Eroğlu: Baraj yaparak iklim değişikliğiyle mücadele ediyoruz!

barajiklimOrman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, iklim değişikliği ile mücadelenin en etkin yolunun hidroelektrik enerjiden faydalanmak olduğunu belirterek, “Bugüne kadar işletmeye aldığımız hidroelektrik santraller sayesinde yılda 40 milyon ton karbon salınımını önledik” dedi.

İklim değişikliği ile mücadele etmenin en etkin yolunun hidroelektrik santraller (HES) olduğunu ifade eden Bakan Eroğlu, bu yöntemle karbondioksit salınımının en alt seviyede gerçekleştiğini belirtti. Eroğlu bugüne kadar işletmeye alınan 20 bin 69 MW toplam kurulu gücündeki 379 HES’in üretimiyle yılda yaklaşık 40 milyon ton karbondioksit salınımının engellendiğini vurgulayarak, “HES’leri devreye almamış olsaydık, ihtiyaç fosil yakıtlarla karşılanacak ve iklim değişikliğiyle mücadelede bir adım geride olacaktık” dedi.

“TÜRKİYE HİDROELEKTRİK POTANSİYELİNDE AVRUPA 2’NCİSİ”

Dünyada teknik hidroelektrik potansiyeli bakımından yüzde 1,5 paya sahip olan Türkiye’nin, Avrupa’da yüzde 17,5 pay ile Rusya’dan sonra ikinci sırada yer aldığını belirten Eroğlu, “DSİ, Cumhuriyetin 100. kuruluş yıldönümünün kutlanacağı 2023 yılına kadar Türkiye’nin 216 milyar kilowatt saat olarak hesaplanan teknik hidroelektrik potansiyelinin çevresel, teknik, ekonomik ve sosyal olarak yapılabilir kısmının tamamını özel sektör iş birliğiyle ülke ekonomisine kazandıracak” diye konuştu.

Bugün için 433 milyar kilowatt saat teorik hidroelektrik potansiyeli olan Türkiye’nin, 216 milyar kilowatt saat teknik hidroelektrik potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Eroğlu, bu potansiyelin ise 165 milyar kilowatt saatinin bugünün şartlarıyla değerlendirilebilir durumda bulunduğunu kaydetti. Eroğlu, gelişen teknoloji ve artan enerji fiyatları sebebiyle değerlendirilebilir bu potansiyelin 180-190 milyar kilowatt saate çıkmasının öngörüldüğünün de altını çizdi.

“ELEKTRİK TÜKETİMİNİN YÜZDE 72.7’Sİ TERMİK SANTRALLERDEN”

Türkiye’nin şu an için sahip olduğu teknik hidroelektrik potansiyelinin yüzde 43’ü olan 71,3 milyar kilowatt saati işletmeye alınarak ülke ekonomisine kazandırıldığını ifade eden Eroğlu, “Ancak Türkiye Avrupa ülkeleri içerisinde hidroelektrik potansiyelini en düşük oranda geliştiren ülke konumunda bulunuyor. İnşaatı devam eden ve planlama ile proje aşamasında bulunan işletmelerinde devreye alınmasıyla 2023 yılına kadar potansiyelin tamamı ekonomiye kazandırılacak” dedi.

Türkiye’de elektrik talebinin 2023’de bugünküne göre iki kat artmasının beklendiğini vurgulayan Eroğlu, “2012 yılında fiili enerji tüketimin 239 milyar kilowatt saat olduğu Türkiye’de bu tüketimin yüzde 72,7’si termik santrallerden sağlanan enerji ile karşılandı. 2012 yılında yüzde 4,4 olarak gerçekleşen talep artışını karşılayabilmek için her yıl yaklaşık 8 milyar dolar tutarında enerji yatırımı yapılması gerekiyor” diye konuştu.

“CARİ AÇIĞIN ÖNÜNE SET ÇEKİLECEK”

2012 yılında enerji ihtiyacının karşılamak için termik santrallerde üretilen enerji petrol, doğalgaz ve kömür gibi fosil yakıtlardan karşılandığına işaret eden Eroğlu, üretilen bu enerji için kullanılan petrolün yüzde 92’sinin, doğalgazın ise yüzde 98’inin ithal edildiğinin altını çizerek, “Kullanılan bu miktar da Türkiye’nin toplam ithalatının yüzde 25,4’üne karşılık geliyor” dedi.

2012 yılında 84 milyar dolar cari açığı olan Türkiye’nin, aynı yıl içinde 60 milyar dolar enerji hammaddesi ithal ettiğini belirten Eroğlu, bu tutarın ise yaklaşık 7 milyar dolarının elektrik üretimi için kullanılan hammaddelerden oluştuğunu kaydetti. Cari açığın yüzde 71,5’inin enerji hammaddeleri ithalatından kaynaklandığına dikkat çeken Eroğlu, “DSİ işletmeye aldığı ve alacağı HES’ler ile enerji hammaddesi ithalatından kaynaklanan cari açığın önüne set çekecek” dedi.

Kaynak: İHA, 19 Nisan 2013