bir ortam sunuyor. Munzur Suyu Vadisinde çeşitli av hayvanları için bir koruma ve üretme alanı da yer alıyor. Munzur Suyu, Mercan Deresi ve çevresindeki akarsularda yaşayan bol miktarda alabalık, yöre için önemli bir ekonomik değer oluşturuyor. Munzur Gözelerinden başlayarak 80 km.’lik bir su alanına yayılmış olan alabalık, Tunceli ekonomisi için olduğu kadar, ülkemiz için de çok önemli bir doğal servet haline geliyor.

”MUNZUR DİYOR Kİ! TÜRKİYE KYOTO’YU İMZALA”

Haberimizde bu kez insanı, doğayı ve doğal çevrede yaşam süren canlıları her yönü ile olumsuz şekilde etkileyen barajlar ve hidroelektrik santrallerini ele alıyoruz. Munzur Vadisi Milli Parkı bilindiği üzere 1971 yılında Türkiye’nin en büyük doğal Milli Parkı kabul edilmişti. Fakat son yıllarda Munzur Vadisi üzerine yapılması planlanan sekiz adet baraj ve hidroelektrik santrallerinden birkaç tanesinin projeleri tamamlanarak faaliyete geçti. Bu projelerden faaliyete geçenler; insanlara, doğaya ve doğal çevrede yaşayan diğer canlılara olumsuz şekilde etki ediyor ve bununla birlikte faaliyete geçen projeler, ekolojik dengenin üzerinde kötü gidişatına devam ediyor. Faaliyette olan barajlar ve hidroelektrik santralleri yüzünden Munzur Vadisi Milli Parkında;

– 42.000 hektar kabul edilen Munzur Vadisi Milli Parkının alanında olağanüstü bir şekilde daralma meydana geliyor.

– Akarsu kaynakları ve gözeler olmak üzere zengin doğal verilerin miktarında düşüş yaşanıyor.

– Endemik bitki türleri ile yöreye özgü hayvan türleri sayısında müthiş bir azalma belirtiliyor.

– Munzur Suyu ve Mercan Deresinde yaygın ve yoğun olarak bulunan yöreye özgü nadir alabalık türlerinde hem kaçak avlanma hem de baraj ve hidroelektrik santrallerinin etkisiyle azalma yaşanıyor.

– Turizm faaliyetleri olumsuz şekilde etkileniyor.

– Doğaya verilen zarar insanların psikolojilerinde travmaya sebep oluyor.

Bölgede yaşayan halk, bu ekolojik dengenin bozulmasından tedirginlik duyuyor. Her seferinde yorulmadan, pes etmeden barajlara ve hidroelektrik santrallerine karşı direniş göstereceklerini belirten bölge sakinleri, barajlara karşı açtıkları pankartlarda yer alan ”Munzur Diyor Ki! Türkiye Kyoto’yu İmzala”, ”Başka Bir Enerji Mümkün, Başka Munzur Yok!” yazılı sloganlarla yapılması planlanan ve faaliyete geçmiş barajlar ile hidroelektrik santrallerine karşı tepkilerini bu şekilde ortaya koyuyor.

 

Haber- Sidar Eren